Aaa... Bir de baktık ki “Kartal” değil, “Çekirge” olmuşlar. Kötü oyunlarla rakibe 1 gol avans (!) verip, sonradan oyunu kazanan ya da turu güvence altına alan Beşiktaş’ın iki kez sıçradığını görmüştük... Öykünün sonunu biz biliyorduk da Beşiktaşlı futbolcular hiç duymamışlardı sanki. Şenol Hoca da unutmuştu (!) galiba.
Öyle olmasa ilk 30 dakika dolmadan 2 - 0 geriye düşer miydi Beşiktaş? Sorumsuz, dağınık, aşırı özgüven duygusu, rakibi ciddiye almamak... Artık ne derseniz deyin, Beşiktaş o golleri yemek için gereken her türlü yanlışı yapıyordu. Garip olan, Beşiktaş’ın topa sahip olmada (77/23) üstünlük sağladığı dakikalarda iki gole “gel-geç” seyirci kalmasıydı... Öyle ki Oğuzhan, Tolgay Medel, orta alanda hücuma katılıp top kaybından sonra yerlerinde adeta çakılı kalıyorlar. Savunmada Pepe ve Vida’ı yalnız bırakıyorlardı. Hakan Özmert, Doukara, Doğukan, Harun, Yekta inanılmaz kontralarla Beşiktaş’ın canına okuyorlardı. Antalyaspor savunması hava toplarına direndi, aşanları da zaten Boffin sihirli dokunuşlarla adeta yok etti.
Belçikalı Boffin, Türkiye’deki ilk yılında Eskişehirspor’da oynarken bir ara ligin en az gol yiyen kalecisiydi. Sonradan kariyeri düşme eğrisi çizdi. Dünkü maçı ölçü alırsak, Boffin adeta bir sıçrama yaptı. Klasını yeniden kanıtladı. Onu izlerken Beşiktaşlı yöneticiler özeleştiri yapmışlar mıdır? Bilmiyoruz.
Utku Yuvakuran çok talihsiz bir lig macerası yaşadı dün. Savunmasından destek alamadı. Çarpanlar, sekenler, unutamayacağı travmatik gollere yol açtı. Şimdi onun özgüvenini tazelemek ve desteklemek gerekiyor.
Beşiktaş forvetlerine dönersek... Quaresma Celustka’yı rahat geçemedi, çok faul aldı ama beklenen etkinliği yaratamadı. Pepe’nin golündeki asistten fazlasını yapabilirdi. Q7, Negredo ve Babel ayaklarında top tutamadılar. Beşiktaş kazandığı duran topların hepsinde Talisca’yı aradı. Gördük ki o kayıptan sonra takımca duran top çalışması da yapmamışlar.
Herkesin kafasındaki soru: Doukara’nın golü ofsayt değil miydi? Hakan Özmert, ofsayt pozisyonundaki arkadaşına topu atarken Pepe müdahale etti. Oyuna katıldı, başarısız bir kafa vuruşu yaptı. Bu bir çarpma değildi. IFAB’ın 2 yıl önce aldığı karara göre “ savunma oyuncusunun hatasıyla ofsayt pozisyonundaki oyuncuya gelen top nizamidir”. Özkahya da VAR’a başvurmadan golü geçerli saydı.
Şenol Güneş’in 11’i sahaya sürerken zoraki sağbek Adriano’yu tercih edip 36’da Gökhan’a dönmesi, başlangıçtaki iki yan bek (Adriano-Caner) kanattan hücum ederken savunmayı unutması da ayrı bir sıkıntıydı.
Antalyaspor, topu Beşiktaş’a bırakarak fırsat kolladı.Yakaladığı fırsatları çok iyi kullandı. İki-üç kişiyle orta alanı geçip gollerini attılar. Bu arada az sertlik de yapmadılar... Eee, ne de olsa Bülent Korkmaz takımı! Her şeye rağmen kutlanmaları gerekir.
Vodafone’daki ilk yenilgi de istatistiklere eklendi. Dileyelim, Partizan maçında da aynı hayal kırıklığı yaşanmaz!