Trabzonspor’un ligdeki konumu belli, zor günler yaşıyor, zor bir süreçten geçiyor... Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Trabzonspor’un İstanbul’a görkemli uğurlanışı ve büyük bir coşkuyla karşılanması takımın ve o camianın ne kadar büyük olduğunun, ‘Dev’in yeniden ayağa kalkacağının en büyük göstergesiydi... Dememiz o ki; “Dev kuyuya da girse devdir!”
Derbi maçlarının havası başkadır. Futbolcuları ekstra motive etmeye gerek olmaz... İki takım arasında öyle maçlar oynandı ki, manşetleri genelde takımların oyunu, maçın skoru değil de hakemlerin yaptıkları süsledi.
Güzel bir ilk yarı izledik. Kora kor, dişe diş. Yedi hafta izlediğimiz silik oynayan, gole hasret olan Trabzonspor gitmiş, rakibe saldıran, pres yapan, alan daraltan, gol arayan, kısaca ölü toprağını üzerinden atmış bir takım gelmiş. Nitekim 17. dakikada Bero’nun, N’Doye’nin önüne attığı pasla Trabzonspor golü buldu.
İkinci yarı oyunun ve topun hakimi tamamen Galatasaray’dı. Bunun da en büyük sebebi; sarı-kırmızılı oyuncuların ilk mağlubiyetlerini almama, bordo-mavili oyuncuların da önde oldukları maçı kaybetmeme arzusuydu. Ersun Yanal’ın elini kolunu bağlayan bir diğer etken de sakatlıkların ardından yaşanan zorunlu değişikliklerdi...
Evet Trabzonspor ikinci yarı mahkum oynadı, fakat alan savunmasını çok iyi yaptılar. Savunmanın baş mimarı Durica’nın da hakkını teslim etmek gerekir... Kaptan Onur’un da...
Eren’in maçın uzatma bölümlerinde yaptığı röveşatanın üst direkte patlaması Trabzonspor’un şansı, Galatasaray’ın da şanssızlığı oldu.
Geçmiş maçlarda zor durumda olan Galatasaray’a, Trabzonspor hep ilaç olmuştu. Dün de Galatasaray, Trabzonspor’a ilaç oldu. Çünkü Trabzonspor’un böyle bir galibiyete ihtiyacı vardı... Her ne kadar Trabzonspor ligde zor günler geçirmiş olsa da biz buna kısaca ‘Devin silkinişi’ diyebiliriz...