20.04.2017 - 10:14 | Son Güncellenme:
Bozdağ, A Haber canlı yayınında anayasa değişikliği halk oylamasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.
YSK'nın bire karşı 10 oyla CHP'nin halk oylaması sonuçlarına yönelik itirazını reddettiğinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, YSK'nın kararını değerlendirdi.
Bozdağ, "YSK'nın bu kararı doğru bir karardır. Çünkü YSK sadece bugün değil geçmişte de benzer konuları değerlendirmiş ve her zaman değerlendirdiğinde benzer yönde karar vermiş." ifadesini kullandı.
YSK'nın seçimler sırasında bir organizasyon yaptığına işaret eden Bozdağ, seçimleri partilerin yaptığını, sandıklarda parti temsilcilerinin bulunduğunu anlattı.
Bozdağ, YSK'nın yapılan itiraz ve şikayetleri karara bağladığını, halk oylamasını ve seçimleri bizzat yapanın, ıslak imzasıyla her şeyi tasnif edenin partiler olduğunu belirtti.
Mühürsüz oy pusulası ve zarfların bulunmasının seçmenin iradesinden değil sandık kurulunun eksikliğinden kaynaklandığını dile getiren Bozdağ, söz konusu oyların geçerli sayıldığını hatırlattı. Bozdoğ, hiçbir kuralın insan hak ve hürriyetlerinin özünü yok edecek şekilde anlamlandırılarak uygulanamayacağının altını çizen Bozdağ, YSK'nın verdiği kararın daha önceki kararlara da uygun olduğunu bildirdi.
Bozdağ, "2010'dan önceki uygulamalar ile 2010'dan sonraki uygulamaların farklı olduğu" yönündeki tartışmaların dile getirilmesi üzerine, 2015'te sandık kurulunun hata yaparak oy pusulalarına sandık kurulu mührünü basmadığını ve o dönemde CHP'nin, halk oylamasındaki tutumunun aksine, mühürsüz oyların geçerli olması için itiraz ettiğini kaydetti. Bozdağ, CHP'nin itirazı üzerine oyların geçerli sayıldığını belirtti.
HDP'nin de 2015'te sandık kurulunun yaptığı hata nedeniyle mühürsüz oyların geçerli sayılması için başvuruda bulunduğunu hatırlatan Bozdağ, seçim kurulunun da itirazı kabul ederek oyların geçerli sayıldığını dile getirdi.
"2010'dan önceki uygulama ile sonraki uygulamada öz olarak fark yok"
YSK'nın "Oy kullanma vatandaşın hakkıdır. Şekil şartları bu hakkın özünü ve hakkı yok edemez." şeklinde daha önceki yıllarda da çok sayıda karar verdiğine dikkati çeken Bozdağ, şöyle devam etti:
"Ne değişti de CHP o gün 'bunlar geçerli olsun' diye uğraşırken şimdi birden bire 'geçersiz olsun' diye uğraşıyor. Sadece bir tutum, davranış değişti. O zaman YSK'nın kararları usul ve yasaya uygun, aynı konuda CHP'nin lehine verdiği kararlar uygun, aleyhine olunca uygun değil. '2010'da kanun değişmiş, dolayısıyla 2010'dan öncekiler var ama o eski kanuna göre doğrudur. Sonraki kanun da başka şey getiriyor, sonraki kanun nedeniyle bunlar aykırıdır' deniliyor. Bu da kocaman bir yalandan ibaret. Neden? 2010'dan önceki kanuna baktığınızda çift mühürlü olması gerektiğini vurguluyor. Çift mühür olmazsa ona bir müeyyide koyuyor. 2010'dan sonra yapılan değişiklikte ise 'üzerinde ilçe seçim kurulu ve sandık kurulu' ifadesini getiriyor. Dolayısıyla bu çift mührü kimin vuracağına açıklık getiriyor. Yoksa 2010'dan önceki madde ile 2010'dan sonraki madde arasında öz olarak hiçbir fark yoktur."
"Anlamak için Adalet Bakanı, hukukçu olmaya gerek yok"
"CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı var mı?" sorusu üzerine Bozdağ, "YSK kararları kesindir ve bu kararlara karşı hiçbir merciye başvurulamaz." şeklindeki kuralı hatırlatarak, CHP'nin Anayasa Mahkemesine başvurma hakkının bulunmadığına vurgu yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında Bitlis Güroymak'la ilgili verdiği örneği hatırlatan Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin böyle bir kararının bulunmadığını, Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında bütün Türk milletine yalan söylediğini ifade etti.
Anayasa Mahkemesinin Bitlis Güroymak ile ilgili kararının bir oda seçimine ilişkin kabul edilemezlik kararı olduğunu bildiren Bozdağ, Kılıçdaorğlu'na bilgi aktaranların çarpıtmalar yaptığını söyledi.
Adalet Bakanı Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasa Mahkemesinin halk oylaması kararını inceleme hakkı ve yetkisi yoktur. Anayasaya göre de Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere göre de yoktur. Bizim kanunlarımıza göre de yoktur. Çünkü anayasamız Yüksek Seçim Kurulu kararlarının kesin olduğunu ve bu kararlara karşı hiçbir merciye başvurulamayacağını açıkça hükme bağlıyor. Bu 'hiçbir merci'nin içerisinde Anayasa Mahkemesi de vardır. Anayasa Mahkemesinin yerine geçerek konuşmak istemiyorum ama bir hukukçu, Adalet Bakanı olarak şunu derim, böyle bir karar gittiğinde bunun sonucunun kabul edilemezlik olduğunu anlamak, anlatmak, görmek için Adalet Bakanı, hukukçu olmaya gerek yok. Çok açık. Böyle bir müracaat yapsa bile Anayasa Mahkemesinin, bu müracaat karşısında bunun reddi dışında bir seçeneği önünde yoktur."
Halk oylaması sonuçlarına ilişkin CHP'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuru hakının bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Bozdağ, bu konuda AİHM'e başvuru yapılabileceğini ancak bu başvurudan netice alınamayacağını bildirdi.
"AİHM'e başvuru hakkı olmadığı kararlarla ortaya konmuştur"
CHP'den 2014 yılındaki yerel seçimlerde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayı olan Mansur Yavaş'ın seçimlerin ardından yaptığı başvurunun Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildiğini hatırlatan Bozdağ, Anayasa Mahkemesinin bu konunun AİHM'e de gidemeyeceğini bildirdiğini aktardı.
Bozdağ, şunları kaydetti:
"AİHM ile ilgili Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmede 'Yasama organı üyeliği için seçimler olması halinde bunun AİHM'e gidip burada bir ihlal varsa, oranın denetimini isteyebilir' deniyor. Ama bu sadece yasama organı üyeliğini kapsar. Onun dışında muhtarlık, belediye seçimi gibi yerel seçimleri ve halk oylamasını bu kapsamaz. 1975 yılında İngiltere'de Avrupa Birliği referandumu AİHM'e götürülüyor ve AİHM 'referandum bizim yetki alanımız dışındadır' diyerek bu talebi reddediyor. 1994 yılında da Finlandiya Avrupa Birliği referandumunun sonuçları AİHM'e taşınıyor ve AİHM referandumun, halk oylamasının kendi denetim yetkisi dışında olduğunu ifade ediyor ve bu başvuruyu da reddediyor. AİHM'e başvuru hakkının olmadığı, hem Türk Anayasa Mahkemesi tarafından hem de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından çok açık ve net bir şekilde kararlarla ortaya konmuştur. "
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) halk oylamasına ilişkin raporunun sorulması üzerine Bozdağ, AB ve Avrupa Konseyi adına Türkiye'ye gelen raportör ve gözlemcilerin, kanaat oluşturan kişilerin AB adına mı yoksa Türkiye aleyhine faaliyet gösteren terör örgütleri adına mı raporları hazırladıklarını anlamakta güçlük çektiğini belirtti.
Söz konusu raportörlerin, adil ve objektif raporlar hazırlamayarak AB'yi de Avrupa Konseyi'ni de yanılttığını dile getiren Bozdağ, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Lütfen Türkiye'ye bundan sonra göndereceğiniz gözlemcilerin, raportörlerin veya komisyonların temsilcilerinin PKK, DHKP-C ve FETÖ ile diğer terör örgütleriyle iltisakını, irtibatını araştırın. Bunlara aşık olan, bunlarla iç içe, kol kola hareket edenleri Türkiye'ye gönderip bunlar üzerinden Türkiye hakkında raporlar edinmeye kalkarsınız Türkiye'yi doğru gözle göremezsiniz, doğru şekilde değerlendiremezsiniz. Türkiye hakkında hep yanlış kararlar verirsiniz. Ondan sonra Türkiye bu kararlara tepki koyunca da 'Türkiye bizi anlamıyor' diye itiraz edersiniz ve bu itiraza hakkınız olmaz. Şu anda aramızda yaşanan sorunların bir sebebi de bu. Türkiye'yi takip edenlerin Avrupa Birliği'ni yanıltmaları nedeniyle Türkiye ile bu ülkeler, bu örgütler arasında tartışmalar oluyor."
"Türkiye'yi karalamak maksadıyla hazırlanmış rapor"
Adalet Bakanı Bozdağ, AGİT heyetinde yer alan Danimarkalı Nikolaj Villumsen'in aktif olarak "hayır" kampanyasına katıldığını ve PKK'nın uzantısı YPG için yardım topladığını ifade etti.
Avrupa Konseyi Seçim Gözlem Heyeti Üyesi olarak Türkiye'ye gelen Andrej Hunko'nun terör örgütü PKK'yı simgeleyen bez parçası önünde fotoğraflar çekindiğine işaret eden Bozdağ, İspanyol Lorena Lacalle'nin de sözde Kürdistan haritasını sosyal medya hesabından paylaştığını dile getirdi.
Söz konusu raportörlerin raporlarının AGİT'in raporu olamayacağını belirten Bozdağ, heyettekilerin "AGİT adına mı" yoksa "terör örgütleri adına mı" çalıştıklarının sorgulanması gerektiğine dikkati çekti.
Bozdağ, "AGİT'in raporu tamamıyla baştan sonra taraflı bir rapordur. Türkiye'yi karalamak, bu halk oylamasına gölge düşürmek, bu konuyu dünyada tartıştırmak, Türkiye içerisinde tartıştırmak maksadıyla hazırlanmış bir rapordur. Hep aleyhte şeyler koyuyor ve çoğu da halk oylaması süreciyle alakası olmayan şeyler." ifadesini kullandı.
CHP'li bir milletvekilinin "Eğer 'Evet' çıkarsa Samsun'a çıkarız'' diyerek bütün ''Evet'' verecekleri tehdit ettiğini, İstanbul Okmeydanı'nda da ''Hayır''a çalışan bazı kişilerin yüzlerine maske takarak, ellerinde silahlarla kahvehanedeki insanları ölümle tehdit ettiklerini ifade eden Bozdağ, bu somut delile rağmen AGİT raporunda bu olaylarla ilgili tek satır yazılmadığını belirtti.
Bakan Bozdağ, "Terör örgütlerinin, Türkiye aleyhine çalışan çevrelerin söylediği lafları toplayıp, derleyip, Venedik Komisyonu gibi AGİT raporu haline getirmişler. Biz bu AGİT raporunun adil olmadığını, objektif olmadığını, Türkiye'ye haksızlık yaptığını ve bunu da bilerek yaptığını ifade ediyoruz. Bu raporun bizim gözümüzde bir kıymeti yoktur. Kim ki bu rapora istinaden Türkiye'de yapılan bu halk oylamasını değerlendirirse, Türkiye aleyhinde bir kanaat sahibi olur ve büyük bir yanlış yapmış olur. Çünkü bu raporu hazırlayanlar taraflı, adil değil, objektif değil, olanları görmeyip, olmayanları varmış gibi gösterme gayreti içerisinde olmuşlardır." diye konuştu.
"Yaptıkları millete saygısızlıktır"
Bozdağ, CHP Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke'nin "partinin sineyimillete döneceğini" içeren açıklamaları ve sonrasında da CHP Grup Başkanvekili Levent Gök'ün "Hayır, Meclis'te kalacağız, Gazi Meclisi sonuna kadar koruyacağız" sözlerinin hatırlatılması üzerine, "Bu açıklamalar, CHP'deki kafa karışıklığının da dışa vurumudur." dedi.
Böke'nin açıklamasının parti adına yapıldığını düşündüğünü ifade eden Bozdağ, daha sonra yansımaları üzerine karar değiştirildiğini aktardı.
CHP'ye seslenen Bozdağ, "Hem adında cumhuriyet var hem halk var. Halkın iradesine saygı duymak, demokrasiye inanan herkesin ortak vazifesidir. Bizi bugün siyasette güçlü, iktidar, muhalefet kılan halkın iradesidir. Bizim istemediğimiz sonuç çıktığı zaman 'Ben bu iradeyi ortaya koymayanları tanımıyorum' demek, halka büyük saygısızlıktır." diye konuştu.
Bozdağ, bazı kişilerin sosyal medya üzerinden "Benim kaderimi Yozgat, Bayburt, Elazığ, Konya ve Niğde nasıl belirler?" dediğini hatırlatarak, "Sonra Ertuğrul Özkök de kalkmış 'verginin yüzde 84'ü 'Hayır' çıkan illerden, yüzde 6'sı 'Evet' çıkan illerden' diye çok ahlaksızca bir ayrımcılık yapıyor. Milleti birbirinin karşısına getirip, birbirinin karşısına dikmeye çalışıyorlar. Bu insanlara ben şunu soruyorum, 'demokrat' diyorlar kendilerine, bu ülkede yaşayan insanların hepsinin birbiriyle eşit olduğunu kabul etmek bunların niye ağrına gidiyor?" dedi.
Herkesin oyunun birbirine denk olduğuna işaret eden Bozdağ, eşitliği sindiremeyenlerin çıkıp böyle açıklamalar yaptığını söyledi.
CHP'ye "Siz bu hataya düşmeyin, halka inanın, halka güvenin" diyen Bozdağ, CHP'nin halkın verdiği krediyi, kendine kredi açan halka hakaret ederek, ortadan kaldırdığını söyledi.
"Bunun meşruiyetine gölge düşüremez"
CHP'nin diğer partilerin oyuyla birleştiğinde aldığı oyun yüzde 49 olduğunu belirten Bozdağ, "Bu aldığı oy şimdi CHP'lilerin hakaret ettiği çevrelerden aldığı oydur. Bu hakaretle o oyları aynı istikamette tutamaz. Şimdi MHP'li, AK Parti'li, Saadet Partili olup 'Hayır' diyen vatandaşlarımızın ben eminim ki bir kısmı, CHP'nin bu saygısız, millete tepeden bakan, onları hor gören yaklaşımları karşısında bin pişman olmuşlardır. Bir daha o vatandaşlarımızın büyük bir kısmı CHP ile aynı istikamette oy kullanmayacaktır. Çünkü yaptıkları millete saygısızlıktır." ifadelerini kullandı.
Bakan Bozdağ, Türkiye'de geçmişte yapılan seçimleri hatırlatarak, o zaman "Hayır"a çalışanların milletin iradesine saygı duyduğunu anımsattı.
İngiltere'nin de Avrupa Birliği'nden çıkmasına ilişkin halk oylaması yaptığını hatırlatan Bozdağ, bu ülkede çıkan sonucun tartışılmadığını söyledi.
ABD seçiminden de örnek vererek kimsenin bunu tartışmadığını dile getiren Bozdağ, bu işlerin ayak oyunuyla, kurnazlıkla, gürültüyle, kabadayılıkla değil, demokrasiye inanmak, millete güvenmek ve milletin iradesine saygı duymakla olacağını vurguladı.
Bozdağ, "Yüzde 50+1, yasaldır, anayasaldır, meşrudur, tartışmasızdır. Kimse bunu tartışamaz. Tartıştığı zaman da bunun meşruiyetine gölge düşüremez." değerlendirmesinde bulundu.
"Tüm bu işlemlerin altında sizin ıslak imzanız var"
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'YSK kararları herkes tarafından protesto edilmeli' diyor, bu protestoların içeriği konusunda sizin düşünceniz nedir?" sorusuna Bozdağ, şu yanıtı verdi:
"Sayın Kılıçdaroğlu, ana muhalefetin lideri gibi değil, terör örgütünün kullandığı dille konuşur hale geldi. Ben buradan üzüntümü ifade etmek isterim. Neyi protesto edeceksin? Her şey milletin gözü önünde oldu ve CHP'nin şahitliğinde oldu. Sandık kurullarında, ilçe seçim kurullarında birleştirme tutanaklarında, YSK'da CHP ile tüm partiler var. Tüm bu işlemlerin altında sizin ıslak imzanız var. Sizin temsilcilerinizin imzaları var. HDP, MHP, AK Parti, Saadet Partililerin imzası var. Herkesin imzasıyla yapılmış, doğru yapıldığı, dürüst yapıldığı tescil edilmiş şeyler, şark kurnazlığıyla birden bire sakat hale getirilemez."
"Krizden, kaostan, kargaşadan medet umuyor"
CHP'nin her iki oyu kullanan millete de teşekkür etmesi gerektiğini ifade eden Bozdağ, şunları kaydetti:
"Ama CHP bunu demiyor. Sokağa çağırıyor, krize, kaosa çağırıyor. Krizden, kaostan, kargaşadan medet umuyor. Bu yol yol değildir. Bu yoldan bir yere varmanın imkanı yoktur. Milleti birleştirmek, bütünleştirmek fayda sağlar. Yeni sistemi hala anlamış değil. Krize, kaosa, sokağa çağırana iktidarı kapattıTürk demokrasisi artık. Yüzde 50+1, yüzde 26 ile alınmaz, bunu hala anlamadılar. Bundan sonra sen yüzde 26 ile veyahutta DHKP-C gibi terör örgütleri ve diğer terör örgütlerinin sloganlarıyla milletin huzuruna çıkarsan bu millet sana iktidarı rüyanda bile göstermez. Değişti düzen, hala farkında değil. Yüzde 50+1'i sokakları karıştırarak mı alacaksın? Kriz, kaos yaparak mı alacaksın? Milleti birbirine düşman ederek mi alacaksın? Bundan sonra bu yolla, bu yöntemle siyaset devri kapandı. Hoşgörü, kucaklama, herkesin alkışını alacak söz söyleme, herkesin oyunu ve rızasını alacak politika ve program üretme devri başladı. CHP, yeni başlayan devrin farkında değil. Ben buradan çağrı yapıyorum, krizden, kaostan medet, size sadece zarar verir, size herhangi bir fayda sağlamaz."
Bozdağ, "Milletime de sesleniyorum, bu tür çağrılara kulak asmayın, çünkü millet kararını verdi. Milletin verdiği kararı tanımayanı siz de tanımayın. Bu çağrıyı yok saymak, milleti tanımayanlara milletin vereceği en büyük cevaptır. Bunları yok saymak lazım. Bu çağrılara karşı aklı selim, sağduyulu ve milletin yanında durmak lazım." dedi.
İdam cezası
Avrupa Konseyi'nin idam cezası gelirse, Türkiye'nin üyeliğinin sona ereceğine ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine Bozdağ, Türkiye'nin iç işlerine karışmanın kimsenin haddi olmadığını vurguladı.
Halk oylamasında "Evet" diyen gibi "Hayır" da diyenlerin olacağını belirten Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çıkmış Almanya'da Merkel konuşuyor, 'şöyledir, böyledir' diye. Sayın Merkel ve batılı ülkelere buradan söylemek isterim, Türk halkının hukukunu korumak, Türkiye devletinin, Türkiye hükümetinin birinci vazifesidir. 'Evet' diyenin de 'Hayır' diyenin de hukukunu korumak bizim ana görevimizdir. Bu yaklaşımı kimsenin lekelemesini kabul edemeyiz. Türkiye'de hiç kimsenin hukuku, bir diğerinin hukukuna göre daha fazla himaye edilen noktada değildir. Herkes eşittir. Biz eşitliğin hukuk devleti ilkeleri içerisinde tam anlamıyla uygulanmasını arzu eden ve bunun için büyük mücadeleler vermiş bir iktidarız ama kalkıp oradan başka başka şeyler söyleniyor. İdam konusunda kararı verecek Türkiye'dir, TBMM'dir. Şu anda TBMM'ye bu konuyla ilgili henüz atılmış bir adım yok. Önümüzdeki günlerde ne olacağını hep beraber göreceğiz. TBMM, siyasi partilerimiz, parlamentoda grubu olanlar, bu konuları değerlendirecek, ona göre ortaya çıkan sonuçları da hep beraber göreceğiz. Ama bu Avrupa'nın ya da başka yerlerin telkiniyle değil, kendi irademizle bir karar alacağız."
Kararın ne zaman alınacağının sorulması üzerine ise Bozdağ, "Şimdiden buna dair somut bir şeyler söylemeyi doğru görmem. Henüz parlamento, diğer aşamalar ne olacak, neler olacak onları hep beraber bir görelim, ondan sonra bir şey söylemek mümkün." dedi.
"Çok sayıda uyum yasası çıkacak"
Adalet Bakanı Bozdağ, "Kaç uyum yasası çıkacak, ne kadar sürede çıkacak?" sorusu üzerine çok sayıda uyum yasası çıkacağını söyledi.
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'ndan, askeri yargıda, Siyasi Partiler Kanunu, Mahalli İdareler Kanunu, Milletvekili Seçim Kanunu, Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu'nda da uyum çalışmaları yapılacağına dikkati çeken Bozdağ, "Bu yasalar bizim bakanlığımızla doğrudan ilgili olduğu için uyum çalışmalarına biz çoktan başladık. Hazırlıklarımızı da bir noktaya getirdik. Ondan sonra Resmi Gazete'de kesin sonuçlar yayınlandıktan sonra Bakanlar Kuruluna sevk edeceğiz ve yasalaşma süreci başlayacak. Bir de diğer bütün mevzuat içerisinde uyum gerektiren konularda düzenleme yapılması ihtiyacı var. Bunlara ilişkin Sayın Başbakanımız talimatını verdi, bir komisyon oluşturulacak ve bu komisyon hazırlıklarını tamamlayarak en kısa sürede gerekli uyum için yapılması gerekenlerin hepsi yapılacak." diye konuştu.
Bozdağ, uyum yasaları için 6 aylık bir düzen süresi olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bunların büyük bir kısmı, bu 6 aylık süre içerisinde bitecek. Bütün kanunları baştan değiştirmekten ziyade, sadece uyum için gerekli değişiklikleri yapmak öncelenecektir. Böyle olacağı için kelime, birkaç ibare, bazen de madde tamamen değişebilir. Onun için bir tarama yapılacak. Ne kadar önümüze değişiklik çıkacak o taramadan sonra kesin sonuçlar vermek lazım. Bunların hepsi bitmese bile sistem yürürlüğe girdiği takdirde konulan geçiş hükümleri nedeniyle sistemin uygulanmasında herhangi bir sorun yaşanmayacaktır."
Kanunlarda başbakan ifadesi yerine cumhurbaşkanına atıf yapılacağını belirten Bozdağ, bu atıflara ilişkin düzenleme yapılacağını, bu konudaki çalışmaların da kısa sürede tamamlanacağını belirtti.