31.05.2020 - 19:52 | Son Güncellenme:
Türkiye Futbol Federasyonu’nun “Rezerv Takım” kurulması yönündeki kararla ilgili olarak Altınordu başkanı Seyit Mehmet Özkan açıklamalarda bulundu.
İŞTE O AÇIKLAMA
Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) 28.05.2020 tarihinde yaptığı Yönetim Kurulu toplantısında aldığı kararlardan biri “Rezerv Takım” kurulması hakkında..
• Kulüplerimizden gelen talep üzerine, Süper Lig takımlarının rezerv takım kurarak alt liglerde yarışması isteği doğrultusunda çalışmalara başlanmış, konuyla ilgili Futbol Komitesi oluşturulması kararlaştırılmıştır.
21 yaş altı oyuncuların değerlendirilmesini hedefleyen bu projeyle kulüplerimizin genç oyuncu yetiştirme çabaları da desteklenecektir.
Altınordu, Süper Lig’de olmadığı için bize fikrimizi soran olmadı, normal karşılıyorum.
Ama; ülkemizde 5 yaştan 22 yaşa kadar profesyonel futbolcu yetiştirmeye yönelik “Gerçek” yatırım yapan tek kulüp Altınordu olduğu için, bizim de birkaç kelime etme hakkımız olduğunu düşünüyorum..
Öncelikle şunu söylemeliyim ki, fikir kesinlikle doğru ve destekliyorum.. Ama şartları olması lazım..
Şartları, koşulları biraz açalım izninizle..
19 yaşını bitirmiş genç sporcularımızın maç tecrübelerini geliştirmek ve çaylak profesyonellik dönemlerini verimli olarak geçirmelerini sağlamak amaçlı bir takım göstermelik işler yapıldı.
Adına A2 Ligi dedik, olmadı!.. U21 yaptık olmadı!..
Çünkü bu liglerin hiçbir motivasyonları yok, sponsorları yok, izleyicisi yok, ilgileneni yok.. Tam İtilmiş Kakılmış Lig (İTK) !..
Hatırlıyorum da, benim sıkıntıdan patlayıp, rakip takım oyuncularına arkadaşlar oynasanıza, hepsi hepsi 90 dakika diye serzenişlerim olduğunu hatırlıyorum!..
A takımda oynamayanların, kadroya giremeyenlerin, sakatlıktan yeni kurtulanların sahaya zoraki çıktıkları “dostlar alışverişte görsünler” tarzında, def’i bela A2 veya U21 Lig sezonları geçirdik geçmişte..
Tabii bunları bilmek için bu maçları takip etmek, izlemek lazım!.. Teknik adamların değil idarecilerin gelip izlemesi lazım.. Teknik adamlar zaten bu liglerin İTK olduğunun bilincindeler ama yukarılara sözleri ulaşmıyor!..
• Para kimde?
• Yöneticide..
• O zaman iş yöneticide bitiyor..
• Yönetici işi bilmiyor, ama sorarlarsa işteyim diyor!..
Fatih Hocamız, futbolun başında iken defalarca görüştük, incelediler, sonunda herkes aynı görüşte birleşti..
Almanların, İspanyolların, Hollandalıların yıllardır yapmakta olduğunu yapmaya karar verildi..
Avrupa’da Almanya, Hollanda ve İspanya’da alt yapıları güçlü olan kulüplere 3. Lig seviyesinde, asıl kulüp adlarıyla B veya II veya Jong (Genç) olarak katılım hakkı veriyorlar..
Mesela; Almanya’da 3. Lig seviyesinde sadece Bayern München II oynuyor.. Diğerleri neredeyse hepsi kendi bölgelerinde 4. Lig seviyesinde oynuyorlar.
Mesela Hollanda’da Jong Ajax, Jong PSV, Jong AZ ve Jong Utrecht, 2. Seviye ligde mücadele etmekteler..
Mesela İspanya’da Barcelona B, Atletico B, Real Sociedad B, Real Madrid Castilla ve Sporting Gijon, B 3. Seviye ligde mücadele etmekteler..
Fatih Terim Hocamız milli takımın başında kalsaydı, bu iş şimdiye dek uygulamaya geçmiş olurdu..
Ama “Kurumsal Süreklilik Geleneğimiz” olmadığı için, Hoca gitti, Proje bitti!..
• Fatih Hoca kalsaydı B takım ile liglere katılma hakkı herkese mi verilecekti?
• Hayır herkese verilmeyecekti.
• Kimlere verilecekti?
• Kriterler belirlenecek, kriterlere uyan, futbolun altyapısına “gerçekten” yatırım yapan, taşın altına “gerçekten” elini koyan kulüplere izin verilecekti..
• Neydi bu kriterler?
1. En az 3-4 tane antrenman sahası olması,
2. Sporcu lojmanı olması,
3. En az 3 öğün sporcu beslenmesine uygun yemek çıkan Yemekhanesi olması,
4. Sporcuların boş zamanlarında vakit geçireceği Sosyal Tesisi olması,
5. Sporcu Sağlığı Bölümü olması,
6. En önemlisi 19~22 yaş genç futbolcu stoğu olması..
• Bu kriterleri yerine getiren kulüpler hangi ligden başlayacaktı?
• Profesyonel Liglerin en alt kademesi olan 3. Ligden itibaren.
Böylece uzun yıllar binbir emekle özene bezene yetiştirilen genç futbolcular, kendi eğitim aldıkları kulübün bünyesinde yetiştirici/yarışmacı kimlikle profesyonel ligde mücadele edecekler, bir hafta sonra A takımda yer alabilecekleri hayaliyle maça asılacaklar.
Bu maçlar A takımın maçından 3 saat önce stadyumun hemen dibinde kurulacak olan daha küçük ölçüdeki (mesela 2-3 bin kişilik) küçük stadyumda oynanacak. Böylece taraftarlar bu maçı da izleme fırsatı bulacaklar idi..
Şimdi buraya kadar tamam.. Hayırlı olsun, inşallah uygulamaya geçer..
Kimler katılır? Ben bütün takımları biliyorum.. B takımı çıkarabilecek Süper Lig’den ancak 8 takım var.. 9 çıkmaz.. Ama yepyeni takım kurarlar, o başka..
Benim üzerinde duracağım asıl konu, yeterince doğal yetenekli genç sporcumuzun olmayışı!..
Bu, biz yöneticilerin/yetişkinlerin kusurudur!..
Bu toprakların çocuklarına ne verdin ki ne istiyorsun?
Ben diyorum ki, tamam üstte B takım hakkı verilsin ama altta da artık bir şeyleri geliştirmenin zamanı geldi, geçiyor!..
Akademi Ligleri rahmetli Hasan Doğan Başkan döneminde, Ahmet Güvener liderliğinde 2008 yılında başladığında U14’ler vardı. 2020 yılına geldik hala ayni seviyedeyiz..
Zaten sadece adı “Akademi” !.. Yoksa gerçekten ortada sürdürülebilir eğitime yönelik bir müfredat uygulayan yani akademi kimliğini hak edecek bir kulüp yok!..
Hadi yukarıya B Takım kurma hakkı verilirken aşağıya da yeni bir düzenleme getirelim..
• Ne yapalım?.
• Her 2 yılda bir Akademi Liglerine bir yaş daha ekleyelim.. Yani düzenli temel spor ve futbol eğitimini daha aşağı yaşlara çekelim.
• 2020/21’de U13’ler girsin..
• 2022/23’de U12’ler girsin..
• 2024/25’de U11’ler girsin..
83 milyonluk ülkemizde profesyonel futbolcu sayısı sadece 2.369. Amatörleri de katarsak 400.000 oluyor.
Bu rakam 18 milyonluk Hollanda’da 1.000.000, 67 milyonluk Fransa’da 2.000.000, bizimle ayni nüfusta olan Almanya’da ise 7.000.000, 17 misli..
Yani biz önce tabanı genişletmeliyiz.. Tavanı sonra düzenleriz.. U23 de yaparız, U21 de..
Ama önce tabanda hem nicelik, hem de nitelik olarak kaliteli sporcu/futbolcu üretmek.. İşte mesele bu..
Ülke olarak hedefimiz Profesyonel futbolcu üretmek/yetiştirmek olmalı..
Un var, şeker var, yağ var, sadece helvayı iyi karacağız..
Dünyanın en genç nüfususa sahip ülkelerden biriyiz diye seviniyoruz.. Bu potansiyel enerjiyi kinetik enerjiye çevirmek biz yetişkinlerin görevidir.
Biz başlayacağız, arkamızdan gelenler bizi takip edecekler..
Bakın biz bu pandemi günlerinde, bir çocuğun 5 yaşından 20 yaşını bitirinceye kadarki, tam 15 yıllık “futbol eğitim” müfredatını, planlarını yazıya döktük..
1. İLK EVRE : U6 - U7 - U8
2. TEMEL EVRE : U9 - U10 - U11 - U12
3. GELİŞİM EVRESİ : U13 - U14
4. PERFORMANS EVRESİ : U15 - U16
5. İLERİ PERFORMANS EVRESİ : U17 - U18 - U19
6. ÇAYLAK PROFESYONEL EVRESİ : U20 – U21
Yukarıdaki listeden de görüleceği üzere, U13 ve U14’ler çok önemli.. Çocuğun tam Gelişim Evresi.. Hele U13’ler, ilk defa büyük sahaya çıkıyorlar..
U13 ve U14’leri, 68 x 105 değil, 60 x 90 metre sahada oynatacaksın. Kaleler, büyüklerin oynadığı 2,44 x 7,32 metre olmaz, büyük geliyor, uzaktan şandelden goller yeniyor, işin tadı kaçıyor!.. 2 x 6 metre özel kaleler yapacaksın.
U13 ve U14’ler birlikte seyahat edecekler.. Bir hafta iç sahada örneğin Göztepe ile oynarlarken, gelecek hafta örneğin Antalyaspor’a deplasmana gidecekler.. Bütün sezon böyle sürecek. Öyle 2 ayda ham hum şaralop yok!..
Tabii ki para gidecek. Antrenörler, yemekler, yol masrafları, otel vs.. Bir tane yabancı eksik alıver yönetici kardeşim..
Yönetici kardeş, sen şimdi diyeceksin ki, ben bu veletlerin büyüdüklerini acaba görecek miyim!.. Göreceksin tabii kardeşim, göreceksin.. Ama önce fidanı dikeceksin, sulayacaksın, onunla her sabah konuşacaksın..
Nasılsın kırmızı gülüm mor sümbülüm iyi misin diyeceksin.. Çiçeğine doluşmuş kıl kurdu varsa önce sen göreceksin.. Göreceksin ki yaşamanın tadına varacaksın.. Görmüyorsan merada otlayan inekten farkın yok demektir, yaşa ve öl o zaman!..
U12 ve U11’ler için TASKK Başkanı dostumuz Ali Düşmez ile görüşmek gerek.. Geçen sezon bilgi verdik, pilot uygulama yapılsın, görelim, dedik, olmadı.
Yarımşar sahada her iki takımın iki ayrı kadroları kapışacak. Sonra devrede çapraz eşleştireceksin. Tüm çocuklar oynayacaklar..
Şimdi U12 ve U11’ler hepi topu iki ayda maçlarını bitiriyorlar. Çocukların en az yarısı hiç oyuna girmeden üzgün bir şekilde evlerine dönüyorlar!..
Oynamayan gelişmez!.. BOL BOL MAÇ YAPTIRACAKSIN. Yedireceksin, içireceksin, dinlendireceksin, eğiteceksin, sonra salacaksın sahaya; oğlum bu kadar koşma diyeceksin.. Yani oğlum koş diyeceksen ondan olmaz!..
Tüm profesyonel kulüplerin altyapılarına, Çocuk ve Genç Özel Turnuvalar yapma şartı getireceksin.
Herkes Devlet Baba’ya bana da bana da diyor..
Vermeden almak Allah’a mahsus..
Çalışan kazanır, çalışmayana mama yok! diyeceksin..
Ben tabii yine “Don Kişotluk” yapıyor olabilirim.. Yani iyi niyetle diyorum ki, üstte B takım kurma hakkı verirken, altta da tabanı genişletme zorunluluğu koyalım, diye saf saf yazıyorum ya..
Belki millet şöyle düşünüyor olabilir.. B takıma Avrupa’dan, Afrika’dan yerli/yabancı 18, 19, 20 yaşlarda genç oyuncular getiririm..
Burada oynatır, pişiririm, sonra sivrileni A takıma alırım. 3 tane getirsem biri tutsa Allah bereket versin.
Ben de o zaman Allah’ın tokadı yok, Allah mutlaka bir türlü cezanızı verecektir, derim.
“Futbol” özelinde, merak ediyorum bu topraklarda yaşayan 30 milyon çocuğu/genci görecek gözler nerede?..