Altay-Fenerbahçe maçını merak ve heyecanla bekledik. Yıllar sonra Süper Lig’e dönüp efsane kaptanı Mustafa Denizli’nin elinde yepyeni bir rüzgar estiren Altay, Perşembe’nin zafer yorgunu Fenerbahçe karşısında ev sahibi olmanın avantajıyla etkili oynayabilir, maçı farklı bir heyecana ve güzelliğe taşıyabilirdi. Pereira’nın Fenerbahçe’si de herhalde boş durmaz, yüksek morali ve yükselen kalitesiyle meydanı boş bırakmadan kendi efendiliğini dayatabilirdi.
İlk yarıda maalesef beklediklerimizi göremedik. Oyun, gel-gitlerle, nafile koşularla garip bir oyalamacaya dönüştü. Sıkıcı bir hal almaya başladı. İlk yarıda iki takımdan da tek isabetli şut göremediğimizi söylersem, hak verirsiniz.
Neyse ki takımlar ikinci yarıda, en azından tribündeki ve ekran karşısındaki taraftarlarına saygı adına, işlerini daha ciddiye alarak, daha hareketli ve hızlı oynamaya başladılar. Fenerbahçe üst üste iki korner kazandı. Altay’ın Polonyalı kalecisi Lis de iki kurtarışıyla alkışlandı. Bu arada Gustavo da kafa vuruşuyla ilk isabetli şutunu atmış oldu.
Belli ki Fenerbahçe kazanmayı çok istiyordu. İkinci yarıdaki kararlı başlangıç peşpeşe iki gol getirdi. Ferdi’nin sol kanatta kazandığı topla Altay ceza alanına hareketlendiğini gördük. Ayağından pas ya da ceza alanına girerek atacağı şutu bekleyenleer yanıldı. 51’de Ferdi, kalecinin de beklemediği bir anda tam da ceza alanı çizgisinin dibinden sessiz sedasız, gösterişsiz sağlam vuruşunu yaptı. Lis beklemediği topu tutamadı. Çok değil, dört dakika sonra bu defa asistçi kimliğiyle sahneye çıktı Ferdi… Osai Samuel ve Valencia ile aralarında paslaştıktan sonra topu Valencia’ya verdi. Perşembe’nin golcüsü altı pastan işine devam etti.
İkinci yarıdaki oyunu ve gollerine bakarsak…
Fenerbahçe müthiş bir özgüvenle oynuyor. Takımda oturmaya başlayan üçlü savunma sistemiyle, etkili ve verimli orta alan katkısı, Sarı-lacivertli ekibe hücumda daha çok top kullanan bir kimlik kazandırmış. Anlaşılan o ki Fenerbahçe de kendisine yakışan bu kimliği hiç yadırgamadan, zorlanmadan taşıyor.
Dünkü oyunda kaleci Altay ve savunma görevini eksiksiz yerine getirdi. Orta alanda Nazım, Gustavo, Sosa ve Ferdi yaratıcı oyunlarıyla parladılar. Gecenin kralı 1 gol ve 1 asistle oynayan Ferdi Kadıoğlu oldu. Osayi Samuel ve Valencia da iyiydi. Genç yıldız Muhammed onlara ayak uyduramadı ama hocasının onu sahaya sürmesini de takdir etmeliyiz.
Mustafa Hoca, gollerin ardından aynı anda üç değişiklik yaptı. Aka, Rayan ve Rodriguez’den beklediğini alamadı. Sonraki iki değişiklik de oyunun akışını değiştiremedi.
Yazının girişinde Fenerbahçe için “Perşembe yorgunluğu”ndan söz etmiştim. İkinci yarıdaki oyunu ve gollerini görünce, 5 golle kazandığı HJK maçının sarı-lacivertli takıma yorgunluğu bir yana bırakın, taze bir enerji verdiğini de gördük…
Üç maçta dokuzu buldular… Tek devrelik oyun ve bir çift golle kutlanacak bir iş başardılar.
Az şey mi? Taraftarlarına özledikleri bir gün yaşattılar.