Arjantin her an Tanrı’ya daha da yakınlaşmakta: Maradona, Messi ve şimdi yeni seçilen Papa da, Arjantinli. Büyük bir krizin içinde olan Katolik kilisesinin adaylar arasından bir Latin Amerikalı’yı, hatta Arjantinli bir cizviti seçmesi, ülkeyi o kadar sevindirdi ki, kararın ardından ellerinde bayraklarla sokaklara dökülen halk sanki milli takım Dünya Kupası’nı almış gibi kutladı bu kararı başkent Buenos Aires’te. Ayakkabısız Başpiskopos olarak tanınan Jorge Mario Bergoglio, yani Francis I, bir önceki gün Şampiyonlar Ligi maçında Milan’ı eleyen muhteşem gollere imza atan Messi kadar önem kazandı halk arasında. Artık “Tanrının Eli’nin” buralara değdiğine inanmamak elde değil sanırım onlar için.
Maradona...D10S
Diego Maradona’nın 1986 Dünya Kupası çeyrek final maçında attığı ilk gol için Dünyanın en tartışılan golü demek yanlış olmaz: Maçın 51’inci dakikasında durum 0-0 iken Maradona topu Jorge Valdano’ya açar. İngiliz Steve Hodge Valdano’dan topu almayı başarır, ama topu ancak havalandırarak kalenin tam önüne gelmesine sebep olur ve 1.90 boyundaki kaleci Peter Shilton ve sadece 1.60lık Maradona karşı karşıya kalırlar. Mantık topun Shilton’da kalacağını gösterse de Maradona’nın sol elinin değdiği top Arjantin’i 1-0 öne geçirir.
Her ne kadar İngiliz futbolcular itiraz etseler de hakem Ali Bin Nasser el olduğunu görmediği için gol maçın gidişatını ve Arjantin milli takımının geleceğini değiştirir. Futbol literatürüne de bu yüzden Tanrı’nın Eli olarak geçer bu gol. Maradona’ya o zamana kadar Diego diye hitap edilirken bir anda ismi D10S’a (Dios İspanyolca da Tanrı demek), kendisi ise Dünya’nın en iyi futbolcusuna dönüşür.
Şampiyonlar Ligi ve Messi
Maradona’dan sonra Arjantin’den çıkan en iyi hatta ondan bile daha iyi olduğu futbol camiasında neredeyse kabul edilen Lionel Messi’nin attığı goller ve oynadığı futbolu tanımayan yok. Bu hafta Milan’ı Şampiyonlar Ligi’nden eleyen takımın ilk golü uzun bir zaman konuşulur. Arjantinli olup da Barcelona’yı Messi sayesinde tutmayan neredeyse olmadığı için Dünya’da ne olursa olsun burada ilk haber olmayı başarıyor yetenekli futbolcu.
Milan’ı daha maçın 4’üncü dakikasında atılan golle eleminasyona yaklaştıran Pulga ikinci golünden sonra Şampiyonlar Ligi Gol Kralı Hollandalı Ruud Van Nistelrroy’u 58 golle geride bıraktı. Şimdi tek amaç Real Madrid’in idolü Raul’ün 71 gol rekorunu kırmak. Bundan önce ise Messi’yi zorlu fakat, imkansız olmayan bir sınav beklemekte: bu turnuvada 8’er golle krallığı şimdilik paylaşan Real Madrid’li Cristiano Ronaldo ve Galatasaraylı Burak Yılmaz’ı 7 golle takip eden Leo, muhtemelen turnuvanın sonunda ikisini de geçebilir. Tanrı’nın eli değmeksizin!
Yeni Papa’nın futbol Aşkı
Arjantinli olup futbol sevmeyen birisi olamazdı zaten. Daha Papa olduğu açıklandıktan birkaç dakika sonra Francis I’in San Lorenzo hayranı olduğu konuşulmaya başlandı. Takımın çoğu maçına gider ve yardım edebilmek için elinden geleni yaparmış eski başpiskopos. Milli takıma olan ilgisi ne kadar büyük bilemiyorum, ama herhalde Arjantin’in, Dünya Kupası’nı kazanmasını da istiyordur. Takımın son yıllardaki başarısızlıklarını göz önünde bulundurursak bu isteğini gerçekleştirmek için bayağı dua etmesi gerekebilir. En büyük rakibini yenip kupayı onların sahasında kaldıracak mı takım bilinmez, ama burada bilenen bir şey var: Papa Arjantinli olabilir ama Tanrı Brezilyalıdır!
Bu haftalık da bu kadar, Adios Türkiye!