Evet, Trabzonspor ligin lideri… Bu seviyelere hiç de kolay gelmedi bordo-mavili takım… Öyle zor dönemlerden geçtiler ki… O dönemlerin atlatılmasında en büyük desteği her zaman olduğu gibi yine cefakâr taraftarı vermiştir; yılmadan-usanmadan-yorulmadan-bıkmadan.
Gönlünden- zamanından-cebinden, kısaca Trabzonspor için elinden gelen her şeyi yapan taraftarın hakkını teslim etmek gerekir!
Trabzonspor’da işlerin yolunda gitmediği yıllardan bir anı… Buyurun hep birlikte hem okuyalım hem de kısa bir hatırlatma yapalım…
***
Mutfakta bulaşık yıkayan anne, salonda gazete okuyan evin reisi babaya seslendi:
- Çocukların giymeye bir şeyleri kalmadı, hiç değilse ayakkabı alalım efendi.
-İdare etsinler, yaz geldi.
-Ama baba!
-Para yok oğlum. Bak havalar ısınmaya başladı. Biraz daha zaman geçsin ona göre alırız.
Bulunduğu yerden ok gibi fırlayan küçük Trabzonsporlu, babasının yanağına iki yandan öpücükler kondurur:
-Canın sağ olsun babacığım...
*
Aradan bir ay geçer…
*
-Hatun..!
-Efendim bey...
-Yarın arkadaşlarla Ankara’ya, Trabzonspor maçına gitmeyi düşünüyoruz.
-Nee? Delirme! Çocuklara bir şey almaya sıra gelince “paramız yok” dersin. İstanbul’dan kalkıp, ta Ankaralara maça mı gideceksin?
-He ya..! Trabzonspor haftalardır kazanamıyor. Belki ayağım uğurlu gelir. Böyle günlerde yanında olmak lazım takımımın…
-Delilik seninki. Paran yok yemeye, bilmem neyle gidersin..!.
*
Okşanmak isteyen kedi sessizliğinde babasının yanına yaklaşan çocuk:
-Nereye baba?
-Ankara’ya maça gitmek istiyorum ama... Sizin ayakkabı paranız yola gidecek.
Çocuk ellerini babasının boynuna dolar:
-Helal be baba! Git, Git... Trabzonspor’a uğurlu gelirsin belki. Ben yalınayak gezmeye de razıyım.
Yeter ki Trabzonspor’umuz kazansın...
*
( Aile içerisinde yaşananları telefonda bana anlatan bir tanıdığım, olayı bu şekil özetledi. Ben de sizlerle paylaşmak istedim)
*
Haftalardır zor günler geçiren Trabzonspor, Ankara’dan aldığı üç puanla kendine geldi. Çocuklarına ayakkabı almaya parası olmayan, bu olumsuzluğa rağmen Trabzonspor’u Ankara’da yalnız bırakmayan baba, arkadaşlarıyla güle oynaya döndüler İstanbul’a...
*
Ve…
Kim olduğunu öğrenemediğimiz bir Trabzonsporlu, ailenin evine maçtan birkaç gün sonra büyük bir koli gönderir. Kolide iki çift ayakkabı ve iki adet Trabzonspor forması vardı. Koliyi büyük bir heyecanla açan Trabzonsporlu aile, formaların birine iliştirilen kâğıdı okuduklarında çok şaşırırlar:
-Merhaba küçük Trabzonsporlu! Kardeşin ile sana gönderdiğimiz hediyeyi lütfen kabul et. Koca bir yazı çorapla geçirmene gönlümüz razı gelmedi. Beni merak ettiğini biliyorum; Ben Trabzonspor’um çocuk! Yeniden görüşmek üzere…