Koronavirüs, dünyanın başına öyle büyük iş açtı ki!
Tüm ülkeler ilk defa bir olup, gözle görülmeyen, elle tutulamayan düşmana topyekûn savaş açtı!
Kazanan insanoğlu olacak elbet!
***
Temas yok, panik yok! Sosyal mesafemizi koruyoruz…
Tıp dünyası 7/24 nöbette, başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına minnettarız! Onların hepsi birer kahraman! Bir teşekkür de gecesini gündüze katan güvenlik güçlerine…
***
Bizler hayatta kalmak, sağlıklı yaşam için tabi ki evlerdeyiz, illet ‘Kovid 19’un kökü kuruyana-kurutulana dek sabırla bekleyeceğiz!
Kimseyle tokalaşmıyoruz, kucaklaşmıyoruz!
Tuvalet kâğıdını ayakta top gibi sektirmeye devam…
Sağlık çalışanlarını ve güvenlik güçlerini alkışlamaya devam.
Alkış tuttuğumuz ellerimizi en az yirmi saniye yıkamaya devam…
Biraz daha sabır; moral bozmak yok, geçecek, bitecek bu günler…
***
Doğayla buluşacağımız, dışarıya çıkacağımız günleri çocuklar gibi iple çekiyoruz…
Doğanın da bizleri beklediğine eminiz…
Zira doğada hayat devam ediyor…
***
Bu aylar kuşlar bir başka cıvıldar; orkestrayı aratmazlar…
Arılar bal yapmak için en güzel çiçekleri arar, çiçeklerden aldıklarını kovanlarına taşırken çıkarttıkları vızıltılar; keman, bağlama ve kemençe sesi gibi kulakları okşar!
Dev ciğerli rüzgârlar okyanusa dalıyormuşçasına nefesini tutar…
Doğa yeşil elbisesini bu aylarda giymeye başlar…
Sifin çiçekleri rengârenk açar, kokusu ömre bedeldir...
Fındık ağaçları püskülleriyle haber verir baharın geldiğini…
***
Toprak ana bu ay ellenmek/ilgilenilmek, diğer bir ifadeyle bellenmek ister;
Toprağın altını üstüne getirir, peştamalı beline sarılı analar, bacılar, al yazmalı teyzeler…
Yemek vakti engebeli arazi üzerine kocaman bir örtü serilir, ayaklar arazinin konumuna göre uzatılır… Bakır sahanda yemek herkesin tercihidir…
***
Tohumla doyurulan toprağa kalınca bir çubuk dikilir;
Çubuklarla ‘T’ şekli verilen korkuluğa eski-püskü bir ceket, yırtıp-pırtık bir mintan giydirilir..
Tepesine bir de şapka geçirilince işlem tamamdır, gerisini kara kargalar düşünsün..!
***
Ağustos böceği her yıl olduğu gibi geç uyanacaktır kış uykusundan.
Komşusu karıncaya uğrayıp “ Paris’e gideceğini, La Fontaile’ye de uğrayacağını, bir isteğinin olup-olmadığını? soracaktır.
Karınca her daim olduğu gibi öfkelenerek cevap verecektir yine:
“ O kitabı yazan La Fontaile’nin ben..!! ”
***
Evde kaldığımız bu günler, karıncanın La Fontaile’ye söylediklerini, bizler de gözle görülmeyen, elle tutulamayan, adını bu yıl öğrendiğimiz ( Kovid 19) düşman için söylüyoruz:
Ah ulan koronavirüs, yarasanın çorbasını içip de senin yayılmana sebep olanların..!