29.04.2018 - 13:09 | Son Güncellenme:
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan ve Kore ziyareti öncesi Atatürk Havalimanı'nda açıklama yaptı. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "Aday değilim açıklaması ile ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Erdoğan, "Ben bu konuyla ilgili hiçbir değerlendirme yapmayacağım zaten Sayın Gül değerlendirmeleri kendileri de yaptılar. Sadece sizlere de teşekkür edeceğim. Seçim meydanı herkese açıktır ve seçim meydanı da bu noktada zaten temenni ederiz bir an önce her siyasi parti adayını belirler ve ona göre de biz de kampanyamızı çok daha değerli kılacak adımlarımızı atarız" dedi.
ANKETLERDE ÖNDEYİZ...
Anketlerde cumhur ittifakının önde olduğunu vurgulayan Erdoğan şunları dile getirdi: "Şu anda benim anketlere dayalı olarak neyi paylaşırız dersek, paylaşacağım tek şey var. Hamd olsun anketler cumhur ittifakının açık ara önde olduğunu gösteriyor. Ama rakamsal bir şeyi bizden beklerseniz rakamsal bir şey vermeyeceğim. Onu zaten sizler yayın grubu olarak da yapıyorsunuz. Sizler de bunu görüyorsunuz. Ama açık ara cumhur ittifakı çok olumlu gayet güzel bir yerde."
BEDELLİ ASKERLİK
Bedelli askerlik ile ilgili soruya da yanıt veren Erdoğan, "Bedelli askerlik şu anda hükümetimizin gündeminde değil, böyle bir durum yok. Hele hele bir tarafta Afrin, bir tarafta malum Fırat Kalkanı Harekatı. Bunların olduğu bir dönemde bunu gündemimize almak şehitlerimize, özellikle gazilerimize, onlara karşı bir saygısızlık olur. Bu işlerin tabii istismarını yapanlar da çok çok fazla. Hayırlısıyla şu önümüzde seçim bitmiş olsun, inşallah başkanlık sistemine geçiş dönemi hallolduktan sonra bunlar tekrar masaya yatırılır. Ona göre atılması gereken adım bu konuda varsa o zaman bu adım atılır ama şu anda böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil." dedi.
ÜNİVERSİTELERİN BÖLÜNMESİ...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstanbul Üniversitesi'nde bölünmeye dair ciddi bir tepki var, özellikle Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nden. Kendisi de Cerrahpaşa Tıp Fakültesi mezunu olan Aziz Sancar ile dün görüştünüz. Bu konuda size akseden veya sizin bölünmeye ilişkin görüşünüz, düşünceniz nedir?" sorusuna şu karşılığı verdi: "Aziz Sancar hocamızın böyle bir derdi, böyle bir sıkıntısı kesinlikle yok. Yani bunların hepsinde istismar var. Bir defa 'İstanbul Üniversitesi niye ikiye bölünüyor?' Bunun üzerinde durmamız lazım. Biz bir karar aldık, dedik ki 'Öğrenci sayısı itibarıyla nitelik-nicelik, bunu yakalamamız lazım.' Şimdi İstanbul Üniversitesi'nin öğrenci sayısı 105 bine ulaşmış durumda. Burada bir kalite maalesef olamıyor, düşüyor kalite. İstanbul Üniversitesi bir marka, tarihi itibarıyla eski bir üniversite, eyvallah ama tarihi itibarıyla eski bir üniversite olması demek burada öğrenci sayısının azaltılmasına mani bir hal var demek değildir. Peki biz İstanbul Üniversitesi markasını ortadan kaldırıyor muyuz? Hayır, öyle bir şey de yok. Bazıları bana soruyor, bakıyorum koskoca profesör, 'Bundan haberin var mıydı?' diyorum, 'Ha ben öyle olduğunu bilmiyordum.' diyor. Bilmiyorsan bunu bize niye sormadan böyle bir şey söylüyorsun. Tamam önce İbni Sina ifadesi söz konusu oldu. Arkadaşlarla müzakere ettik, tamam İbni Sina ismini kaldıralım. E ne olacak? Şimdi bir tarafta İstanbul Üniversitesi başlı başına bir isim, öbür tarafta da İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi şeklinde oluyor. İstanbul yine oluyor. Ama bu 500 yıllık maziye sahip olan isim, korunuyor. Ortalama 50 bin civarında öğrenci bir tanesinde kalıyor, 50 bin civarında öğrenci bir tanesinde kalıyor. Bunlar da adrese teslim değil. Onu da bilin. Şimdi diyorlar ki 'Cerrahpaşa diye bir şey yoktu'. Nasıl yoktu? Ben kendimi bildim bileli Cerrahpaşa var. Ama şimdi İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa olarak ayrılmıyor. İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi diyoruz. Böyle bir üniversite oluyor. Öbür tarafta da asli yapısını koruyarak İstanbul Üniversitesi diyoruz. Altında fakültelere baktığımız zaman hemen hemen birçok fakülte her iki üniversitede de olacak. Her iki üniversitede de ayı fakülteler olmaz diye bir şey yok. Biz dengeyi koruyalım diye bir tarafta iktisat fakültesi kalmıştı ki iktisat fakültesinin 15 bin civarında öğrencisi var. Onu hemen diğer tarafa kaydırmak suretiyle rakamı dengeleyelim dedik. Mesela işletme fakültesi bir tarafta kalmıştı. Orada da dengeyi koruyalım dedik. Ortalama 50 bin civarında bir rakamla bunu sağlamış olduk. Dert nerede? Dert diye ideolojik. 'Efendim bunlar da işte bizim camiadan.' Kusura bakmasınlar, bizim camia, şu camia, bu camia diye bir şey yok. Her şeyde ideolojik yaklaşımdan uzak, dürüst olacağız. Biz nitelik mi arayacağız, yoksa nicelik mi arayacağız, biz buna bakıyoruz."
Öğrenci sayısı itibarıyla kaliteyi artıracak adım atmak istediklerini belirten Erdoğan, İstanbul Üniversitesi'ne Hasdal tarafında 700-800 dönüm bir arazi tahsis ettiklerini, burada İstanbul Üniversitesi'nin asli kampüsünün veya külliyesinin olacağını söyledi. Üniversite oraya taşındığı zaman çok daha farklı bir konuma ulaşacağını anlatan Erdoğan, "Önce biz Çapa'yı da düşündük. Çapa'nın zaten deprem riski sebebiyle birçok binasının yıkılması gerekiyor. Oralar yıkılacak, orası belki İstanbul Üniversitesi'nin merkezde bir irtibat bölümü olacak. Oradaki tarihi tescilli binalardan bazıları kalacak. Zaten Beyazıt'taki bina tartışılmaz. O zaten bütün hususiyetiyle, özelliğiyle ortada ve bütün bunlar üzerinde YÖK çalışmalarını sürdürecek." diye konuştu.
TALEPLER VAR...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da Gazi Üniversitesi ile ilgili de bazı spekülasyonların olduğunu anlatarak, sözlerine şöyle devam etti: "Aynı buradaki uygulama ne ise orada da onu yapacağız. Ama bunların sayısı sadece ikisi değil ki ama ikisinde maalesef bir tezgahtır gidiyor. Şu anda biz 20'ye yakın üniversitenin bu şekilde değişimini yapıyoruz. Kimisinde sayı 80 bine, 90 bine ulaşmış. Buralardan halkın bizden talepleri var. Oralardan milletvekillerimizin halkla olan görüşmeleri var. Bu talepler üzerine bu adımlar atıldı. Bu salt, hükümetin almış olduğu bir karar değil. YÖK'e talepler var, bize talepler var. Bu talepler üzerine de yapılan çalışmalar var. Daha önce bu konuda attığımız adım var. Konya'da Selçuk Üniversitesi'ni ikiye böldük. Biri Erbakan Üniversitesi oldu, birisi Selçuk. Hiç böyle bir ses çıkmadı. Şu anda bu şekilde devam ediyor. Olmaz diye bir şey yok. Aynı şekilde Kayseri'den talep var, oradan da şu ana kadar olumsuz bir yaklaşım yok. Ama hep ideolojik yaklaşım."
ÖZBEKİSTAN'DA İMAM BUHARİ ADINA ENSTİTÜ KURULMASINI İSTİYORUZ
Özbekistan ve Kore ziyaretleri ile ilgili de konuşan Erdoğan, ziyaret kapsamında yarın Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev ile görüşmeleri olacağını belirtti. Erdoğan, ayrıca Özbekistan Ali Meclisi'ne hitap edeceğini, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev ile Türkiye-Özbekistan İş Forumu'na katılacaklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Mayıs'ta medeniyetin kadim şehirlerinden alimler, arifler ve mütefekkirler diyarı Buhara'yı ziyaret edeceklerini aktararak, şu bilgileri verdi: "Buhara ziyaretimin anlamı büyük. İnşallah kendileriyle de daha önce görüştük. Arzumuz, isteğimiz bir Buhari, biliyorsunuz Hadis Külliyatı içerisinde en önemli eserlerden bir tanesidir. Dolayısıyla İmam Buhari adına orada bir enstitü kurmayı hedefliyoruz. Bir de İmam Matüridi, itikadi anlayışımızda da bizim odur ve onunla ilgili de orada bir enstitü kuralım istiyoruz. Bu konuda aramızda bir mutabakatımız var. Bu adımları da inşallah bu gidişte inşallah kesinleştireceğiz. Bu ziyaretimizle biz uzun yıllardır kaybettiğimiz o ivmeyi yeniden kazanacağız. Onun için de çok geniş bir iş adamları heyetiyle Özbekistan'a bu ziyaretimizi yapıyoruz."
?
'KORE FİRMALARININ ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİ İLE GÖRÜŞECEĞİM'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan ziyaretine müteakiben Güneş Kore'nin başkenti Seul'e hareket edeceklerini belirterek, tarihi, özel bağların bulunduğu Kore Cumhuriyeti'ni ziyareti kapsamında da 2 Mayıs'ta Güney Kore Devlet Başkanı Moon Jae-in ile baş başa ve heyetler arası görüşler gerçekleştireceklerini söyledi. Güney Kore Cumhuriyeti Ulusal Meclisi'ni ziyaret ederek, Meclis Başkanı Chung Sye-kyun ile bir araya geleceğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Malumunuz, Kore Cumhuriyeti bölgesinde ve hatta küresel ölçekte bir ekonomik güç. Tabii bu ziyaretimiz de çok anlamlı bir döneme rastlıyor. Malum, Kuzey Kore ile Güney Kore'nin bir araya geldiği dönemde, şimdi bizler de bu ziyareti gerçekleştirerek çok anlamlı bazı öğreneceklerimizi herhalde öğrenme fırsatını da bulacağız diye düşünüyorum. Kore Cumhuriyeti teknoloji alanında dünya çapında bir oyuncu. Bu ziyaretimiz vesilesiyle önde gelen Koreli firmaların üst düzey yöneticileriyle çok sayıda görüşmelerim olacak. Ziyaretim sırasında iş birliğimizi ileriye dönük adımlarla geliştirmek amacıyla görüş alışverişinde bulunacağız. İkili iş birliği alanların yanı sıra bölgesel ve uluslararası konuları da ele alacağız. Ziyaretin, Kore Yarımadası'nda önemli gelişmelerin yaşandığı bir dönemde olması buna ayrı bir zenginlik katıyor. Güney Kore Cumhurbaşkanı ve Kuzey Kore liderinin 27 Nisan günü tarihi bir zirvede bir araya gelişleri, bizim de onlarla olan ilişkilerimize ayrı bir zenginlik katacaktır diye düşünüyorum. Nükleer silahsızlanma amacıyla başlatılan görüşmelerin başarıyla neticelenmesini arzu ediyoruz. Özellikle 10 yıllardır hasretle beklenen kalıcı barışın Kore Yarımadası'nda tesis edilmesini diliyoruz. Özbekistan ve Kore Cumhuriyeti ziyaretlerimizin gerek beşeri münasebetler gerekse ekonomik ve ticari ilişkiler bağlamında hayırlara vesile olmasını diliyorum."