Karman çorman bir maç izledik… İlk yarıda topa sahip olan ev sahibi Beşiktaş topu kullanamadı. Uzun paslarla hücumu tercih ettiler. Saha bitti, top çizgileri geçti ama en az on kez gördük ki o top takım içinde adamdan adama geçmedi.
Weghorst Trabzonspor’un kıskacındaydı Vitor Hugo ve Bartra adım attırmıyordu. Zavallı Hollandalı ne ceza alanına girip kendisiyle duvar yapabilen bir arkadaş buldu ne kafasına isabetli bir pas alabildi. Yine de iyi niyeti ve enerjisiyle, Cenk’in golündeki pozisyonun başlangıcında hiç değilse direği buldu.
Trabzonspor, Monaco yorgunu ya da zafer sarhoşu muydu? İkisi de değildi. Sanki Monaco galibiyetiyle Süper Lig’in efendisi olduğunu da hatırlamış İstanbul’da tazelenmiş bir iştah ve enerjiyle maça ağırlığını koymuştu.
Valerien İsmael’in hangi taktiği verdiğini merak ederken, Trabzonspor’un kazandığı ilk korner atışında Bakasetas’ın gönderdiği topa Maxi Gomez’in kafa vuruşunu izledik. Meşin yuvarlak ağlardaydı. Hayret o atış sırasında Gomez topa kafa vurmadan önce Beşiktaş savunmasından tek oyuncunun ilaç için havaya sıçrayıp perdeleme yaptığını göremedik. Sonrasında peş peşe iki hata.. Önce Rosier’in sağdan kale ağzına gönderdiği topa karambolde son yüklenen Larsen oldu. Şaşırdı çocuk, topu kendi kalesine gönderdi. Az sonra da Masuaku, öyle kör bir pas attı ki Trezeguet Beşiktaş ceza alanında buluşuverdi meşin yuvarlakla… Golü atmak hiç de zor değildi.
Valerien İsmael’i eleştirenler haksızlık yapıyor evet. Fesat bir kampanya ile Başkan’ı da üzüyorlar... Tamam da… Bu maça Dele Alli ile başlamak, sakatlanan Ghezzal’ın yerine Redmond’la devam etmek hataydı. Kanatta sadece NKoudou ile yalnız kalan Beşiktaşlılar ortadan kısır hücumlarda da topu çabuk kaybettiler. Muleka ile Cenk Tosun kenarda beklerken Beşiktaş zaman hovardalığı yapıyordu. Geçen hafta İsmael’in Cenk Tosun’a daha fazla süre vermesini önermiştim. Valerien 68’de Cenk’i ve Gedson’u oyuna sokarak ikinci yarıda yüksek tempoyla estirdiği rüzgarın karşılığını da nihayet aldı. Önce Weghorst’un direkten dönen vuruşu sonra da Cenk Tosun atletik bir beceriyle Uğurcan’ı avlaması. Ne demişler: Yenemiyorsan, yenilme!
Bu maçtan sevinçle çıkan takım kuşkusuz Trabzonspor. Onca yorgunluk maratonundan güçlü bir rakibe yenilmeden dönmek elbette önemlidir.
Beşiktaş açısından bakarsak… İsmael oyuna Dele Alli ile başlarken, Redmond’u sokarken hatalıydı. Cenk Tosun’u sağ kanatta Ghezzal’ın, solda NKoudou’nun yerine herhangi bir kanatta oynatabilirdi. Hele Muleka’yı oyuna almak için 84’ü beklemese belki de maçı kazanabilirdi. Neyse ki Cenk Tosun’u unutmadan sahaya sürüp 1 puanı kurtarabildi. Uzun lig maratonlarında ”Kazanan Takım” (Winner) olmak çok önemlidir. Başakşehir, Fenerbahçe maçlarından sonra dün de gördük ki Beşiktaş bu yıl böyle bir özellik sergileyemiyor. Çünkü İsmael bir (winner) değil!
Trabzonspor yoğun maç programından ve psikolojik baskıdan bunalabileceği bir dönemde zaman zaman sert ve hırçın oyunla Beşiktaş’a zor bir gün yaşattı… Maçın başında Hamsik’in Salih Uçan’ın ayağına kramponla basması ve Ali Şansalan’ın bu harekete sarı kart göstermemesi hataydı. VAR uyarısıyla Yusuf’a kırmızı kart göstermesi ise doğru karardı. Bu arada… Sevdiğimiz bir futbolcudur Yusuf… Memlekete uğramışken kendisini yenilemesini, takımına daha fazla destek vermesini bekleriz. Böylece Herr Kuntz da Cenk’le ikisini hatırlayabilir hiç değilse.