Arjantin’den bahsederken, hele Boca derken en büyük rakibine değinmeden geçemem. River deyince de konu tabii ki, yeni yıldız Uruguaylı Rodrigo Mora olacak. Geçtiğimiz hafta Union’a attığı muhteşem gollerle adından söz ettiren hatta kıtanın büyük yıldızlarından birisi olan Marcelo Salas ile mukayese edilen bu yeni yıldız kim peki ?
Uruguay’ın Brezilya sınırındaki Rivera şehrinde doğan Mora, 1987 doğumlu bir solak. Doğdugu şehirde profesyonel futbol hayatına Juventud de las Piedras’da başlayan oyuncu, kısa sürede birinci ligdeki Defensor Sporting’e geçti. Takımın o seneyi üçüncülükle bitirmesine yardımcı olan Mora, kendini anlamsız bir şekilde yedek kulübesinde bulunca, yine birinci ligdeki Cerro’ya geçti. Buradan 2011’de S.L. Benfica’ya transfer oldu, fakat bir sezon sonra River’e kiralandı. Şu andaki değeri ise 1.9 milyon euro olarak tahmin ediliyor.
River’in yıldızı Gabriel Funes Muri ile beraber 5’er gole imza atan yıldız, “Kaç gol attığım önemli değil, mühim olan takımın kazanması” diyebilecek kadar da mazbut. Tam bir Uruguaylı bu anlamda, henüz Buenos Aires onu şımartmamış.
Sezon başında 500 bin euroya kiralanan oyuncu Trezeguet, Rogelio Funes Mori ve Luna ile ilk 11’e çıkma savaşı verirken, bir anda yıldız oldu Monumental’de. Yıldızların hızlı parlayıp hızla söndüğü Arjantin liginde bakalım River’in idollerinden birisı olabilecek mi küçük Charrua* ?
* Uruguaylılara yerlileri sebebiyle takılan isim.
Vahşi batı kafası!
Bazı maçlar oluyor ki, bir yandan gazeteci olarak ‘Tüh haberi kaçırdım’ deyip, gidemediğime üzülüyorum, diğer yandan da futbolu şiddetle lekeledikleri için iyi ki, kendi gözlerimle görmemişim diyorum.
Çarşamba akşamı onlardan biriydi. Dostluk maçlarını seyretmeyi seçtiğim için Apertura’nın 15. haftasında Belgrano de Cordoba’yı evinde ağırlayan el Rojo maçına gitmedim. İlk yarı 1-0 Belgrano lehine bitti. Maçın ikinci yarısı başlamak üzereyken İndependienteli taraftarların Belgrano kalecisi Juan Carlos Olave’ye doğru attıkları ses bombasını gördüm ekranda ! Hayretler içinde ne oluyor derken, ona yardıma gelen takım arkadaşları, hatta İndependiente Teknik Direktörü de ikinci ve üçüncü bombalara hedef oldular ve bir anda stadyum karıştı. Maçı durdurma kararı verildi ve sonrası malum.
Neden mi? Kulübün yeni başkanı, Arjantin’in en büyük mafya organizasyonları olarak adlandırabileceğimiz “barra brava “ yani holigan gruplarına karşı verdiği mücadele çerçevesinde, aktif olan grubu stada sokmama kararı aldı ve bunu uygulamaya çalışıyordu. Ama üç kuruş rüşvetle herşeyi yaptırabileceğiniz günlerde tabii ki, adamlar stada girip olay çıkarttılar. Başkan daha görevinin ilk haftasında ölüm tehditleri alıyordu, bir yandan da aktif “barrayı” stattan çıkartıp, yerine geçmek isteyenler birkaç büyük ismi vurdurdular. Vahşi batı kafası!
Staddan son ayrılanlardan öğrendiğime göre suçlular stat içi kameraları ile tespit edilmiş. Fakat suçlular gerçekten yakalanıp adalet yerini bulabilecek mi göreceğiz.
Riquelme dönüyor mu?
Latin Amerika’dan bahsedilen bir köşe yazısında Boca Juniors veya Riquelme’nin adı geçmezse olmaz ! Transfer sezonunda ortalığı birbirine kattıktan sonra yok olan 10 numara, bu hafta sessizliğini bozdu ve ‘kötüye giden takımı, eğer kendisine ihtiyaç duyuyorsa geri döneceğini’ belirtti. Kadrolu olmasına rağmen maça çıkmayan Riquelme, Libertadores finalinden sonra Teknik Direktor Julio Cesar Falcioni ile ciddi kavga etmiş, hatta takımının maçı sattığını düşündüren yorumlar yapmıştı.
‘Bu konuda taraftarlar ne diyor bilmek istiyorum?’ diyen Riquelme’nin, teknik direktör ile arasını düzeltmeden geri dönmesi imkansız bence. Eğer yönetim Falcioni’yi gönderirse, belki onu çok sevdiği forması ile sahalarda tekrar görebiliriz.
Fluminense: Tetra Campeon!
Bu haftanın mutlu olayı ise Brasileirao’nun bitmesine 3 hafta kala, Palmeiras’ı 3-2 yenen Fluminense’nin 4. kez Brezilya Şampiyonu olmasıydı. Brezilya ligini takip edenler zaten biliyordur, ama kısaca anlatmak gerekirse sezonun başında Flamengo’dan sürpriz şekilde Atletico Mineiro takımına geçen Ronaldinho oynadığı üstün futbolla göz doldurarak yeni takımına yıllardır beklenen şampiyonluğu getirmek için uğraşıyordu, ama Gallo’nun uğursuzluğu yine kendini gösterdi. Geçen yılın şampiyonları Corinthians’ın, Libertadores Kupası’na yoğunlaşması ile Fluminense’nin zafere yakın olduğunu biliyordu.
Bazı takımların CBF’nin (Brezilya Futbol Federasyonu), Fluminense’ye ufak hakemsel iyilikler yaptığını iddia eden hareketlerine paye vermeyen takım, neredeyse çoğunu seyircisiz denilebilecek şekilde yaptığı maçlara rağmen (Maracana, Dünya Kupası yüzünden hâlâ kapalı olduğu için takımın, Rio’daki maçları taraftarların bir türlü ısınamadıkları Engenhao Stadı’nda yapılıyor. Fluminense taraftarları da bir türlü o stada alışamadılar, devamlı ‘mavi bayrak’ diye dalga geçilen boş stada oynuyor takım) ülkenin en önemli kupasını müzesine götürecek bir kez daha.
Bu şampiyonluğu birçok açıdan kaptan Fred’e borçlu Fluminense. Kendisini milli takımda yer almaya hakkı olarak görse de, yıldızlarla dolu Seleçao’na sadece dostluk maçlarında katılan oyuncu dışında takımın 20 yaşındaki yeni yıldızı Wellington Nem ve yılların eskitemediği eski Chelsea ve Barcelonalı Deco, Thiago Neves, Jean ve tabii Diego Cavelieri ile muhteşem bir takımla kupayı CBF’den beklediği özel izinle belki de haftaya yapacağı Cruzeiro maçında kaldıracak Tricolor!
Bu haftalık bu kadar, Adios Türkiye!