Kimse yanlış anlamasın. Bu yazının Fenerbahçe kongresiyle, başkan adaylarıyla hiçbir ilgisi yok. 20 yıldan beri amatör spor dallarına yapılan harcamaların, ödenen vergilerin bir şekilde kulüplerden alınmaması için çaba gösteren, devlet desteğini her zaman yetersiz (!) bulan Başkan’ın nihayet derdini anlatabildiğini, hayalindeki hedefin gerçekleştiğini bir kenara not edelim.
Türk sporunda olimpiyat oyunlarına en çok sporcu gönderen kulüp olarak saygıyı hak eden Fenerbahçe, amatör (!) dallara yaptığı harcamaları sürekli artırarak önemli başarılar elde etti. Kadın voleybolu, erkekler ve kadınlar basketbol, atletizm dallarında kazandığı kupalar, şampiyonluklar ve final oynama onuru başarı listesinde göz kamaştırdı.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, her defasında futbol dışı spor dallarına yatırım yapmaya devam edeceklerini, ancak devletin de desteğini beklediklerini söyledi. Elbette bu talep sadece Fenerbahçe’nin talebi değildi. Aziz Yıldırım, sadece Fenerbahçe adına değil, tüm spor kulüpleri adına konuştu.
Spor Bakanı Dr.Osman Aşkın Bak’a, Maliye Bakanı Naci Ağbal’a, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan’a derdini anlatmakta pek zorlanmadı. Sonra da TBMM’de parti liderlerini, Bütçe Plan Komisyonu üyelerini tek tek ziyaret ederek, destek istedi.
Sonunda hedefine ulaştı. Spor kulüpleri, 3289 sayılı Spor Genel Müdürlüğü yasasının 35. maddesine eklenen 12. ek maddeyle, gelir vergisinin iade edilmesine hak kazandı.
Yıllardır vergilerini ödemekte zorlanan, vergisini yatıramayan, geciken, ya da daha rahat kaynak kullanmak üzere vergiyi ihmal eden kulüpler; onca yapılandırma, taksitlendirme, uzlaşma ve af taleplerinden sonra nihayet elle tutulur, gözle görülür somut bir hakkı elde etmiş oldular. Bu konuda devletten de siyasetten de büyük anlayış (!) gördüler. Hep söylerim: Türkiye Cumhuriyeti’nin en yaramaz, en şımarık, en hayta, en şirin, en yetenekli, en tembel “kıpır kıpır” çocuğu olan spor, bir kez daha Devlet Baba’nın elini öptü ve “harçlığını” aldı.
Yasaya eklenen geçici 12. maddeye göre, kulüpler sporculara yaptıkları harcamalardan doğan gelir vergisini zamanında ödedikleri takdirde Maliye 5 gün içinde bu vergileri özel bir hesapta kulüplere iade edecek. Fenerbahçe ‘nin futbol (ve basketbol) dışındaki dallara ayırdığı bütçe 30-40 milyon lirayı buluyor. Vergi iadesiyle bu harcamaların yüzde 70’i geri dönebilecek. Böylece, özellikle futboldan tahakkuk eden vergilerin iadesinden amatör (!) spor dallarına finansal kaynak aktarımı gerçekleşecek.
Platini’nin kulakları (!) çınlasın. Futboldan elde edilen gelirlerin sadece futbola harcanmasını istiyordu, değil mi? Gördük ki o da futboldan elde ettiği gelirleri (!) kendi hesabına aktarmış... Neyse, neyse.
Bu yasa değişikliğini yetersiz, zamansız ve yanlış bulanlar da var. Devletin eşitlik ilkesini çiğnediğini, vergi adaletsizliğine yol açacağını dile getiren ekonomist dostum Tuğrul Akşar, vergi iadesi yerine kamu bütçesinden destek verilmesini daha doğru buluyor. Ayrıca “özel hesap” denetlenmesi zor bir kavram.
Ben de “Kervan yolda düzülür” demekten kendimi alamıyorum. Bizim ülkemizde hemen her yasa, ucundan - kıyısından kırpılarak ya da genişletilerek değişikliğe uğrar. Dedik ya “kıpır kıpır” bir çocuğumuz var!
Aklıma takılanlar
BeinSports / Kayserispor - Fenerbahçe (0-5) maçında ev sahibi takımın 19 yaşındaki üçüncü kalecisi Vedat’la röportaj yapılmadı. Neden ?
Arda Kardeşler/ Y.Malatyaspor - Gençlerbirliği (4-1) maçında Gençlerbirliği oyuncusu Ahmet Oğuz, serbest vuruşta takım arkadaşlarının kurduğu barajın arkasında yere yattı. Hareket kurala aykırı değil. Hakem Arda Kardeşler onu ayağa kaldırdı. Neden?
Ceza sınırı/ Gazeteler her maçta sarı kart ceza sınırındaki oyuncuları yazıyor. Hakemler de onlara kafayı takıp ille de kart gösteriyor MU ?
Aatıf/ Fenerbahçe’de sezon öncesi sık sık elden çıkarılması gündeme gelen Aatıf’’ın beklenmeyen performansı ve üstün formu görmezden gelinirken, sürekli Valbuena tartışıldı. Ayıp olmadı mı?
Mehmet Baykan/ Spor Genel Müdürü, kulüplerin borç yükündeki aşırı büyümeye biraz da 2010 yayın ihalesindeki görülmemiş artışın neden olduğunu söyledi. Zengin şımarıklığı mı acaba?
Aganta çocuklar
Torunum Nisa Sözen (kırmızı tişörtlü) Marmaris’teki Campus Cup 2018 yelken yarışlarına katıldı. Yola çıkarken, dereceye girdikleri takdirde bu köşede yer almak istediklerini söyledi. Kırmadım, söz verdim. Bizimkiler (Beykent Üniversitesi) üçüncü oldular. ODTÜ birinci, Bilgi Üniversitesi ikinciydi, onlara da yer vermek şart oldu. Yelkenci öğrencilerimizi (ve torunum Nisa’yı) Halikarnas Balıkçısı’nın dizeleriyle yürekten kutluyorum:
“ Deniz ejderinin rakibi, yoksul martının yoldaşı, kaptanın gururu, denizcinin türküsü ol!”