Bazen “çaresizlik”, “çarenin” ta kendisidir… Denenmemişi denersiniz, yapmadığınızı yaparsınız.. İhmal ettiğiniz şeyler varsa, onları hatırlarsınız. Cenk ve Aboubakar sakatlık nedeniyle yoklar. Larin ve Oğuzhan sakat, Atiba yorgun, Welinton cezalı… Namevcutların toplamı altı… O yüzden 7’si, 8’i yok bir çare bulmalı!
Kayserispor gibi “netameli” bir rakibi beklerken Sergen Yalçın, kanımca arızalıları kenara çekip, oynamak isteyen, koşan, yetenekli ama formsuz adamlarıyla bir çete sürdü sahaya… Çete diyorum, çünkü “teşkilatlı”, “organize” bir oyun oynadılar. İşbirliği yaptılar, yardımlaştılar. Rakibe yüklenmediler, çullandılar. Dördüncü dakikada penaltı kazandıran adam “yetenekli” Bay Llajiç’ti. Penaltıyı kullanan da Ghezzal… Kariyerinde yapmadıklarını deniyor ve başarıyordu Türkiye’de… Dördüncü dakikada gelen bu gol rahatlattı ev sahibini… O kadar ki geçmiş yıllarda atılan golden hemen sonra gol yeme zaafı, tarih sayfalarından çıkıp geri geldi. Dakika 6… Henrique… Yani bir işe yaramaz beraberlik… Yine de hızlı bir maçtı. 13. dakika dolarken Llajiç’in asistiyle N’Koudou atıverdi.
Beşiktaş’ın dünkü on biri, son iki-üç haftaya göre daha çok koşan bir on birdi. Montero, Necip, Gökhan ve N’Koudou koşa koşa bir maç çıkardılar. Gökhan Töre’yi santrfor gibi görevlendirmişti Sergen Hoca… Ama başlangıçtaki bu göstermelik hali çabuk geçti. Sahte 9’a döndü Gökhan. Orta alanda daha kolay topla buluştu. Ayağına top beklemeden akıllı hamlelerle topu kullanmayı denedi.
Kayserispor da, zor koşulların etkisiyle, Hamza Hamzaoğlu’nun elinde “atlet takım”a dönüşmüştü. Onlar da çaresizlik sürecinde daha çok koşmayı çare olarak öğrenmişlerdi.. O nedenle Beşiktaş’a karşı hem direndiler, hem de tehdit edici kontralarla yüklendiler. Rosier’nin Alibec’e, Necip’in de Lennon’a yaptığı fauller, “taktik” müdahalelerdi. Tehlikeli pozisyonları önlemiş oldular. Ama ikisi de cezalı. Rize’de yoklar. Peki değer miydi? Evet, zorunluydu ve denenmeliydi. Bu arada Rosier ve Henrique’nin de ikinci sarılarını Cüneyt Çakır görememiş (!) oldu.
Beşiktaş ligin boyu kısaldıkça bıçak sırtında dans ediyor. Yolu dar, peşinde rakipleri var. Artık durma hakkı da yok. Böyle bakınca dünkü 3-1’lik galibiyet Başkan Çebi’yi de Sergen Hoca’yı ve futbolcuları da rahatlattı. Taraftarın yüzünde güller açtı.
Maçın kahramanları mı? Önce “hepsi” demek isterim… Ama birilerini öne çıkarmak gerekirse çifte golün sahibi N’Koudou’yu gösteririm. Ghezzal’a,Rosier’e, genç Montero’ya, akıllı Vida’ya, Ersin’e, Kaptan Necip’e (yerine giren Dorukhan’a); Llajiç’e (yerine giren Mensah’a), N’Sakala. Gökhan Töre ve özellikle Joseph’e de alkışımız olmalı.
Bir itiraf: Sevdiğim kaleciler gol yiyince üzülüyorum. Doğan Alemdar da onlardan biri… Üzülme evlat.. Gol yedikçe pişeceksin. Kıymetli bir seramiksin.