HADEP, 3 Kasım seçimlerine DEHAP çatısı altında girecek? Başsavcı’nın isteğine rağmen YSK yolu açtı. Güneydoğu ağırlıklı ve daha çok Kürt oylara talip bir partinin Meclis’e girme sansı nedir? Barajı aşabilecek misiniz?
Maalesef her seçimde Türkiye’de bize yönelik olumsuzluklar yaşanmadan olmuyor. 1995 ve 1999’da HADEP seçime girmişti ve zor koşullara rağmen umut verici sonuçlar almıştık. Son defa oyumuz
yüzde 5 dolayındaydı.
HADEP, 3 Kasım seçimlerine girecek durumdaydı. Ancak TBMM’de
seçim kararı alındığı günlerde Başbakan HADEP’e karşı ağır bir suçlamada bulunarak, parlamentoya girmesinin risk olacağını savundu ve bize karşı bir cephe oluşturdu. O çağrıdan sonra Anayasa Mahkemesi’nde davamız yeniden güncelleştirildi.
Türkiye’de gerginliğe ihtiyaç yok. Tam tersi barış, huzur istiyoruz. Anayasa Mahkemesi’nin partimizi kapatmayacağına inanıyoruz ama her türlü olasılığa karşılık HADEP’i seçimlerden çektik. DEHAP listelerinden seçime katılıyoruz.
DEHAP ne zaman kuruldu?
1997’de...
18 Nisan 1999 seçimlerine girdi mi?
Hayır. İlk defa DEHAP çatısı altında giriyoruz.
Başsavcı’nın itirazı var, örgütlenmesini tamamlamadığı gerekçesiyle...
Reddedildi. DEHAP’ın önünde seçimlere girme konusunda artık bir engel yok. Biz zaten seçim çalışmalarını başlatmıştık.
YSK, Başsavcı’nın itirazını haklı bulsaydı ne olacaktı?
Seçimlerin iptal edilmesi gerekirdi. Başka yolu yoktu. Bir siyasi parti tek başına oy pusulasından çıkarılıp kenara bırakılamaz. DEHAP 63 ilde örgütlendi. Buna rağmen Başsavcı’nın girişimi seçmen kitlesi üzerinde psikolojik etki yarattı, tereddüt doğurdu. Acaba?.. sorusu yaşandı. Bunların hepsi geride kaldı. Türkiye’nin dört bir yanında çalışıyoruz.
Bize ‘dur’ diyen yokDEHAP nasıl gözüküyor?
Seçim çalışmaları başlamadan önce oylarımız yüzde 8 - 9’da gözüküyordu. 28 Eylül’den bu yana sürekli dolaşıyorum. Bu seçimlerde çok rahatız. Biz yüzde 10 barajının indirilmesini demokrasi açısından istiyoruz. Baraj bizim için sorun olmaktan çıktı. Bakın bugün barajın indirilmesini istemeyen hükümet partilerinin üçünün de yüzde 10 oy oranını aşamayacakları kamuoyu araştırmalarından belli. Parlamentoya girersek, barajın kaldırılmasını ya da makul bir orana çekilmesini sağlayacağız. Siyasi partiler ve seçim yasalarını da değiştireceğiz. Lider sultasına son vereceğiz.
Bizim sorunumuz barajdan ziyade adil ve eşit koşullarda seçim yapılıp yapılmayacağıydı. Doğu ve Güneydoğu’da hiç kimse karşımıza çıkıp, ‘Dur, nereye gidiyorsunuz?’ demedi.
Artık her yere gidiyoruzJandarma, polis baskısı yok...
Şu ana kadar yok. 1999’da pek çok köye gidememiştik. Hatta konvoylarımızın üzerine kurşun sıkıldığı talihsiz dönemler de oldu. Biz de, diğer siyasi partiler gibi Türkiye’nin her tarafına gidiyoruz. Umuyorum ve diliyorum ki bu güzel
hava, seçim sonuna kadar devam etsin. Aynı olumlu hava sandıktaki oyların sayımına da yansır ki, halk iradesine gerçekten saygılı ve demokrasiye inanıyorsak olması gereken budur. Bu bizim açımızdan büyük avantaj.
Şartlar 1999’dan çok daha iyi diyorsunuz.
Evet, 1999’da örneğin HADEP genel başkanı olarak ben cezaevindeydim. Birçok arkadaşımız tutukluydu. Kadrolarımız, partili arkadaşlarımız Türkiye genelinde çalışma imkanından yoksunlardı. Şimdi hepimiz çalışıyoruz. Böyle devam ederse DEHAP olarak barajı rahat aşarız. Doğu ve Güneydoğu’da, İstanbul gibi metropollerde oyumuz artacak.
İstanbul’da 1 milyon oyİstanbul’da geçen seçimde ne kadar oy almıştınız?
210 bin.
3 Kasım’da beklentiniz?
1 milyon oy.
Güneydoğu’da nasıl?
Bakın 1999’dan örnek vereyim, geçen defa kırsalda beklediğimiz oyu alamadık. Kızıltepe merkezde oy oranımız yüzde 65 iken köylerde kullanılan 48 bin oyun 1800’ünü alabildi. Oy oranımız yüzde 3. Bize oy verecek olanlara ‘vermeyin’ diyorlardı. Oylar nereye gidiyordu? 1995’te Refah’a, 1999’da Fazilet’e tepki olarak gitti. HADEP’e baskı nedeniyle... Diyarbakır merkezde oy oranımız yüzde 70. Köylerdeki azalma nedeniyle bu oran yüzde 48’lere düşüyor. Bölgeden yeni geldim İstanbul’a, DEHAP’a müthiş bir sahiplenme var. Esas oyumuzu bu dönem alacağız.
Kürt partisi değilizDiyarbakır ne olur?
10 - 0 yapabiliriz.
DEHAP da sonuçta HADEP gibi ‘Kürt kimliği’ temelinde ‘etnisite’ partisi değil mi? Güneydoğu’daki gücünüz Türkiye’nin başka coğrafyalarında eşit dağılmıyor. Bir ‘Kürt partisi’ olarak görülüyorsunuz.
Defalarca söyledik. HADEP ve şu anda çatısı altında seçime girdiğimiz DEHAP etnik temelde örgütlenen bir yapı değil. Biz Kürt partisi değiliz. Türkiye partisiyiz. 70 milyon insanı kucaklamak isteyen bir partiyiz. Elbette ki Kürtler de bu ülkenin yurttaşları olarak bizim kucaklayacağımız insanlardır. Biz Türkiye’de farklı kültürlere mensup, farklı dilleri konuşan farklı inançlara mensup insanların olduğunu kabul ediyoruz. Bu bizim zenginliğimiz!
Doğru değerlendirildiğinde bu yapı Türkiye’nin gücüdür. Maalesef bunu da daraltıyoruz ve alt kimlikleri yok sayıyoruz. Ateş düştüğü yeri yakar. Güneydoğu’da yıllarca çatışmalar yaşandı. Yalnız orada değil Türkiye’nin her yerinde acılar çekildi. Bana göre Kürt meselesi HADEP’in, DEHAP’ın değil ‘ben Türkiye partisiyim’ diyen bütün siyasi partilerin meselesidir. Eğer biz Kürt meselesine yaklaşıyoruz diye, ‘Kürt partisi’ diye algılanıyorsak o zaman bu konuya uzak duranlar ‘Türk partisi’ olarak ‘bölücü’ duruma düşmezler mi? Ben bu ülkenin yurttaşıyım diyen herkes bu konularda duyarlı olmalıdır.
Eskiye dönüşü istemiyoruzMeclis’e girerseniz öteki partilerden farklı ne yapacaksınız?
TBMM son dönemde AB uyum yasaları çerçevesinde çok önemli adımlar attı. Bunlar Kürt meselesiyle de ilgili yasalardı. Bölgede çatışmalar durdu. Türkiye rahat nefes aldı. Geçmiş dönemde gezemiyorduk. Diyarbakır’da gece sokağa çıkamıyorduk. Hakkari’den Van’a gece yarısı geldim. Bu ortam yoktu. İnsanlar aç, işsiz, kucağındaki yedi aylık çocuğuyla kadıncağız karşıma çıkıyor, ‘barış, kardeşlik istiyorum’ diyor. Eskiye dönüş istemiyor! Türkiye’de yaşayan herkesin tüm siyasetçilerin bu sesi duyması lazım.
İdam cezası kalktı. Bunun toplumsal barışa büyük katkısı oldu. AB sürecinin de önünü açtı. Anadilde öğrenim ve yayın hakları da çok önemli adımlar. OHAL de kalkıyor. Koruculuğun kaldırılması, göç eden insanların geri dönüşünün sağlanması gerekiyor.
Zana’ya yasa uygulansınLeyla Zana ve hapisteki 4 eski milletvekili hakkında ne yapacaksınız?
Yasa uygulansın diyoruz yeterli. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararı var: Adil mahkeme yapılmamıştır diye... Tazminat ödendi. Ancak yargılamanın yenilenmesi yolu kapalıydı. Son çıkan Avrupa uyum yasaları çerçevesinde yeniden yargılamaya imkan tanındı ama milletvekilleri çıkmasın diye uygulama tarihi bir yıl sonraya atıldı. Mahkeme olsa hemen çıkacaklar.
Normal şartlarda ne zaman çıkacaklar?
2005 yılında doluyor.
İmralı’dan Öcalan’ın seçimlere dönük örtülü bir mesajı bölgede konuşuluyor mu?
Hayır. Ben duymadım.
Seçime dönersek, Güneydoğu’da siyasi iklimin yumuşaması HADEP ya da DEHAP’ın geçen seçimde kullandığı propaganda silahlarının elinden alınması anlamına gelmiyor mu?
Hayır. Biz en sıkıntılı dönemde Kürt sorununa sahip çıktık, bedel ödedik. Bölgedeki insanlar bu mücadeleyi biliyor. Keşke öteki partiler de bizim gibi Güneydoğu’nun sorunlarına sahip çıksalar. Bakın biz bölgede hiçbir partiyi kendimize rakip görmüyoruz. TKP başkanı arkadaşımız, Diyarbakır’dan aday oldu. AKP, CHP, ANAP hepsi çalışıyor. Ancak onların beklentisi DEHAP’ın seçime sokulmaması ve oyların bölüşülmesi üzerine. Barajı geçmeyelim diye dua ediyorlar. Meclis’e gireceğiz ve bölgenin birçok ilinde sıfırlayacağız. Çok iddialıyız.
Din faktörü seçimi nasıl etkileyecek?
Eskisi gibi değil. Şeyhlik, ağalık, aşiretçilik eski gücünde değil. "Şıh efendi geldi, ben gideyim eteğini öpeyim, oyum değil, çocuğum da kurban olsun" anlayışı yıkıldı. Bölgede müthiş bir değişim var. Aile bağları, Müslüman muhafazakar kesimin geleneksel etkileri, yine farklı siyasal partilere ve adaylara yönelecek. Ancak ezici halk gücü DEHAP’ın yanında yer almış durumda.
Meclis’e girmeniz AB sürecini nasıl etkiler?
Çok olumlu katkı yapar. Biz Türkiye’nin geleceğini AB içinde görüyoruz. İlk işimiz, Kopenhag’ta tarih almak olacaktır.
Kuzey Irak’taki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt parlamentosu ve ABD’nin olası harekatına ilişkin ne düşünüyorsunuz?
Dıştan gelen müdahalelerin yararlı olduğu inancında değiliz. Saddam yönetimini tasvip etmiyoruz. Saddam rejimini onaylamak Halepçe’deki 5 bin Kürdün katlini unutmak olur. Irak bugünkü olay değil. Parlamento olayı ilk defa gündeme gelmiş değil. Özal döneminde pasaportlar verildi, bu gruplarla ilişkiler kuruldu. Bugünkü durum abartılıyor. Seçim malzemesi olarak kullanılıyor. Orada bir Kürt devleti kuruluyor, "bizi de böler, müsaade etmeyiz" diye hamasi nutuklar atılıyor.
Kuzey Irak’ta bir federasyon ya da Kürt federe devleti oluşursa, Güneydoğu bundan nasıl etkilenir? Bizim Kürt kökenli yurttaşlarımız zamanla kopar mı?
Hayır. Bölgeyi iyi tanıyorum. Olmaz. Yersiz bir kaygı. Savaş istemiyoruz. Saddam yönetimi Irak’ın iç dinamikleriyle gitmeli. Orada bir yeni oluşum olacaksa demokratik bir yönetimin, federasyonun Türkiye’ye zararı olmaz. Ayrı bir Kürt devleti anlamına gelmiyor. Almanya gibi, merkezi bir hükümeti olan bir yapı, Irak’ın birliği içinde çözüm. Böyle bir çözüm Saddam’lı yönetimden daha iyidir. Türkiye’de bulunan Kürt yurttaşlarımız ayrı bir devlet peşinde değil. Ayrılma, bölünme gibi düşünceleri yok. Türkiye’nin bütünlüğü içinde, üniter devlet yapısına bağlı kalarak demokratik haklarını talep ediyorlar.
Hazırlıklı mısınız?
DEHAP’ın parlamentoya girmesi inanın renk katacaktır. DEHAP temsilcileri Meclis’te ‘yasaksız Türkiye’ ve ekonomik kalkınma için için çalışacaklar. Laik demokratik Cumhuriyet’in gerçek savunucuları olacaklar. Kimse kaygı duymasın. Türkiye’de devlet adına kimi yetkililer zaman zaman, ‘silahlı 5 bin PKK militanı bekliyor’ diye beyanat veriyor. 500’ü sınırlarımız içerisinde diğerleri Kuzey Irak’talar. Güvenlik açısından potansiyel tehdit oluşturuyor. Şimdi bu tespit doğru! Bunu çözmemiz gerekiyor.
Af mı öneriyorsunuz?
Çözüm yolu parlamentonun cesur bir adım atmasıdır. Türkiye’nin temel meseleleri ürkerek, çekinerek olmaz.
Nasıl olacak?
Bize göre silahsızlandırmayı sağlayacak yasal düzenlemeyi yapmak gerekiyor. Hamasi nutuklarla olmaz. Bir yasal düzenleme yapıldığı zaman, dağdaki elinde silah bulunduran gençlerin de gelmesi lazım. Bu mümkün. Genel bir af olabilir. Ağır cezalar gelmeyi engelliyor. İtirafçılık sonuç vermiyor.
Bu girişim tepki görmez mi?
Biz Kürtçülük yapmıyoruz. Seçimlere Türkiye’ya hitap edecek adaylarla giriyoruz. Kadın adaylara en fazla yer veren partiyiz. 103 tane kadın adayımız var. Kadına bakışımız muhakkak değişmelidir. Diyarbakır’da seçilecek durumda 3 aday gösterdik, pek çok ilde kadınlar ön sıralarda.