Galatasaraylı dostlar diyor ki “Bir takım, herhangi bir rakibine 5 golle yeniliyorsa, asla şampiyon olamaz!” Ardından ekleyenler de var: “Şampiyon olsa bile yaramaz!”
Böyle günlerde lafın endazesi olmuyor. Oysa geçmişten üç istatistik var elimizde.
Üçü de Galatasaray’a ait 5’er gollük yenilgiler.
15 Kasım 1998... Süper Lig... Ali Sami Yen Stadı.
Galatasaray: 3 - Trabzonspor: 5
Teknik Direktör: Fatih Terim. Sezon sonunda Galatasaray üst üste üçüncü kez şampiyon oldu.
20 Ekim 1999... Şampiyonlar Ligi... Ali Sami Yen Stadı.
Galatasaray: 0 - Chelsea: 5.
Teknik Direktör: Fatih Terim. Sezon sonunda Galatasaray UEFA Kupası’nı kazandı.
2.11.2001... Süper Lig... Bursa Atatürk Stadı
Bursaspor: 5 - Galatasaray :0
Teknik Direktör: Mircea Lucescu. Sezon sonunda Galatasaray şampiyon oldu.
Neymiş? Demek ki dünyanın sonu değilmiş. Güzel sonuçların başlangıcıymış.
Igor Tudor’la ilgili en sert eleştirilerden biri de büyük maçlarda aldığı kötü sonuçlar. Başakşehir, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonpor’la oynadıkları 7 maçta galibiyet yüzü görmemiş. Sadece 1 Fenerbahçe beraberliği var. Yediği gol sayısı 15, attığı 2. Buradan bakınca Tudor’un işi zor görünüyor. Onun için “Antrenör bile değil. Antrenör bile olsa Galatasaray için yeterli değil” deniliyor. Laf aramızda tuhaf, çelişkili ve yanlış oyun tercihleriyle Tudor’un bu yargıyı hak etmediğini söylemek zor.
Juventus gibi bir kulüpte uzun yıllar forma giyen, sonrasında Hajduk Split, PAOK, Karabükspor’da antrenörlük yapan Tudor, kuşkusuz geçen sezon dar zamanda alınabilecek en uygun teknik direktördü.
Karabükspor’a karşı biraz ayıp oldu ama, Galatasaray’da büyük işler yaptı. Belki o da Mimar Sinan’ın yolundadır: Önce kalfalık, sonra da başyapıt!
Tudor, Galatasaray’da yönetimin gücünü de yanına alarak bir tür “kentsel dönüşüm” yapmış ve futbolcuya dayalı düzeni değiştirmiştir. Takımı, yol kazalarına rağmen lider konumundadır.
Birçok meslektaşımın aksine, Tudor’un başarılı olacağına inanıyorum. Benim başarı kriterim de Şampiyonlar Ligi’ne katılabilmektir.
(Şampiyon olarak, ya da ikinci olup elemelerle). O nedenle paniğe gerek yok. Her yenilgi bir derstir. Önemli olan yıl sonunda sınıfı geçmektir!
Demokles’in Kılıcı: Fatih Terim
Galatasaray’da işler ne zaman ters giderse, hemen başvurulan çare bellidir: Fatih Terim. Yönetimde de kamuoyunda da Terim adeta bir “dilaltı hapı” gibi acil başvuru refleksi yaratır.
Hoca açısından sorun yok. O elbette başarılarıyla bunu hak ediyor. Ama o serbest ya da boşta iken Galatasaray’da çalışan her antrenör, baskı ve tehdit altında hissediyor kendini. Bu da doğal bir durum.
Doğal olmayan, Fatih Hoca’nın Galatasaray dışında Türkiye’den hiçbir takımla çalışmak istememesi. Bu tutum Fatih Hoca’nın hem kendine hem de Türk futboluna karşı biraz soğuk davrandığını gösteriyor. Değişmesini bekleyelim.
Galatasaray’ın ayıbı
5-1’lik yenilgiden sonra bazı Galatasaraylı üyeler, Başakşehir Başkanı Göksel Gümüşdağ’ın Galatasaray üyeliğinden ihraç edilmesi için imza toplamaya başlamış. Tüzükte bir boşluk ya da yanlış var. Bu durumdaki spor adamlarının, antrenörlerin üyeliği dondurulabilir, askıya alınabilir. Bir çok kulüpte böyle. Bir başkanın takımının gollerini alkışlaması da asla suç değildir. Bu öfke yersiz.
Ankara’da Özhaseki rüzgârı
Haberi sevinçle okudum. Okudukça umutlarım arttı. Özetleyelim:
1) Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, Kayserispor’un Gençlerbirliği’ni yendiği maçın sonunda, soyunma odasına inip hemşehrilerini kutlamak istiyor.
2) Özel Güvenlik, Sayın Bakan’a akreditesiz soyunma odasına giremeyeceğini bildiriyor. Bakan’ın ricası üzerine amirlerden onay alınıp geçiş izni veriliyor.
3) Bu arada korumalar da içeri girmek istiyor. Özel Güvenlik izin vermiyor. İtiş - kakış kavga çıkıyor.
4) Bakan üç dakika içinde Kayserispor’u kutlayıp geri dönüyor. Kavgayı görünce özür diliyor. Hem akreditesiz giriş yaptığı için, hem de kavgaya neden olduğu için.
Bu haberin her maddesi haberdir. Güzel haber. Tebrikler Sayın Bakan... Tebrikler Özel Güvenlik. Örnek oldunuz, teşekkürler.
Baba ve oğul
FIA Avrupa Ralli Kupası’nın bu yılki galibi 33 yaşındaki Yağız Avcı oldu.
Kariyerinde 5 kez Türkiye şampiyonluğu, 1 kez Doğu Avrupa Şampiyonluğu bulunan Red Bull sporcusu Avcı, bu başarıyı Skoda Fabia R5 aracıyla, takım arkadaşı Bahadır Gücenmez’le birlikte elde etti.
Bu haberin en güzel yanı Baba Nejat Avcı’nın da aynı yarışı 1997’de kazanmış olması. Aile geleneği, sürüyor. Bakalım boynuz kulağı geçecek mi?