Baştan sona ilgiyle, merakla, zevkle, keyifle, coşku ve heyecanla… Eh zaman zaman biraz da konuk takımın denemeleriyle ile güzel bir maç izledik.
Takımlar vardı…
Bireysel beceriler vardı. Yıldızlar ve emekçiler vardı. Pozisyonlar ve goller vardı.
Zengin tablonun içinde hem ses hem de görüntü ile Beşiktaş taraftarı vardı.
Ghezzal, Josef sakat… Rosier, Redmond ve Saiss cezalı. Ne gam… Gedson Fernandes, Salih, Dele Alli, Tayfur, Masuaku… Aboubakar ve ille de Cenk Tosun!.. Onlar vardı. Beşiktaş kendiydi aslıydı. Beşiktaş’tı.
Alanyaspor da az değildi ha… Efecan ve Ahmed Hassan’la iki gol fırsatı yakalayıp topu şutladılar ama, onca oyuncunun en başında ikisini de kurtaran Mert vardı.
Hepsine alkışlar. İki takıma da teşekkürler.
Tempo düşmedi. İkili mücadeleler ayakta izlendi. Atılan gollerin iki misli kaçanlar vardı.
Bu maç Aboubakar’ın maçıydı. Adeta baba ocağı gibi adeta gurbetten dönen evlat gibiydi Kamerunlu. Cenk Tosun’la ikisini alkışladı taraftar.. Takımın bütününü bağrına bastı.
Maç başlar başlamaz Beşiktaş rakip yarı alana yerleşti, rakip ceza alanına girip çıkmaya başladı. Oyunu Alanyaspor kalecisi Runnarson’un önünde gol kaçırma gösterisine çevirdi adeta.. 20’de Cenk Tosun, İzlandalı kalecinin müdahalesiyle penaltıyı kazanıp sağıyla öne geçirdi Beşiktaş’ı. 50’de yine Cenk, sahanın en iyisi Gedson’un asistiyle bu defa sol ayağını devreye soktu.
Peki bu skor yeter miydi? Hayır!.. Gelen konuk, skoru sineye çekecek takım değildi. Alanyasporlu futbolcular pas arası yaparak, ikili mücadelelerden top sökerek bazen de sahipsiz topları kaparak hızlı geçiş oyunları sergilediler. Ancak Beşiktaş orta alanında Gedson’un dalgakıran örneği bu kontraları karşılama ve oyunu yeniden kurma becerisi vardı. Dahası, Beşiktaş savunması da çok çabuk toparlanıp baskına müdahil oluyordu. Yine de arada sızanlar vardı. Efecan ve Ahmed Hassan gibi… Dedik ya, onları da Mert kaptı.
Usta oyuncular mı? Öncelikle Gedson, Masuaku, Aboubakar, sonra da Dele Alli... Gedson ayak basmadık yer bırakmadı. Cenk’in attığı goldeki asisti ayakta alkışı hak etti.
Masuaku, koşuları, ikili mücadelelerdeki becerileri hücuma katkısı, isabetli uzun toplarıyla oyunu adeta cilaladı. Aboubakar, dönüşüyle oyun kalitesini iki tık yukarı aldı. Savunmanın önüne kadar koşup topu alarak oyun kurgusunda yer alıyor, doğru oyunla hem Cenk’e ve Muleka’ya yardım ediyor hem de rakip savunmacıları oldukları yerde tutarak geriden oyun kurmalarını engelliyordu.
Ve Dele Alli… Dünkü maç tam anlamıyla kabuğundan çıkıp oyuna katılma maçıydı. Baştan sona sakin, yumuşak ve akıllı oyunuyla seviyesi giderek yükselen bir performans sergiledi.. Üçüncü golde de kalitesini gösterdi. Artık bu maçtan sonra “kendini bulmuş” bir Dele Alli izleyebilir miyiz? Takımın başında Şenol Güneş varsa, evet.
Golleri alkışlayalım, oyuna selam duralım ama oyunun en güzel anını da bir kenara not edelim: Emektar evlat Necip’in direkten dönen topunu!
Daha ne olsun? Beşiktaş’a kutlu olsun!