Trabzonspor için tam bir keskin viraj! Kaybedilmesi halinde durum vahim, çünkü aşağısı uçurum… Hasar tespit; zarar, ziyan çalışmalarının yapılabilmesi için kâhin olmaya gerek yok, tablo ortada. Hal böyle olunca Trabzonspor camiasında söylenecek şarkının adı da; “Böyle gelmiş böyle gidecek, korkarım vallah…” olacaktı elbet.
Korku, tehlike, endişe, stres, panik, kısaca ne ararsan var, hatta kızgınlık ve öfke de… Öyle ya birader koca Trabzonspor bu hallere nasıl düşer? Film gibi yani…
Trabzonspor’un olmazsa olmaz maçıydı Kayseri deplasmanı… 6 puanlık karşılaşmadan elin boş dönerse vay haline, şaka maka gireceksin korku tüneline…
Her iki takım için de zordur bu tip maçlar… Hele baskıyı yaşayan ve camialarına yaşatan futbolcular için daha zordur…
İlk yarının özeti; ilk bölümlerde dağınık, kopuk oynayan, ne oynadığına adını koymakta zorlandığımız Trabzonspor’un vasat oyunu, elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan ve sağ kanattan zaman zaman iyi bindirmeler yapan Yusuf’un 20. dakikada yan direkte patlayan şutuna kadar devam etti.
Bordo-mavili takım ne zaman ayağa oynamaya başladı, pozisyonlara girdi. Nitekim gol de N’doye, Bero yardımlaşmasından geldi. Bero’un da hakkını teslim etmek gerekir, haftalardır gol orucunda olan takımına hayat vermiş oldu…
İkinci yarı doğal olarak risk aldı Kayserispor. Bu bölümlerde bordo-mavili futbolcular ayakta top tutup, hızlı ve isabetli oynayabilseydiler sonuç çok daha farklı olabilirdi. Ancak stres ve yine mi kaybedeceğiz korkusunu iliklerinizde hissederseniz eliniz-ayağınız tutmaz. Dememiz o ki, evet Trabzonspor iyi oynamadı, takımın takviyeye ihtiyacı var, ancak özgüvenlerini kaybettikleri de her hallerinden belli.
Özetle… Trabzonspor, deplasmanda ezeli ve ebedi rakibi Galatasaray maçından aylar sonra bir diğer sarı-kırmızı olan Kayserispor’u zor da olsa yenmiş oldu… Futbol iyi değildi, fakat puan puandır…