M.Başakşehir, 14 haftanın lideri. Oynadıkları maçlarda günümüz çağdaş futbolundan kesitler sunuyorlar. Öyle ki bazen bunu otomatiğe bağlamışçasına makine gibi yapıyorlar. Bu sezon yüksek tempoyla oynadıkları Beşiktaş maçı var ki, Emre Belözoğlu sakatlanıp oyundan çıkana dek olağanüstü oynamışlardı. Anlayacağınız Emre ile bir başka oynuyorlar. Kadro derinliğinin olmaması ve taraftar desteğinin çok az olması en büyük dezavantajları elbet.
Sol bekleri iki eski Trabzonsporlu Ferhat ve Eren... Bu örneği Trabzonspor camiasının sabırla, sistemle ve planlama ile arasının nasıl olduğunu hatırlatmak için verdik! Düşünün; Tıp Dünyası kanserin çaresini buldu, Trabzonspor’un hâlâ bir sol beki yok!
Birkaç yıl evvel kim diyebilirdi, eski adıyla İBB, yeni adıyla M.Başakşehir’in böyle bir takım olabileceğini? Abdullah Avcı, sistemli, sabırlı çalışarak, işin içine sevgiyi de katarak, diğer takımlardan ayrılan tecrübeli futbolcular ile gençleri harmanlayarak böyle bir takım oluşturmuş, bizlere de tebrik etmek ve başarı dilemek düşer.
Maçla ilgili yazacaklarımıza gelince...
Bir takımın defansı et tırnak birlikteliği taşımıyorsa o takımın futbolun kollektif boyutunu sahaya yansıtması mümkün değildir. O anlamda Başakşehir’in ilk yarı girdiği gol pozisyonları ve attığı gol de Trabzonspor defans oyuncularının bireysel hatalarındandı.
Başakşehir takımının olmazsa olmaz oyuncusu Emre’nin taksinin 20 TL yazacağı mesafeden Visca’nın ayağına attığı pas ve bu pası aynı güzellikle Trabzonspor ağlarına gönderen Visca’nın bu hareketini Trabzonspor forvetlerine sabah, öğlen, akşam günde üç öğün izlettirmek lazım...
Dahası defans oyuncularına rakip forvet oyuncuya bu tip hareketinin yaptırılmaması konusunu da gece gündüz anlatmak gerekir...
Uzun lafın kısası, Başakşehir taş gibi takım... Harcadıkları emeğin karşılığını alıyorlar; sistem kazandı... Darısı Trabzonspor’un başına...