08.03.2022 - 09:37 | Son Güncellenme:
Art Arda iki lig maçı yok
Galatasaray için bir ağabey mi, yoksa bir kambur mu belli değil Arda Turan... Saha içindeki oyunu değil, restoranlardaki enstantaneleriyle gündemde... Fatih Terim'e sarılması hiç de oyun değil... İçten ve samimi...
Giresun maçında 28, Kasımpaşa müsabakasında 11, Alanya karşılaşmasında da, bir dakika oynadı Arda... Uzatmalar dışında, toplamda 46 dakika sahada... Sadece bir maçın yarısı... Ya sakat ya hazırlıksız ya da hasta... Halbuki Galatasaray yasta... Arda Turan'dan bir yudum katkı bile yok.
Teknik Direktör Torrent'e sorsanız, kadro dışı değil... Takımda hiç değil!..
Şimdi, Barcelona ile oynanacak ya, Arda yine yok ortalıkta... Kulüp internet sitesi, "tedavisinin ardından..." diye söz ediyor ondan... Sakat demek ki! Nerede sakatlandıysa...
Çıkarın formaları sözlü olacaksınız
Fenerbahçe-Trabzonspor maçında bir kırmızı kart çıktı ya, hakem yorumcuları da bir bir ortaya çıktı
Çoğunluk, İrfan Can Kahveci’ye çıkan kırmızının gereksiz olduğunu belirtirken, hakem Zorbay Küçük ile Video Asistan Hakem (VAR) Mete Kalkavan'ı yerden yere vurdu. Azınlıkta kalan ve Erman Toroğlu gibi düşünenler ise, hakem Küçük'ün isabetli karar verdiğini söyledi.
Defalarca izlenerek, İrfan Can'ın topuğunun kaç milimetre zemine değdiğini ölçenler mi ararsınız, Mete Kalkavan'ın bundan önceki maçlarında, böyle pozisyonları sarıyla geçiştirdiğini belirtenler mi? Neymiş? Konyaspor-Beşiktaş maçında Mpoku, Pjanic'in bileğine basmış, sarı kart yetmiş. Neymiş? Kasımpaşa-Fenerbahçe mücadelesinde de Fall, Kim Min Jae'nin bacağına basmış, sarı bile çıkmamış.
Karşı taraf boş durur mu? Abdulkadir Parmak’ın, Trabzonspor forması giyerken, o dönemde Alanya'da bulunan Siopis'e, istemsizce vurduğu ve kırmızı gördüğü pozisyonu örnek gösterdi. Galatasaray'da olduğu dönemde Belhanda'nın Trabzonsporlu futbolcuya yaptığı hareketle atıldığı maçın videoları sosyal medyada dolaştı.
Bunu sadece, Fenerbahçe-Trabzonspor maçında değil, herhangi bir karşılaşmada da görmek mümkün... Yapılan yorumlar, ya sarı-lacivert ya bordo-mavi ya sarı-kırmızılı ya da siyah-beyaz renkteki gözlüklerin gösterdiği şekilde...
Hakem yorumcuları için farklı mı? Onlar da kararı alan hakemin; ismine, kendisiyle olan yakınlığına, arkadaşlık bağına bakarak racon kesiyor.
En üzücüsü de, "Kural öyle diyor ama..." sözcüğü... "Kitapta öyle yazıyor ama İrfan Can'ın niyeti iyi" safsatası... Niyet okuyacak bir cihaz icat olmadı halbuki...
Tarafsız olmayı beceremiyorlarsa, hiç olmazsa, "Bu pozisyon bize olsa ne derdim?" diye iç seslerini dinlesinler.
"Bu kadar konuştun, sen ne diyorsun?" diyenleri duyar gibiyim. VAR'ın, böylesine tartışmalı bir pozisyonda, "İzle karar ver" demesi için, "kesinlik" olması gerekiyor. Mete Kalkavan, "Kesin kırmızı" düşüncesiyle mi uyardı bilemiyorum. Ancak bu görüş, o anlık görüntüyle oluşması zor...
Küçük'ün, bu kararı verdiğinde bile, kendisinin emin olmadığından eminim! Halbuki, ihraç gerektiren "ciddi faullü oyun"un tanımı bile, bu kartın rengini belli etmeye yeter...
İşte, IFAB’ın Futbol Oyun Kuralları kitabındaki tarif: "Top için mücadele ederken aşırı güç ile veya RAKİBİNİN GÜVENLİĞİNİ TEHLİKEYE SOKACAK şekilde bir veya iki ayağını kullanarak önden, yandan veya arkadan rakibine HAMLE YAPAN bir oyuncu, ciddi faullü oyundan suçludur."
İsmail Kartal'a bir şey olmaz
Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal, her daim naif ve centilmen kişiliğiyle bilinir. Konuşmalarında da, cümlelerini seçerek kullanır.
Ancak Kartal'ın, Trabzonspor karşılaşmasında yaptıkları bir başkaydı. İrfan Can'ın kırmızı kart görmesinin ardından çileden çıkan İsmail Hoca'nın, 4. hakem Kadir Sağlam'a yaptıkları var ki, bırakın futbolun içinde olanları, yoldan geçene yapsan, kavga sebebi olurdu. İsmail Kartal, "sağlam" silkeledi kısacası... 4. hakemi itti. X bir teknik adam olsa farklı olurdu, maçın kalanında tribünde otururdu.
Sağlam, iyi niyetli davrandı ama "Cehenneme giden yol, iyi niyet taşlarıyla döşelidir" der bir Alman atasözü... Fakat Fenerbahçeliler merak etmesin. Kartal'ın 4. hakemi ittirmesi, hakemin yetki alanı içerisinde, onun görev tanımı içinde bulunan oyun sahasında gerçekleştiği için, raporu esas alınır. Aksi takdirde İsmail Kartal'a bir şey olmaz.
Kim gelecek, kim seyredecek?
Galatasaray Başkanı Burak Elmas, bir grup ekonomi gazetecisiyle birlikte yemek yedi. Başkan Elmas'ın sözlerini MİLLİYET Ekonomi Müdürü Şükrü Andaç'ın köşesinden okurken, insan ister istemez düşünüyor;
"Bizde kazandığı kadar harcayabilen bir kulüp yok. 'Finansal fair play' ülkemizde uygulanmadı. "Biz borçlanalım, bizden sonra gelen ödesin" mantığı, borçları ödenemez hale getirdi" diye söylüyor sarı-kırmızılıların 1 numarası... Ancak, yönetiminde olduğu, Türkiye'ye ilk ve tek Avrupa kupasını getiren, aynı zamanda kayınpederi olan Faruk Süren'in, "Küçülerek büyünmez" düşüncesi çöpe mi gidecek yoksa?..
Sen Hagi'yi, Sneijder'i, Drogba'yı seyrettiremezsen, onlar gibi gerçek yıldızları getiremezsen, kim gelecek tribüne, kim geçecek ekran başına?
"Türk futbolunu bu batık durumundan çıkarmanın yolunu oluşturmazsak, 1-2 sezon sonra 'finansal fair play' kurallarına uyulmadığı için hiçbir Türk takımı Avrupa'da futbol oynayamayacak" diyor Başkan Burak Elmas... O da yanlış... Bugün Finansal Fair Play kurallarına uyan kulüpleri ne yapacaksınız? Siz gidemezseniz, onlar devrede olacak. Evet, üç büyükler, Süper Lig için çok şey... Fakat her şey değil...
"Galatasaray'da bir devrim gerçekleşiyor. Dünya futboluna örnek bir modeli hayata geçiriyoruz. Hedef, Türkiye'nin ilk borçsuz, kar eden, zarar etmeyen kulübü olmak" diyerek beklentilerini sıralıyor Galatasaray Başkanı... Hangi başkan ya da başkan adayı bunu istemiyor ki...
Yine de Galatasaray Başkanı Burak Elmas'ın görüşlerini önemsemek gerek. Tedavinin ilk yolu, teşhis değil mi?
Özür dilerim!
Bulunduğu konumdan dolayı, Galatasaray'ın UEFA Kulüp Lisansı'na başvurmaması yolunda -biraz da fanteziye kaçan- bir çağrıda bulunmuştum.
Ancak, Konya maçından önce yapılan bu fikir jimnastiği, negatif yankı buldu. Cim-Bom'un hala "matematiksel" olarak Avrupa şansı bulunduğu, bunun düşünülemeyeceği söylendi.
Birincisi; matematik yoksunu olduğum için özür dilerim! İkincisi, UEFA Kulüp Lisansı'nın bir prestij kazandıracağını düşünemediğim için özür dilerim!
Bir ihtimali unuttuğum için de ayrıca özür dilerim! Eğer Galatasaray, UEFA Avrupa Ligi'ni kazanırsa, doğrudan gruplarda... Bunu da unutmuşum!