Zemin kötü; adeta patates tarlası! Koşmak, oynamak, izleyenlerin gözünün pasını silecek topları atmak özel yetenek ister... Topu durduracaksın, kafanı kaldıracaksın, arkadaşına aktaracaksın, öyle sahada zor dostum zor... Kısaca tekniği çok iyi olanla olmayanın fark etmediği/etmeyeceği bir ortam...
Tamam, zemin bozuk orayı anladık, gördük de maçın hakemi Mete Kalkavan’ın faul dahi olmayan pozisyonda Abdülkadir’e gösterdiği sarı karta ne demeli? Kurallar değişti de haberimiz yok?
Bu tip sahalarda sonuca gitmenin en kestirme yolu; dün Sosa’nın yaptığı-denediği gibi ayağında topu fazla tutmadan dahası havadan oynayarak ve de duran toplarla gitmektir...
Nitekim Trabzonspor golü de duran toptan, Sosa, Yusuf ve Novak hava yolu işbirliğinden buldu...
Oyunu kendi yarı alanında kabul eden Ankaragücü iyi alan kapattı... Kanatsız oynayan Trabzonspor’un deyim yerindeyse elini kolunu bağladı... Bu bölümde öne de geçebilirdi sarı-lacivertli takım...
Bordo-mavili takım ne zaman kenarlarda oynamaya, topu kanatlara taşımaya başladı, etkili olmaya başladı. Olcay’ın da hakkını teslim edelim; Rodallega’ya öyle bir top attı ki, ellerini kullansa öyle ayarlayamazdı; Rodallega da foto muhabirlerine poz vererek Trabzonspor’u öne geçirdi...
Bordo-mavili takımın yediği ilk golde nasıl ki defans hatası var ise, ikinci gol de tamamen defans hatası idi... Rakip kim olursa olsun bu tip hatalar yapılmamalı...
Özetle, böyle zeminde bu kadar olur... Ankaragücü’nün son anda beraberliği kurtarması onlar adına sevindirici, Trabzonspor adını üzüntü verici idi...
Unutmadan, ilk yarı Abdülkadir’e sarıyı gösteren, son bölümde Kucka’ya yapılan hareketi Trabzonspor aleyhine faul çalan Mete Kalkavan, skorun 2-2 olmasını sağlayan bir diğer etkendi...