SiyasetSorun halkta değil

Sorun halkta değil

14.02.2005 - 00:00 | Son Güncellenme:

Keyman, "1995ten bu yana seçimlerin analizini yaparsak, halk çok bilinçli davranarak var olan yapıyı eleştiriyor ve alternatif arıyor. Sorun, halkın bu arayışına yanıt verecek sol partinin olmayışında" diyor

Sorun halkta değil

Koç Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Fuat Keyman: KEYMAN: Türkiyenin önünde iki yol var: Sorunu, Yargıtayın, ABnin ilerleme raporunda söylediği gibi düşünce özgürlüğü, vatandaşlık ve haklar temelinde mi, yoksa kimlik temelinde mi çözeceksiniz? Kimlik temelinde çözdüğünüz zaman türban sorunu, Kürt sorunu... çözümsüz hale geliyor. Çünkü orada korkular var.AKP çözümü AB çerçevesine dayandırırsa partinin İslami tabanı diyor ki, Hayır, ben bunun İslami, kültürel kimlik olarak görülmesini istiyorum. Eğer kimlik temelinde türban sorununu tartışırsa, o zamanda AB düşüncesinden kendisini kopartacak. İşte bu noktada sosyal demokratlar devreye girebilir. Türkiyede vatandaşlığa ve haklara dayalı çözümleri sol partiler daha rahat savunur. AKP kendisini merkez sağa oturtsa bile belli bir kimliğin partisi. AKPnin açmazı burada. CHPnin sorunu ise tamamıyla devlet endeksli, Yargıtay kararının bile gerisinde yaklaşım sergiliyor olması. DERYA SAZAK: Türban, AKPnin de CHPnin de sıkıştığı politik alanlardan biri. Başbakan Erdoğanın Almanyada yayımlanan, Eşim ve kızım Kuranın gereğini yapıyor, örtünüyor demeci türban sorununu güncelleştirdi. AKP türbanı nasıl çözecek? Devlet değişiyor Yargıtayın bir devlet kurumu olduğunu düşünürsek, AKPye karşı CHP devleti koruyan bir tavır alıyor ama devlet değişiyor. Milliyetçi ve devlet merkezci yapısı içinde CHP kendisini topluma değil, devleti korumaya endekslemiş. Fakat korumaya çalıştığı devlet değişiyor. O yüzden de korumaya çalıştığı devletin gerisinde kalan bir çizgi izliyor. CHP, muhalefet yapamıyor diye eleştirilirken, türban gibi laik çoğunluğun içine sindiremediği bir krizde AKPye nasıl destek olacak? Hakçası, türbanı AKPnin çözmesi değil mi? AKPye oy vermeyen ancak Türkiyenin bugün yaşadığı değişim ve dönüşüm sorunlarıyla ilgili kentli seçmen Hangi partiye oy vereceğim? sorusuyla karşı karşıya. Muhalefetin olmadığı, CHPnin ve solun olmadığı ortamda arayış milliyetçilik ve AKP ekseninde gidiyor. Oy verecek bir partiniz yok. Türkiyede bugün temsiliyet krizi var. Eğer siz etnik kimlik, Kürt kimliği içindeyseniz çok fazla bir temsiliyet kriziniz yok. İslami kesim için de bunu söyleyebiliriz. CHPyi eleştirirken, AKP ne ölçüde demokratik? Güçsüz bir muhalefet ve Mecliste üçte iki çoğunluğa sahip, giderek başbakancı bir rejime kayan tek parti iktidarı. Toplumun bütüne baktığımızda sanki bir temsil krizi yaşanıyor. Üçüncü alan olmalı Evet, bence Türkiyede güçlü, kendisini ayrıştıran sol ve demokratik bir aktör olmadığı zaman sıkıntı doğuyor. Şu anda ABye girdik, çok iyi oldu ya da AB bizi böler gibi bir milliyetçilik ve hiper - liberal hiper - global bir söylemin dışında bir eleştirel çeşitliliğe de ihtiyacı var. Türkiyenin sorunlarını çözmek sadece güvenlik endeksli milliyetçilikte de yatmıyor. IMFyi, AByi, ABDyi olduğu gibi kabul eden bir yapıda da... Türkiyede bunları karşılayacak üçüncü alan olmalı. Solda mı var? Çağdaş Avrupa solu gibi yahut da Brezilyadaki Lula deneyimi gibi bir model niye olmasın? Türkiyede temsiliyet krizini çözecek bir partileşmeye ihtiyaç var. Yeni oluşum denenebilir. Bugün küreselleşen dünyada siyasi partilerin alanları daralmıştır. Lula örneği gösterdi ki, bir parti kendi içinde farklı görüşleri içerebiliyor. Türkiyenin bence böyle bir şeye ihtiyacı var. Seçim döneminin yarısını geride bıraktık, 2007 uzak bir tarih değil. Siz sosyal demokrat, özgürlükçü sol ve liberal demokrat akımlar arasında üçlü ittifak öneriyorsunuz. Yeni oluşumun şansı olur mu? Yeni oluşum mümkün Sosyal demokratlarla, onlardan daha radikal düşünen sol akımları, örneğin Türkiyede bugün Bağımsız İktisatçılar Grubunun neoliberal yapıya ve IMFye karşı eleştirilerini seslendiren Erinç Yeldanla Kemal Dervişi bir araya getirebilirsiniz. O buluşmada kimler olacak? Yeni oluşumun Türkiyede sosyal temeli var. Solda yeni oluşum sağlanamazsa 2007 seçimlerinde AKPnin büyük olasılıkla tekrar tek başına iktidar olacağını, Türkiyenin 2010a kadar bu haliyle gideceğini düşünüyorum. Bugünkü tabloda AKP başarılıdır belki ama daha da güçlü Türkiye yaratacak yapıya dönüştürecek bir aktöre ve düşünceye ihtiyaç var. O da sosyal demokratlardır. Küreselleşmenin sosyal boyutunda anlaşmak... Buna katılmıyorum. Seçmenin sorunu yok, 1995ten bu yana seçimlerin analizini yaparsak halk çok bilinçli davranarak var olan yapıyı eleştiriyor ve alternatif arıyor. Sorun halkta değil. Halkın bu arayışına yanıt verecek sol partinin olmayışında. CHP soldaki boşluğu dolduramadı. Muhafazakâr seçmen yapısı, solun iktidarına engel deniyor. Güçlü muhalif gerekli 2000lerden bu yana Türkiyenin geçirdiği değişim ve dönüşümde üç önemli sürec çok etkili. Bunlardan ilki Türkiye - AB ilişkileri ve tam üyeliğe doğru gidiş süreci. Bu sürecin yansıması Türkiyenin demokratikleşmesi oluyor.İkincisi, Ortadoğuda yaşanan olaylar, Irak, Türkiye - ABD ilişkileri. Bunun tezahürü güvenlik. Üçüncüsü de yoksulluktan işsizliğe, yapısal reformlara kadar Türkiyenin ekonomik sorunları ve IMF ilişkileri. Bu da kalkınma ve istikrar olarak algılanıyor. Bu sorunlarda Türkiyede iktidarı dengeleyecek, hataları gösterecek güçlü bir muhalefete ihtiyaç var. Sosyal demokrasinin ve Türkiyenin sorunlarını nasıl yorumluyorsunuz? MHP, DYP gibi partiler, devlet merkezci ve Türkiyedeki dönüşüme karşı şüpheci olan milliyetçilik politikası izliyorlar. AKP bu süreci AB temelinde götürürken, milliyetçi partiler güvenliği ön plana çıkarıyor. Bu yapıda güçlü bir aktör olarak CHPye yer kalmıyor. Türkiyeyi kuşatan sorunlara ABD ve AB ile gözlenen gerginliklere bakıldığında sizin milliyetçi şüphecilik diye tanımladığınız bir tepki politikası yükseliyor. Bu da sağın siyaset alanı. CHP de sanki milliyetçi sağa doğru savruluyor. CHP dışında sol aranmalı Kurultayın olduğu haft, Davosta Brezilya ve Türkiye ekonomik bağlamda, Ukrayna ve Türkiye dünya güvenliği ve AB yönüyle tartışılıyordu. Irakta seçimler yapılıyor. İsrail - Filistin barışı tartışılıyordu. Tüm bunlar olurken CHPde yolsuzluğa, rüşvete, komplo söylemine endeksli bir kurultay toplanıyor. CHPnin Türkiyenin geçtiği süreçten ne kadar kopuk olduğunu görüyoruz. Kurultaydan önce Sarıgülün Baykal karşısındaki adaylığını CHPnin Genç Partileşmesi olarak tanımlamıştınız, kurultaydan sonra CHP ile olmaz diye yazdınız. Neden? Solda bir alternatif aranacaksa artık bunun CHPnin dışında yapılması gerekiyor. CHP dışında bir sol seçenek? Muhalefetin artık liderlik temelinde değil, vizyon temelinde, toplumsal sorunlara çözüm bulacak şekilde olması gerekiyor. Ne Baykal, ne Sarıgül toplumsal sorunlarla ilgili, Türkiyenin değişimiyle ilgili bir şey söyledi. Asıl vahim olan, bu düşünsel sığlıktı. Bu görüntü 1995 - 99 siyasetidir. AB muhalefet yapıyor demek yerine, AB olayını toplumsal vizyon ve sorunlara çözüm temelini tartışmamız gerekiyor. CHP neyi başaramıyor? Kıbrıs, Kuzey Irak, Kerkük gibi sorunlarda milliyetçiliğe kaymadan sol bir muhalefet mümkün. Türkiyede sol, milliyetçiliğe düşmeden AB üzerine eleştirel bir muhalefet yapabilir. AB ile Ekim 2005te müzakerelere başlanması Kıbrıs koşuluna bağlandı. CHP buna karşı çıkınca bu kez de milliyetçi şüphecilik noktasında eleştiriliyor. Sol, Irakı iyi okumalı Irakta bağımsız bir Kürt devletinin kurulma olasılığı yoktur. Irakta esasında federatif bir yapıya doğru gidiliyor. Milliyetçi fantezi, olaya tamamıyla, Sınıra asker yığalım, Kuzey Iraka girelim penceresinden bakıyor. Oysa Irakın iyi okunması lazım. İşte sol bunu yapabilir. Barzani ve Talabani, Kerkük Kürtlerindir diyerek federasyon hatta bağımsız Kürdistan mesajı verince, DYP ve MHP buna tepki gösteriyor. AKP ve CHPnin de ABD destekli bu politikadan rahatsız oldukları gözleniyor. Sol ne yapmalı? Türkiyenin buna ihtiyacı var. Bugünkü CHP böyle bir niyet taşımıyor... Kürt söylemi değiştirilmeli Kuzey Iraka Türkmenlere endeksli olarak baktığımız zaman şu eleştiriyle karşılaşıyoruz, Oradaki Kürtler de sizin akrabanız değil mi? O yüzden kimlik değil vatandaşlık, Kuzey değil tüm Irak temelinde bir politika izlenebilir ki, CHP bunu yapmıyor. Oysa sol bir parti AKPden çok daha iyi yapabilir, çok daha güçlü bir dış politikaya götürebilir Türkiyeyi. Eğer Türkiye farklı kimliklerden oluşuyorsa, Iraktaki Kürtlerin de bizim akrabamız olduğunu varsayan bir söylem değişikliğine gitmesi lazım. Ancak federatif yapı şu anki dengeleri koruyabilir. Federatif yapının dengede tutulmasında da Türkiye çok önemli rol oynayabilir. AKP, Irakta Sünni Arapların haklarını koruyor gibi gözüküyor. ABD ile ipler geriliyor. Kerkük, Kürt şehri olmaz Kerkük, Irakın federal yapısı içinde kalacak. Bir Kürt devleti şehri olmayacak. Kerkükün statüsü ne olacak? Bağımsızlıktan söz etmiyorum. Irakın zenginliklerinin, petrol gelirlerinin tüm Irak tarafından paylaşılacağı federatif bir yapı. Türkiyenin uzun dönemli çıkarları da bence federasyonda yatıyor. Tamamıyla üniter yapıya zorlanan bir Irakta parçalanma olur. Federatif bir yapı ülkeyi istikrara götürebilir. Federal yapı derken... CHP dengelemeli Evet, bir daralma var. AKPyi dengelemek, hatta AKPnin ilerisinde olmak gerekiyor. Bu, esasında sosyal demokrat pozisyon... CHPnin, solun siyaset yaptığı alanda bir daralma mı var? Türkiyedeki temel sorun da burada. CHP, bu pozisyonu götürecek konumda değil. Kurultay bunun bence en belirgin göstergesidir. O zaman herkeste bir arayış çıkıyor. Bunu kim yapacak, CHP mi?