Aziz Bey niye dönüyor?
Süper Lig’de, tıpkı bisiklet yarışlarındaki gibi en öndeki kaçan gruptan ayrılıp tek başına sprint atak yaparak avantaj sağlayan lider finişe yaklaşırken; takipçisi farklı bir sürecin heyecanını yaşamaya başladı.
Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’ye dönüş hamlesi…
Altı yıl önce, 2018’deki kongreyi Ali Koç karşısında anormal bir farkla kaybeden önceki dönem başkanı, 2021 kongresinde de hiddet ve öfke ile kurşun gibi ağır eleştirilerde bulunmuş, sözünü de şöyle bağlamıştı: Fenerbahçe benim!
Doğrusu, 1907’de Ayetullah Efendi’nin, Fransa Kralı XIV Louis’nin (1638-1715) “Kanun Benim” sözlerinden esinlenerek dile getirdiği “Fenerbahçe Benim” haykırışının 2021’de öfke ile tekrarlanması, çok yadırganmıştı.
Aziz Yıldırım 2024 kongresindeki adaylığını açıklarken hiddet ve öfkeden arınmış görünüyor. Hayır, artık ‘Fenerbahçe Benim’ demiyor. “Fenerbahçe hepimizin” sözleri, ortak aidiyeti seslendiriyor.
Mourinho gibi parlak bir teknik direktörle görüşmesi, “Fenerbahçe’nin sana, senin de Fenerbahçe’ye ihtiyacın var” sözleriyle etkili bir mesaj vermesi de önemli… Daha da önemlisi, kongrede seçimi kazanamaması halinde işbaşına gelecek Ali Koç yönetimine de şimdiden Mourinho ile çalışma tavsiyesinde bulunması.
Portekizli’ye de aynı düşüncesini aktarıyor.
Teknik Direktör İsmail Kartal’a yol gösteren sözlerini de dikkate alabiliriz.
Peki… Şampiyonluğu kaybetme olasılığına karşı hayal kırıklığını, teknik ve idari eleştirileri dile getirmeden oldukça anlaşılır ve sakin sözlerle sunduğu adaylık ve Mourinho projesinin ardında yatan asıl amaç ne olabilir.
Aziz Yıldırım’ın, Fenerbahçe Futbol AŞ.’nin yeni ortaklık anlaşmaları ile parlak bir endüstriyel hamleye hazırlandığı söyleniyor. Bana anlatılanlara göre, Aziz Yıldırım, eninde sonunda gerçekleşecek bu endüstriyel değişimin kontrolunu elinde tutmak, sürece tam yetkili olarak katılmak amacında.
Bu söylentileri yansıtarak bir vizyon yoklaması yapmak istedim. Anladığım kadarıyla en başta Fenerbahçe, büyük kulüplerimiz, büyük sıkıntılarından kurtulmak üzere büyük hamlelere girişecekler. Bekleyip göreceğiz.
‘Beni Türk hakemlerine emanet ediniz’
Kayserispor Başkanı Ali Çamlı, sezonun en ilginç kararını alarak Burak Yılmaz’ı teknik direktörlüğe getirdi. Beşiktaş’ta yaşadığı kalp kıran yanlışlardan sonra görevi bırakıp ‘yardımcı’ olarak çalışmama, kendi kozasını tek başına örmeye karar veren Yılmaz, Kayserispor’da zor bir dönem yaşıyor. Ancak kendini adayarak çalıştığını, oyuncu kadrosu ve yönetimle arasında güvenilir ilişkiler oluşturduğunu söyleyebiliriz.
Burak Yılmaz, Fenerbahçe yenilgisinden sonra çok önemli şeyler söyledi. Meslektaşlarının ve futbolcuların cesaret edemediği yorumlar yaptı: “Ben kendi adıma yabancı hakemi kabul etmiyorum. Hata yapacaksa da kendi hakemlerimin yapmasını istiyorum. Geçen hafta en önemli maçlara Türk hakemler verilirken bazı maçlara yabancı verilmesi, Türk hakemlerine hakarettir. Aşağılamadır. Bunu kabul etmiyorum.”
Burak Yılmaz’ı özgürce dile getirdiği düşüncesi nedeniyle kutluyorum. Atatürk “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” demişti. Futbolumuz da bence aynı şeyi söylüyor: Beni Türk hakemlerine emanet ediniz!”