Tarifsiz kederler içindeyim. Türk sporu çok değerli bir spor adamını kaybetti. Ben de 40 yıllık dostumu!
Atilla Örsel, Cimnastik Federasyonu Onursal Başkanı olarak öldü. Hayatı boyunca eşsiz bir adanmışlıkla bu topluma hizmet etti.
Daha üniversite yıllarında İstanbul Belediyesi’nde çalışırken sendika lideriydi. Sonra ticarete başladı, günün birinde işadamı rahmetli Vehbi Koç’la tanıştı. Koç, Atilla’daki cevheri gördü. Ona önemli bir bölgede bayilik verdi.
Böylece lise yıllarında mekik, şınav, barfiks ve lobutla vücudunu geliştirip cimnastik yollarından geçen Örsel, kazandıklarıyla hem ailesinin geçimini sağladı, hem de -olanakları ölçüsünde- sporculara elini uzattı. Fenerbahçe’de yöneticilik yaptı.
1982’de Tahsin Albayrak’tan Cimnastik Federasyonu Başkanlığı’nı devraldı. 30 yıl gözünü kırpmadan, dur-durak bilmeden hizmet etti.
Bugünkü Suat Çelen’in şampiyonluğunda onun “baba” desteği vardı. Bir çok cimnastikçiye babalık etti. Daha da önemlisi, Türkiye onunla Balkan ve Avrupa şampiyonlukları gördü, Suat Çelen’den İbrahim Çolak’a bir çok cimnastikçinin uluslararası literatüre giren “özel” hareketleriyle gurur duydu. Göksu Üçtaş, Olimpiyat Oyunları’na (Londra 2012) katılan ilk cimnastikçimiz oldu. 2016’da Rio’da Ferhat Arıcan ve Tutya Yılmaz onlara katıldı.
Avrupa Cimnastik Birliği (UEG) ve Uluslararası Cimnastik Federasyonu’nda (FIG) yıllarca asbaşkanlık yaptı. Başkanlık için adaylığını destekleyenlere teşekkür edip 2012’de kenara çekildi. Türkiye’deki başkanlığını da Suat Çelen’e devretti.
Atilla Örsel, siyasetin paçasını bırakmayan şu spor dünyamızda “siyasete eklemlenmeyen” bir başkan kimliğiyle örnek oldu. Hiç bir siyasetçiyle, bakanla sürtüşmeye girmedi. Ama yine de bildiği doğruları dirayetle uyguladı. Balkan, Avrupa ve Dünya şampiyonalarını Türkiye’ye taşıdı. Bu anlamda son hizmeti de İzmir’deki Dünya Ritmik Cimnastik Şampiyonası’dır.
Yıllar önce Bağlarbaşı, cimnastiğin merkeziydi. Ama oradaki salon voleybola tahsis edilince, Oda Meclisi Başkan Yardımcısı olarak İTO’dan sağladığı destekle Kartal’daki metruk salonu onarıp modern bir cimnastik üssü haline getirdi.
8 Ağustos’ta bir yazıyla o tesise Atilla Örsel adının verilmesini önerdim. İşbaşındaki Federasyon Başkanı da kendisini dışarıda bir konuma çekerek “İnşallah” diyebildi. Kimseye bir şey kazandırmayan bir soğukluk örneği.
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’a buradan bir vicdan dilekçesi veriyorum. Kartal’daki o salona “Atilla Örsel” adını veriniz. Keşke sağlığında görebilseydi ama yine de saygı göstermenin treni kaçmaz!
Sayın Bak, size bakıyoruz ve bekliyoruz!