Geçen haftadan beri tüm büyük kulüplerin scouterları, Mendoza’da başlayan 20 yaş altı Güney Amerika Kupası’nda oynayacak yeni yeteneklerin, daha doğrusu “Yeni Messi”lerin peşinde Arjantin’e akın ettiler. Turnuva büyük bir heyecanla başladı, fakat Türkiye’de yapılacak Dünya Şampiyonası’na katılacak 4 Güney Amerika ülkesinden birisi olmak için yarışan takımların performansı seyircileri ve binlerce kilometre uzaktan gelen scouterları şu ana kadar düş kırıklığına uğrattı demek sanırım yanlış olmaz.
Bu kıtada yıllardır çalışan ve buradan yetişen futbolcuları ve keşfedildikleri turnuvalari izleyebilen gazetecilere göre 1954’den beri yapılan turnuva hem Güney Amerika futbol sezonuna bir açılış, hem de yıllar içinde Ronaldinho’dan Neymar’a, Cavani’den Arturo Vidal’e ve tabii 2005’te o zaman 17 yaşında olan Lionel Messi’nin keşfedildiği bir futbolcu fabrikası. O sene Arjantin formasıyla göz kamaştıran genç Messi sadece 6 ay içinde Barcelona yolunu tuttuğundan beri Avrupa takımları onun gibi gençleri daha kendi ülkelerinde profesyonel olmadan erkenden alt yapılarına almayı bir trend haline getirdiler. Anlayacağınız Mendoza’daki yüzlerce genç bugün sadece kendi ülkelerini temsil etmenin heyecanı içinde değiller, bir bakıma hayatlarını kurtarabilmek için yarışıyorlar.
Favorilerin işi şansa kaldı
Şu ana kadar hiç galibiyet alamayan ev sahibi favori Arjantin’de bu heyecanlı gençlerin en göze çarpanları; Racing’in yetiştirdiği Ricardo Centurion ve Luciano Vietto...
Ancak birkaç hafta önce konuştuğum Paraguaylı Messi/Juan Manuel Iturbe ve Velezli orta saha oyuncusu Lucas Romero, belki de bu sorumluluğun getirdiği stres yüzünden beklentilerin çok altında futbol oynadılar şu ana kadar. Durum o kadar ciddi ki, Türkiye’ye gidip gidemeyecekleri diğer takımların sonuçlarına bağlı ! “Grondona istifa!” çığlıkları Buenos Aires’e kadar duyuluyordu son maçta.
Turnuva tarihinin en başarılı takımı Brezilya da henüz aradığını bulamayan favorilerden birisi... Aralarında Bebeto gibi ünlü futbolcuların çocuklarının bulunduğu yıldızlar geçidi takımda Botafogolu Doria dışında ışıldayan bir futbolcu henüz göremedik. 2011’de Neymar ve Lucas’ı dünya futboluna tanıştıran sambacılar, çarsamba günü zar zor Venezuella’yı yenmeselerdi ülkede milli yasa sebep olabilirlerdi!
Favoriler her ne kadar beklentilerin altında gezinseler de, sürprizler göz dolduruyor. Şili, Ekvador ve Kolombiya eğer büyük bir aksilik olmazsa, Dünya Kupası’na gitmeye hak kazanacaklar. Turnuvada aldıkları üst üste 4 galibiyet ile tarih yazan Şili’nin finale kalmasi garanti. Kolombiyalı solak Juan Fernando Quintero daha uzun yıllar beğenerek izleyeceğimiz bir futbolcu olmaya aday. Ekvador ilk 4 takıma girebilecek ve sağlam orta saha yapısı ile göz dolduruyor. Kıtanın mini ülkesi Uruguay’da, ağabeyi Edinson Cavani’yi fazlasıyla andıran Ruben Betancourt ise duyduğumuza göre Avrupa’ya transferini bağlamış bile. Takım 17 yaş altı milli takım oyuncuları ile Uruguay liglerinde oynayan genç, ama tecrübeli futbolculardan oluşuyor.
Şu ana kadar hayal kırıklığıyla geçmesine rağmen cumartesi günü Brezilya-Uruguay ve Arjantin-Kolombiya maçlarını kaçırmayın derim.
Belki büyük takımların yeni yıldızlarını görebileceğimiz bir turnuva olmayacak, ama sürpriz isimlerin ve küçük takımların futbola yaptıkları yatırımların meyvelerini yedikleri bir turnuva olacağı kesin.
Adios Turkiye!