Gözler Belgrad’ta, kulaklar Macaristan’dan gelecek sonuçta idi… Ve elde kâğıt, kalem ince hesaplar yapılmaya başlandı; şöyle olsa, böyle olsa…! Kim ne derse desin ne kadar hesap yaparsa yapsın, son sözü oyuncular söyleyecekti…
Maça gelince…
Sen çok değil bir hafta önce harika oynayarak Monaco’ya dört at, Kızılyıldız gibi iddiası olmayan takıma mağlup ol… Tamam, iki topun direkte patladı, şansın yanında değildi ancak bu kadar da olmaz… Başlama vuruşundan mağlup duruma düşünceye dek mücadele etme, son bölümlerde gol ara, puan derdine düş. Yedirirler mi adama! Öne geçtikten sonra doğal olarak kapandı Kızılyıldızlılar, işin gücün yoksa iğine ile kuyu kaz!
Ne yaptığını bilmeyen beklerin kötü oyunu rakibin oynama iştahını artırdı. Çıkarken kaptırılan toplar sezon başından bu yana en büyük hastalığıydı Trabzonspor’un, aynı hastalık Belgrad’ta da devam etti.
Düşünün; gol ararken kaptırdığınız top kalenizde gol oluyor… Bekler ne kademeye girebiliyor ne de atağa kalkabildiler… Forvet deseniz senelik izinde idi dün gece…
Böyle bir gecede bir topu anladık da, ikinci topun direkte patlaması haksızlık Trabzonspor’a… Hakikaten büyük şansızlık onlar adına… Kötü oyuna rağmen puana direkler engel oldu desek…
Yazıyı hesap kitapla açtık, hesap kitapla bitirelim; bu defa bir hafta boyu Ferencvaros’u yenmenin hesabı yapılacak artık…