Saz şairlerinin atışmalarına benzer bir maç izledik.
Güzel, keyifli, tempolu, akıcı, yaratıcı.
İkisi de asla alttan almıyor, rakibine yol vermiyordu… Dedik ya, atışma!
Sen gol mü attın, ben de atarım.
Sert mi yaptın, al sana bir sertlik de benden.
Geçiş oyunu, çabukluk ve ustalık mı dedin, al benden de aynen böyle.
Sarı kart mı? Sarı kart… Fatih Hoca da sarı mı gördü? Pereira aşağı kalır mı? O da sahaya girer devre sonunda, hakeme atarlanır ve görür kart.
Dengeli, eşitlikçi, çabuk oynadılar.
***
Oyun başlarken gördük ki sezon başından beri üçlüde ısrar eden Pereira, derbiye özel dörtlü savunmaya dönüyor… Mesut Özil de yedek kulübesinde değil, oyunda, iyi mi!
Anlaşıldı… Fenerbahçe’yi maça Başkan hazırlamış… Vitor’un yaptığı, kurmay masasındaki kararları manevra alanına indirmek.
Galatasaray derseniz… Kendi sahalarında kendi bildikleri gibi başladılar maça… Fatih Terim, Halil’i santrfor olarak başlattı. Öteki golcüleri yanında hamleye sakladı.
***
İki golde de derbiye yakışan güzellik ve ustalık vardı. Galatasaray’ın formda millisi Kerem, orta alanda topu kaptı, hızla Fenerbahçe kalesine yöneldi. Sonra Morutan’a attı topu, ceza alanına daldı. Morutan’ın kolay asistiyle boş pozisyonda Berke’yi avladı.
On beş dakika sonra İrfan Can, akıl ve ustalıkla Mesut Özil’i gördü. Santranın hemen gerisindeydi Mesut. Topla ofsaytsız buluştu. Geç uyanan iki rakip savunmacıya rağmen sağ ayağıyla Muslera’yı avlayıverdi.
***
Arada Mesut’un golünden sonra sahaya atılan yabancı (?!) maddeler nedeniyle yaşanan itiş-kakış ve çatışma hali de vardı. Neyse ki tepesi atan oyuncuları sakinleştiren aklı başında rakipler de mevcuttu. Halil Umut Meler sarıları kılıç gibi kullandı. Kalelerini terk edip vaka mahalline koşan Muslera ve Berke’yi de ihmal etmedi.
***
İkinci yarıda hocalar oyuncu değişiklikleriyle hamle ederken, doğrusu bu ya, 72’deki İrfan Can-Crespo kararını yadırgamıştık. Pereira’nın üçlüye dönüşü tamam da, iyi günündeki İrfan’ı almanın anlamı neydi? Ayrıca Serdar Aziz, Rossi ve Serdar Dursun’u da Mert Hakan, Mesut Özil ve Berisha’nın yerine oyuna almıştı Pereira.
Sonradan anlaşıldı… Enerji takviyesiyle kafa karıştıran sürpriz adamlar sayesinde golü de buldu, üç puanı da.… Tarihi golü atmak da Crespo’ya düşmüştü.
***
Tisserand içeride, Fatih Hoca da kenarda kırmızı kart gördüler. Fenerbahçe 10 kişi oynarken golü ve galibiyeti buldu. Dahası, ligdeki iddiasından da kopmadı.
Maçı hak ederek aldılar tamam da… Sahi, kazanan kimdi? Başkan mı hoca mı?