Ligin sona ermesine 4-5 hafta kala bir babayiğit çıkıp da “ şu takım şampiyon olur” deseydi ve de sonucu bilseydi “ analar ne kâhinler doğurmuş!” iltifatına tabi tutulup heykeli dikilirdi!
Beşiktaş’ın şampiyonluk şansının bir hayli azalması, Galatasaray’ın da bir o kadar artmasına rağmen hala daha hiç kimse net bir şey söyleyemiyor… Öyle ya ne olur ne olmaz, başka bir takım şampiyon olursa; karizmayı çizdirmek de var işin işinde!
Konuya niye şampiyonluğa oynayan takımlardan başladığımıza gelince;
Şampiyonluğa oynayan takımlar, ilk tahlilde ve de genelde krizi en iyi şekilde yönetip ligin tepesinde tutunmayı başardılar… Mağlup olduklarında/ puan kaybettiklerinde, takımlarına zarar verecek olumsuz haberler karşısında durumu öyle idare ettiler-ediyorlar ki, futbolu halı sahada ve playstationda öğrenip kendini futbol uleması zannedenlerin, havanın puslu olmasından çıkar sağlamaya çalışan kişilerin görüş ve düşüncelerinin camia nezdinde karşılık bulmasına müsaade etmediler… Kısacası kendileri çalıp kendileri oynadılar…
***
Trabzonspor’a dönecek olursak…
Camiada her kafadan farklı sesin çıkması bin dert, Allah’ın her günü Trabzonspor’a zarar verecek dedikoduların ortaya atılması ve de aslı astarı olmayan haberlerin bazı kesimlerce karşılık bulması başka bir dert!
O anlamda Trabzonsporluların rakibi dışarıda aramalarına gerek yok; en büyük rakip kendi içerlerinde…
Çok basit birkaç örnek; bir defaya/bir sezona mahsus bir teknik adam veya bir futbolcu birileri tarafından yerden yere vurulmasın, aksine kucaklanılsın, sahiplenilsin…
Bir yönetim gelsin de yediden yetmişe “ Trabzonspor bizim, yardımcı olalım” desin ve Trabzonspor’un etrafında/gölgesinde kenetlenilsin…
Denmez/kenetlenilmez çünkü bazı kafalarda “ ben yoksam ne olursa olsun” anlayışı hâkimdir…
Şu cümleyi de araya sıkıştıralım, sözde/genelde herkes birlik beraberlikten, sabırdan ve Trabzonsporluluktan bahseder ama özde birlik beraberliği ve de sabrı ne tınlayan vardır ne de tanıyan…
***
Hal böyle olunca, baskıyı iliklerinde hisseden futbolcunun ve teknik adamın başarılı olmasını beklemek/istemek, hayalle yaşayanın müziksiz dans etmek istemesi gibi bir şey olsa gerek! Hâlbuki mutlu olan futbolcu mutlu edebilir!
***
Konuyu daha fazla dağıtmadan, çok da gerilere gitmeden bu sezondan örnekler verelim…
Tamam, bu yıl teknik adamlar konusunda yanlışlar yapıldı, bir önceki yönetim ve yönetimler de yanlışlar zincirini devam ettirdi, başarısız oldular diyelim. İyi de Ferdi Tayfur’un bir şarkı sözünde olduğu gibi “ Ya benimsin ya kara toprağın” anlayışındakilerin yıllardır yaptıklarına ne dersiniz?
***
Ligin ilk yarısı oynanan Göztepe-Trabzonspor maçını hatırlayın… Bordo-mavili takım 3-2 mağlup oldu diye ortalık yangın yerine dön(dürül)dü!
Trabzonspor o maçtan sonra da çok yenildi, bugün ligin tepesinde bulunan şampiyon adayı takımların çok yenildikleri/puan kaybettikleri gibi…
Sezon başında Beşiktaş, Fenerbahçe ve Başakşehir beraberlikleri mesela…
Taraflı tarafsız herkes bu üç maçta galibiyeti kaçıran, mükemmel oynayan tarafın Trabzonspor olduğunu söylerken, bazı kesimler tarafından fırtınalar estirildi, dünyanın ve ligin sonu gelmişçesine…
Unutulan; liglerin devam ettiği, sert eleştiri yapanlar ile eleştirilen kişilerin Trabzonspor adlı gemide oldukları gerçeğiydi…
Bazı futbolcuların Trabzonspor’da huzursuz olduğu, bazı futbolcuların başka takımlara pazarlandığı dedikoduları da bir başka konu.. Bu tür algıların yapıldığı dönem Trabzonspor’un galip geldiği haftalardı ne yazık ki.
***
Olumsuzluklardan ve kaostan beslenenlerin önce kendi ayaklarına sonra da Trabzonspor’a sıktıklarının farkındalar mı acaba?
Sonra da Trabzonspor niye böyle? Daha ne olacaktı!
***
Yaygaraların, dolayısıyla panik havası yaratılan haftaların devamında kaybedilen maçları hesaplayıp şu anki puana ekleyin, gelinen noktada Trabzonspor çok daha yukarılarda olur muydu, olmaz mıydı?
***
Anlayacağınız, şampiyonluğa oynayan diğer takımlarda camialar mümkün mertebe birbirinin açığını kapatmaya çalışırken-kollarken, Trabzonspor camiasında yıllardır herkes birbirinin açığını yakalamak, yaralamak için adeta fırsat kolluyor!
***
Geçmiş yönetimlerin de hataları yok değil, olmaması da mümkün değil. Onlar da zamanı ve yeri gelince yerden yere vurulacaklarını bildiklerinden aceleci davranarak, hataya zorlanarak, başarıyı erken yakalama adına geçmiş yönetimlerin yaptığını az-çok yapmışlardır… Bundan böyle görev başında olan yönetimlerin benzer hatayı yapmayacaklarının garantisini kimse veremez…
Uzatmayalım…
Trabzonspor’da yeni bir yönetim var… Hiç kimsenin elinde olmadığı gibi onların da elinde sihirli değnek yok…
Yönetimler, teknik adamlar, futbolcular yanlış/hata yapmış olabilirler, amma velakin kaos ortamından beslenmeye çalışanlar da aynı hatayı/ yanlışı, hatta daha fazlasını yaptıklarının ya farkında değiller ya da bunu bile bile yapıyorlar!
Özetlersek, Trabzonspor camiasının birlik-beraberlikten, ortak akıl üretmekten başka çaresi yok. Öyle ya arkadaş, başka Trabzonspor var da bizim mi haberimiz yok!