SiyasetYILIN OLAYI : SUSURLUK KAZASI

YILIN OLAYI : SUSURLUK KAZASI

31.12.1996 - 00:00 | Son Güncellenme:

YILIN OLAYI : SUSURLUK KAZASI

YILIN OLAYI : SUSURLUK KAZASI

3 Kasım Pazar akşamı Susurluk'ta Mercedes marka lüks bir arabanın bir kamyona çarpması sonucu ortaya çıkan kaza ilk anda o kavşakta daha önce meydana gelen kazaların benzeri gibi görülüyordu. Ne var ki kamyona çarpan Mercedes'te bulunanların kimliği ortaya çıkınca, olay sıradan bir trafik kazası olmaktan öte Türkiye'deki rejimi sarsan bir tartışma unsuru oldu.
Doğrusu arabada bulunan ve biri hariç yaşamlarını yitirenlerin kimliği bir hayli ilginçti. Araba DYP Şanlıurfa Milletvekili Sedat Bucak'a aitti. Bucak, kazadan yaralı olarak kurtulmayı başarırken arabayı kullananan İstanbul eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ile arabada bulunan ülkücü mafya lideri Abdullah Çatlı ve Gonca Us adlı kadın yaşamını yitirmişti. Çatlı'nın üzerinde Mehmet Özbay adına düzenlenmiş bir kimlik çıkmış, ancak sonradan devletin yıllardır aradığı katliam sanığı bir militan olduğu anlaşılmıştı.
Daha sonraki gelişmeler ise Türkiye'deki devlet mekanizmasının nasıl işlediği tartışmasına yol açarken " Temiz Toplum , Temiz Siyaset" kampanyalarının hız kazanmasına neden oldu. Kaza sonrası ortaya çıkan bilgi ve belgeler "Devlet - Mafya - Siyaset" üçgenindeki ilişkileri tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermeye yetmişti. Önce devletce aranan Çatlı'ya arandığı dönemde yeşil pasaport verildiği, Çatlı ve arkadaşlarının devletin resmi istihbarat birimlerince bazı operasyonlarda kullanıldıkları ortaya çıktı. Sonra Çatlı ve arkadaşlarının uyuşturucu - kumar mafyası ile bağlantılı olduğunun ortaya çıkmasının yanısıra; 1993 yılından sonra Türkiye'de hız kazanan faili meçhul cinayetlerle olan bağlantılar da bir bir gündeme gelmeye başladı.
Bu arada kamuoyunun daha önce PKK'ya karşı mücadele eden bir aşiret reisi olarak tanıdığı Milletvekili Bucak'ın da Çatlı ile uzun zamandan bu yana ilişkisi olduğu ortaya çıkarken onun adı da kimi "iş adamları"nın kaçırılması ve vurulması olaylarına karıştı.
Türkiye bu karanlık ilişkiler ağının ortaya çıkardığı "şok" ile sarsılırken, bu kez de gündeme olayın üzerine giden ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın Budapeşte'de Çatlı'nın arkadaşı eski bir ülkücü militan tarafından yumruklanması olayı gündeme geldi.

Susurluk kazası ile ortaya çıkan ilk tartışmalar DYP lideri ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller'in İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın istifasını istemesine de neden oluyordu. Ağar 8 Kasım Cuma günü istifasını verirken Çiller 9 Kasım Cumartesi günü bu bakanlığa süpriz bir şekilde kendilerine yakın olarak bilinen Meral Akşener'i atıyordu. Böylelikle Susurluk tartışmasının ilk kurbanı Ağar olmuştu.
Tartışmaların ardı arkası kesilmiyordu. ANAP lideri Yılmaz tarafından gündeme getirilen belge tartışmaları ile birlikte bir süre önce öldürülen kumarhaneler kralı Ömer Lütfü Topal'ı özel tim görevlisi üç polisin öldürdüğü ve buna ilişkin itiraf kasetlerinin istanbul Emniyet Müdürü Kemal Yazıcıoğlu tarafından Yılmaz'a ulaştırıldığı iddiaları ortalığı karıştırırken; çiçeği burnunda İçişleri Bakanı Meral Akşener, Yazıcıoğlu'nu görevden aldığını açıkladı. Yazıcıoğlu ile birlikte yardımcısı Bilgin Ünal ve Ağar ile aynı ekip içinde yeraldığı öne sürülen Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkan vekili İbrahim Şahin ve Topal cinayetine adları karışan üç özel tim görevlisi de açığa alınıyordu.

Susurluk kazasının ortaya çıkardığı ilişkiler zinciri "Temiz Toplum, Temiz Siyaset" kampanyalarına hız kazandırırken Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in liderler zirvesini toplamasını gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı önce TBMM'de temsil edilen bütün parti liderleri ile tek tek görüşmeyi tercih ederken; bu görüşmelerin ardından 6 liderin de hazır bulunduğu yuvarlak masalı zirveyi 22 Aralık Pazar günü topladı. Zirvede Susurluk olayı enine boyuna tartışılırken liderler olaya adı karışan politikacıların dokunulmazlığının kaldırılması konusunda mutabakata vardı.
Bu gelişmelere elbette TBMM de seyirci kalamazdı. Meclis Genel Kurulu'nda tüm partilerin ittifakıyla Susurluk kazası ile ortaya çıkan karanlık ilişkileri araştırmak üzere bir komisyon kurulması kararlaştırıldı.
Ve komisyon yılın son haftası içinde olaya karışan devletin üst düzey görevlilerini bir bir çağırarak ifadelerini alıyor ve önemli bilgilere ulaşıyordu. Komisyonda verilen ifadelerle başta Çatlı olmak üzere kanun kaçaklarının devletin çeşitli birimlerince kullanıldıkları Türkiye'de ilk kez resmi olarak ortaya çıkıyordu.
Mesut Yılmaz, Doğu Perinçek, Mehmet Eymür, Korkut Eken, Kemal Yazıcıoğlu Rıdvan Yenişen gibi önemli isimleri dinleyen, bu arada Cumhurbaşkanlığı'ndan Genelkurmay'a, MİT'ten İçişleri Bakanlığı'na kadar bir çok kurumdan da belge toplayan komisyon, "resmi olmayan belgelerin, resmileştirildiği yer" haline de geldi. Bunun en çarpıcı örneğini ise MİT raporlarında adları sürekli olarak zikredilen "devlet istihbaratının gözde isimleri" Mehmet Eymür ve Korkut Eken'in Abdullah Çatlı'nın devlet tarafından kullanılması, Tarık Ümit'in öldürülmesi gibi iki temel olayda adeta birbirlerini hedef göstermeleri oluşturdu.
Kısacası Susurluk kazası ile ortaya çıkan gelişmeler, Türkiye'de rejim tartışmasına yol açarken, devletin kirlenmiş kurumlarının temizlenme umudunu da gündeme getirdi.

KEŞFETYENİ
Sahnede başka gerçek hayatta başka! İsimlerini duyunca şaşıracaksınız
Sahnede başka gerçek hayatta başka! İsimlerini duyunca şaşıracaksınız

Cadde | 23.04.2025 - 08:13

Kimisini Sezen Aksu olarak biliyoruz kimisini Müslüm Gürses, fakat onlar ünlü olduktan sonra isim değiştirdiler. İşte sahne adıyla hafızalarımıza kazınan ünlüler ve asıl isimleri…

Yazarlar