Trabzonspor kadro mühendisliğindeki yanlış planlamanın sıkıntısını yaşadı 13 hafta.
Transfer edilen 13 oyuncu; bazı mevkilerde bolluk, bazı mevkilerde yokluk, katkı verecek oyuncuların son tahlilde alınması ve beklentinin altında kalan bazı oyuncular… Visca, Perez ve Dorukhan’ın sakatlıkları da bunlara eklenince…
Doğal olarak Dünya Kupası maçlarından dolayı verilen arayı iple çekenlerden biriydi Abdullah Avcı.
Gelinen noktada en çok merak edilen Trabzonspor’un arayı nasıl değerlendirdiğiydi…
Amma velakin bir gerçek var ise; o da derbinin Trabzonspor adına sezonun kırılma maçı olacağı; galibiyet halinde yarışa devam edecekleri, mağlubiyette ‘bu senelik bu kadar’ diyecekleri, beraberlikte durumu idare edeceklerdi…
Fenerbahçe de son şampiyonu yarışın dışına itmesi için her şeyi yapacaktı.
Maça gelince…
İlk yarının kısa bir özetini geçecek olursak; uzun zamandır futboldan bu kadar uzak bir derbi seyretmedik. İki takım oyuncuları birbirini kilitleyince; nerede o özlediğimiz futbol. Topun olduğu alanda faulle karışık yapılan inanılmaz presler ve çıkan bolca sarı kart…
13. dakikada King’in bir şutu vardı direkte patlayan, bir de 36’da Ferdi ile girilen pozisyon.
Bordo-mavililer, umudunu rakip defans arkasına atacağı uzun toplara ve kontratağa bağlamış olsa da her denemelerinde başarısız oldular…
İkinci yarının hemen başında ilk ciddi kontrataklarında Visca ile gole o kadar yaklaştılar ki ‘bu da kaçar mı?’ diye sorulan. 61’de defans arkasına atılan ilk olumlu topla Gomez ile golü buldular ama Bakasetas'ın pasının hakkını da unutmadan teslim edelim.
Maçın kırılma anı? Crespo’nun ikinci sarıdan oyundan atılmasıydı elbet…
Uzatmayalım… Trabzonspor, Fenerbahçe’nin bir eksik kalmasının avantajını iyi kullandı. Trezeguet’nin son dakikada son noktayı koymasıyla şampiyonluk yarışında ‘biz de varız’ dediler… Özetle aradan dönüşü muhteşem oldu Trabzonspor’un…