24.01.2022 - 17:08 | Son Güncellenme:
İHA
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan MYK toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçen Sözcü Ömer Çelik, toplantıda Metaverse çerçevesinde yaşanan gelişmeler ve dijitalin siyasetine ilişkin sunum yapıldığını belirtti. Sedef Kabaş’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Cumhurbaşkanlığı Makamına yönelik hakaret içeren sözlerine ilişkin açıklama yapan Ömer Çelik, muhalefeti eleştirerek “Orada susarsanız, oradaki hakarete zımni bir onay verirseniz, yapmaya çalıştığınız şeyin hakaret ve nefret siyasetinin önüne açmak şeklinde olduğu görülecektir” ifadelerini kullandı.
“Bu bakanlık Cumhurbaşkanımızın imzaladığı kararnameyle zaten kurulmuştur”
CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun, projelerinden birisinin İklim Değişikliği Bakanlığı kurmak olduğunu söylediğini hatırlatan Ömer Çelik, “Bu bizi artık şaşırtmıyor. En azından bir partinin genel başkanının daha kaliteli bilgilerle kamuoyunun çıkması gerekir. Mesela bazen siyasette dil sürçmesi ile unutkanlık olabiliyor. Hazırlık yapılmış bir toplantıda İklim Değişikliği Bakanlığından bahsetmesi çok şaşırtıcı olmuştur. Çünkü Türkiye’de bu bakanlık Cumhurbaşkanımızın imzaladığı kararnameyle zaten kurulmuştur” dedi.
Ukrayna-Rusya krizi
Ukrayna merkezli kriz ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önemli bir diplomasi yürüttüğünün altını çizen Ömer Çelik, “Bir tek Türkiye, krizin hem Ukrayna hem de Rusya tarafından olumlu karşılanabilen mesajları ortaya koyabiliyor. Haftalardır dünya Ukrayna merkezli krizi konuşuyor, dünyanın önemli ülkeleri bu krizin sadece bir tarafına hitap edebilen bir yaklaşım ortaya koyuyorlar” dedi. Çelik, “Burada önemli olan, Türkiye’nin ortaya koyduğu barışçıl rolün aslında her krizin tarafları için ne kadar kıymetli olduğudur” açıklamasında bulundu.
PKK-PYD’nin Rum Kesimi’nde ofis açması
PKK-PYD terör örgütünün Rum Kesimi’nde ofis açmasına tepki gösteren Ömer Çelik, “Rum Kesimi’nin PKK-PYD terör örgütünün bir ofisini açması, AB topraklarının terör örgütleri için güvenli bir yuva haline getirilmesinin sembolik bir halini oluşturmaktadır. Bu derece cüretkar bir biçimde teröre destek verilmesi hiçbir şekilde mantıklı mazerete sokulamayacak meseledir. Burada hem Türkiye hem KKTC kendi yolunda yürüyor. Ne Ege’de ne Doğu Akdeniz’de hiçbir şekilde tavizin verilmesi söz konusu olmayacaktır. KKTC’de seçimler gerçekleşti. KKTC demokrasisinin geldiği yeri göstermesi bakımından son derece önemlidir” şeklinde konuştu.
“Bunun hiçbir şekilde fikir ve ifade hürriyetiyle alakası yoktur”
Sedef Kabaş’ın bir televizyon programında Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı Makamına yönelik hakaret içeren sözlerinin ardından yaşanan gelişmelere ilişkin konuşan Ömer Çelik, “Gazeteci sıfatı taşıyan Sedef Kabaş adlı kişinin yaptığı şey hiçbir şekilde kabul edilemeyecek ahlaksız bir davranış biçimidir. Cumhurbaşkanımızın şahsına, Cumhurbaşkanlığı Makamına dönük o ifadelerin kullanılması başlı başına ahlak yoksunluğu, bir pespayeliktir. Bunun hiçbir şekilde fikir ve ifade hürriyetiyle alakası yoktur. Eğer birisi buna fikir hürriyeti veya ifade hürriyeti diyorsa milletin evi olan, seçilmiş Cumhurbaşkanının millete hizmet mekanı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesine birisinin edepsizce ‘ahır’ demesini meşru gören birisi varsa ifade hürriyetinden hiçbir şey anlamamıştır. Bu millete hakarettir, milli iradeye hakarettir. Milletin verdiği oylarla seçtiği Cumhurbaşkanlığı Makamına, devlet başkanlığına, devletin başına hakarettir. Cumhurbaşkanımızın şahsına dönük asla kabul edilemeyecek bu ahlaksız yaklaşım aynı zamanda milletin iradesini temsil eden Cumhurbaşkanlığı Makamına dönük olarak ortaya koyulan yaklaşım. Muhalefet demokrasi için zorunludur, keşke çok kaliteli muhalefetimiz olsa bu demokrasimizin standardını yükseltir. Ama hakaretle muhalefeti birbirine karıştırmak, hakaret edene tavır alındığı zaman ‘muhalifler susturuluyor’ gibi bir yaklaşım ortaya koymak ifade hürriyetini istismar etmekten, onu temel unsurlarından boşandırmaktan başka hiçbir şeye yaramaz. Söylenen bu sözleri meşru görenlere şunu sormak lazım, aynı sözler sizin siyasi liderlerinize söylense, sizin benimsediğiniz partilerin genel merkezlerine söylense, çalıştığınız kuruma söylense bunu makul kabul eder misiniz? Bu asla kabul edilemeyecek, kabul edenin gerçekten ifade hürriyetinden hiçbir şey anlamadığını gösteren bir davranıştır. AK Parti bu konularda hukuki ve siyasi olarak mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürecektir. Bu şekilde nefret suçlarının bu kadar kolay işlenebilmesi aslında nefret siyasetinin himayesi yüzünden oluyor. Birileri nefret siyaseti vasıtasıyla bunları himaye etmeseler, bu olaylar gerçekleştiğinde kınamak yerine siyasi şemsiye oluşturmasalar nefret söylemi gerilemiş olacak” açıklamasında bulundu.
“Orada susarsanız, yapmaya çalıştığınız şey hakaret ve nefret siyasetinin önüne açmaktır”
CHP’nin, Cumhurbaşkanına hakaret suçunun yasalardan çıkartılmasına dair bir düzenleme taslağı oluşturduğunun sorulması üzerine Ömer Çelik, “Bunu söyleyen CHP, eğer dikkatli bir şekilde bu nefret söylemine karşı bir davranış geliştirebilseydi o zaman ben bun konuyu tartışırdım. Ortada bir durum var, Cumhurbaşkanlığı Makamına hakareti sistematik bir hale getirmek, seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyetine sürekli olarak gölge düşürmeye çalışmak, Avrupa’daki bir takım faşistlerin, Türk ve İslam düşmanlarının söylemini kullanarak, onları tercüme ederek Türkiye’nin Cumhurbaşkanına saldırmak sistematik bir durum haline geldiği için yapmaya çalıştıkları şeyin bir ifade hürriyetini genişletmek kılıfını verseler de hakaret ve nefret siyasetinin önünü açmak olduğunu görüyoruz. O televizyon programında da net bir şekilde görüldü, o şahıs, Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadeleri kullanırken, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Külliyesine karşı bunu kullanırken oradaki CHP milletvekilleri susuyor, sessiz kalıyorlar. Bir tanesi dese ki, ‘bu şekilde bir üslubu doğru bulmuyoruz’ dersiniz ki burada samimi bir yaklaşım var. Orada susarsanız, oradaki hakarete zımni bir onay verirseniz, yapmaya çalıştığınız şeyin hakaret ve nefret siyasetinin önüne açmak şeklinde olduğu görülecektir” dedi.
Cumhurbaşkanına hakarete cezai müeyyide düzenlenmesinin Türkiye’de 1926 yılından beri olduğunu söyleyen Çelik, “Sanki sadece Sayın Cumhurbaşkanımızın görev yaptığı dönemde ortaya çıkmış gibisinden bir yaklaşım ortaya koyuyorlar, bu baştan aşağı yalan bir davranış. Bazı genel başkanların bu konuya ses çıkartmayan, yargının aldığı karara odaklanan bir yaklaşım ürettiğini gördük” diye konuştu.
“Cumhurbaşkanımızın Ukrayna ziyareti krizdeki tansiyonun düşürülmesi bakımından son derece önemlidir”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna krizi özelinde Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşüp görüşmeyeceğinin sorulması üzerine Ömer Çelik, “Cumhurbaşkanımız kapsamlı, kendi yol haritası belli bir strateji izliyor. Cumhurbaşkanımız şuanda bölgedeki gelişmeleri bilen, bunların içinde defalarca bulunmuş, masanın etrafında defalarca bulunmuş en deneyimli devlet başkanlarından bir tanesidir. Cumhurbaşkanımızın bu deneyimi ve her iki tarafın da ortak bir noktada buluşulması yönündeki iradesi herkes tarafından saygıyla karşılanıyor. Dünyadaki pek çok ülke ve devlet başkanı krizin sadece bir tarafına hitap edebiliyor. Cumhurbaşkanımız, krizin iki tarafına da hitap edebilen ve bundan da olumlu karşılık gören müstesna bir konumda. Cumhurbaşkanımızın Ukrayna ziyareti krizdeki tansiyonun düşürülmesi bakımından son derece önemlidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Putin ile görüşeceğini ifade etti, bu telefonla mı olur, yüz yüze mi olur, Türkiye’de mi olur, Rusya’da mı olur Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Putin’in taktirleri ile gerçekleşecektir. Telefonla görüşme, yüz yüze görüşme, Türkiye ya da Rusya’da buluşma Sayın Putin ile Cumhurbaşkanımız arasında kolaylıkla gerçekleşiyor. Muhtemelen Ukrayna ziyaretinden sonra karar verilecektir” şeklinde konuştu.