05.08.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
1980de seçim olsa 12 Eylül yaşanmazdı Seçim kararından daha zor olanı AB paketini çıkarmaktı. By pass ameliyatından yeni kalktınız ve tarihi kararı alan Meclisteki maratonu yönettiniz. Tam 22.5 saat. Zor olmadı mı? İnanılmaz geçti ama kalp ameliyatında GATA (Gülhane Tıp Akademisi) farkını gördüm. MHP Grubuyla ters düştünüz? Bakanlarınız size hücum etti. Demokrasi kurallar rejimi. TBMMyi yönetirken sadece Anayasanın 94üncü maddesi ve içtüzük sizi bağlamıyor, özünüzde de o tarafsızlığa uyacaksınız. Başkanlık kürsüsünde parti rozetini unuturum. Orayı kaptan köşkü gibi görürüm. Bütün partiler bana eşit mesafededir. Biraz kaideciyim, hukuku deldirmem. Yılmazdan rica ettim Cumhurbaşkanının hukuk dışına çıkma heveslisi bakanlara Anayasa fırlattığı bir ülkede, cumhurbaşkanına vekalet eden Meclis başkanının da kuralları uygulaması normal. İçtüzük 81 hem gruplara hem hükümete 20şer dakika süre veriyor. Evet AB paketi bir teklif dolayısıyla Adalet Bakanı kürsüye çıkınca, öteki hükümet üyelerine de söz hakkı doğar diye savundu arkadaşlarımız. İtirazlar oldu, ara verdim. Bütçede olduğu gibi üçe bölünerek bakanlara söz verilebilirdi. Ben hassas bir ortamda bunun oylanması yerine Sayın Mesut Yılmazdan rica ettim. Sayın Bakanı çekti ve şöyle bir teklif getirdi: Gruplar adına bakanların konuşması önerildi. Konuşma süreleri bunalttı MHP Grubu o arada sizi taciz etti. Parlamentonun tamamı elektrikliydi. Bu gibi durumlarda ara vermeniz mümkün. İçtüzükte gerilimi düşürecek çok yol var. Dersimi çalışmadan kürsüye çıkmam. Hem muhalefet hem iktidar üstünüze geliyor. Sonunda tansiyonu düşürdüm. Sıkıştırdılar beni, 16.5 saatlik oturumda tolerans gösterirsiniz konuşma sürelerinde. Muhalefet MHPli sözcüye fazla konuşma hakkı tanındı diye üzerime gelince bunaldım, partime, Beni acz içine düşürdünüz diye bağırdım. Muhalefet karşısında mahcup oldum. Her iki taraf da samimiyetimi anladı. TBMM Genel Kurulunu çalıştırmak görevim. Meclisi nasıl yönetirsiniz? Yukarıdan nasıl görünür, salonda oturanlar? Telefonla konuşan, gazete okuyan, uyuklayan her türlü manzara mevcut. Renkli anlar olmasa başkanlık çekilmez... Tabii sürekli pusula yollanır. Mesela Yasin Hatipoğlunun şiirleri meşhurdur. 21inci dönem TBMM çok üretken bir Meclistir. 370 yasa çıkardık. Herkes çözümü Ankaradan bekliyor. Milletimiz bizi her şeyden sorumlu tutuyor. Ancak yasama, yürütme, yargı ayrı. Günde 15 bin dolayında seçmeni olan Meclis. Hükümete kızan bize kızıyor. Çok çabuk yıpranıyor yasama organı. Ben İstanbula gelirken Sayın Dervişle havada sohbet ettim. Derviş, Avrupai mantaliteyle büyümüş... Beyaz Türk nitelemesi o yüzden mi? Bazı konularda sıkıntı çekmesinin nedeni olarak söylüyorum. Kuvvetler ayrılığı var ama herkes her şeyi merkezden çözmeye, başbakana götürmeye çalışıyor. Seçim demokrasinin supapı Vatandaş gözüyle bakarsak Meclis bu dönemde temel sorunlara çözüm getirebildi mi? Seçim kararı aldığımız gün dedim ki, demokrasinin supapı olan seçimin karar altına alınması milletimize hayırlar getirsin. Seçim demokrasinin supapı. Önünüz tıkandığında eğer seçim yapmazsanız her türlü başka arayışı görebilirsiniz. Siyaset boşluk kaldırmaz. 1980de Anayasa Komisyonunda seçim kanunu takılıp kaldı. Eğer seçim kararı alınmış olsaydı, 12 Eylül yaşanmazdı. Belki 28 Şubat gibi geçerdi. Demokrasinin yolu seçimdir Bugün demokrasi üzerinde müdahaleci eğilimler görüyor musunuz, AKPnin yükselişi yeni bir 28 Şubat süreci doğurabilir mi? Milli iradeye saygılı olmalıyız. Hatırlarsanız 1980 askeri darbesinden sonra MDP ve Halkçı Partiden başka seçime sokulacak parti yoktu. Lozan kahramanı, Milli Şef İsmet Paşanın oğlunu, Erdal İnönüyü veto ettiler. Hiç hesapta olmayan Özal tek başına geldi. Dönemin Başbakanı Bülent Ulusu MDPden bağımsız seçildi. Neden bağımsız? TBMM Başkanı olarak dizayn edilmiş meğerse, tarafsız. sandıktan çıktıktan sonra Özal bir ay bekletildi. Kime niyet kime kısmet. Demokrasinin erdemi burada. Oturduğunuz yerden milli iradeyi dizayn edemezsiniz. Talimatla olmuyor bu iş. Sakıncalı piyade yok Bugüne gelirsek Tayyip Erdoğan önde gidiyor, Derviş Özalvari arayışta. Sakıncalı piyade devri geçti. Uğur Mumcuyu rahmetle anıyorum, onun sözüydü. Ona sakıncalı, buna Amerikanın adamı diyerek bir yere varılamaz. Milli iradeyle sandıktan çıkan iktidara gelir. Yasal bir partiyi şimdiden tehlikeli gibi göstermek... Kabus senaryosu... Yanlış bunlar. 28 Şubatlar olur mu? Kıvrıkoğlunun ifadesiyle, Türkiyede laik demokratik Cumhuriyet gerici akımlarla rayından çıkarılmaya çalışılırsa bin yıl sürer. Niye demokrasinin supapı diyorum? İtalyada, Yunanistanda peş peşe dört seçim oldu. Demokrasi öyle rayına oturdu. Demokrasiye inanıyorsanız seçime inanacaksınız. Sayın Ecevit çekilmeliydi... MHP, Devlet Bey ile daha ılımlı bir çizgiye yöneldi. Türkeşle Meclis dışında kalan MHP, Bahçeli ile seçim kazandı, iktidara geldi. Bunda sizin gibi AP kökenli, merkezde etkin siyaset adamlarıyla çalışmasının da payı olmalı. Bence en önemli olay Türkeşten sonra Bahçelinin genel başkan seçilmesidir. 15 yıl Türkeşin yanında çalışıp, milliyetçi camiaya kendini kabul ettirmiş olması çok önemli. Ketumluğunun yanı sıra en önemli özelliği dürüstlüğüdür. Sözünün eri olması Bahçeliye büyük prestij kazandırıyor. 3 Kasımda erken seçim yolunun açılmasında Bahçelinin çıkışı rol oynadı. İsteseydi, DSPdeki çözülmelerden sonra Mecliste en çok sandalye sahibi partinin lideri olarak başbakan bile olabilirdi. Bunu denemeyip, koalisyon liderlerini seçime zorladı. Seçim kararı alınırken hükümet sıralarında yüzler asıktı. Bahçeli niye seçim istedi? Seçim önümüzü açacak Türkiyede bir siyasi deprem oldu. Başbakanın rahatsızlığı ardından DSPden 60 kişinin ayrılmasıyla koalisyon dengeleri bozuldu. Yeni bir parti kuruldu. 400ü aşkın milletvekili seçime evet dedi. Seçim kararının Türkiyenin önünü açmak için alındığına herkes inanıyor. Bugüne kadar hep muhalefet partileri tuttururdu seçim diye... İlk defa koalisyonun büyük ortağının seçim istemesi önemli bir olay. Güle oynaya gitmiyorlar, daha önce 2004 diyorlardı, sonra 2003 Nisanına kadar idare etmeye çalıştılar, olmadı; bir mecburiyet doğdu. En büyük etken nedir? AB ve idam konusundaki görüş ayrılığı mı? Hayır. MHPsiz ve Sayın Ecevitsiz hükümet arayışları ve başka yerlerde yazılan senaryoların ciddiyetiyle tanınan Devlet Bahçelinin kulağına gitmesidir. Güveni sarsılmıştır. Devlet Bey hep sineye çekti Sizin antenleriniz güçlüdür, kulisleri çok iyi izlersiniz, Bahçeliyi çileden çıkaran ne oldu? Böyle bir koalisyonun 3.5 yıl sürmesi Sayın Bahçelinin performansını gösteriyor. Altı ay diye yola çıkılmıştı. En uzun ömürlü koalisyon hükümeti oldu. Devlet Bey, bu zorlukları milletin hayrına sinesine çekti. AB uyum paketinin görüşülmesinde MHP Grubunun manzarası artık tahammül sınırının aşıldığını, supapın patladığını gösteriyor. Bu hükümet daha fazla gitmezdi. Bahçeli isteseydi başbakanlığı alamaz mıydı? Hazır olduğunu beyan etti ama koalisyon protokolüne uyarım demiş. Bahçeli sözünün eri. Ben transferle başbakan olmam diyen kendisi. Protokole sayısal değişikliklerin başbakanlığı etkilemeyeceği yazılmış. İmzasının arkasında duruyor. Bence burada asıl görev Başbakana düşüyordu. Sayın Ecevit bu işin bittiğini görmeliydi. Başbakan çekilmeliydi. Artık seçim kararı alındığına göre Ecevitin azınlık partisinin başında olması bir şey ifade etmiyor. Devlet Bey beni kuyudan çıkardı Hatayda çiftçilikle uğraşırken Devlet Bahçelinin davetiyle yeniden parlamentoya dönen MHPli Murat Sökmenoğlu, "Kendisi bir anlamda eski bir milletvekilini kuyudan çıkarmıştır" diye konuştu Siz 1989da Özalın Cumhurbaşkanı seçilmesine tepki göstererek sine - i millete dönmüştünüz. TBMMnin 3 Kasımda erken seçim kararı aldığı toplantıya da başkanlık ettiniz. Bu defa tüm milletvekilleri millete gidiyor. İki dönem arasındaki farkı anlatır mısınız? Ben o zaman DYP Hatay milletvekiliydim. O günkü şartlarda Erdal İnönünün SHPsi ile Demirelin liderliğindeki DYP, 1989daki yerel seçimlerde oyları yüzde 21e düşen Turgut Özalın tek taraflı iradeyle Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Meclisten çekileceklerini açıklamışlardı. Ben o yaz, tatilde Çukurovaya, Hataya gidip seçmenlerime Özal Çankayaya çıkarsa sine - i millete döneceğim sözünü verdim. Daha sonra Meclis kürsüsünden kendimi bağladım. Arz - ı veda ettim. Salondan ANAPlılar bağırıyordu, Et, kurtulalım diye. Resmi Gazeteye kapak oldum İstifa ettiniz ama arkanızdan gelen olmadı. Yok. Sayın İnönüye dilekçelerini veren olmuş ama kabul etmemiş. İstifa tek taraflı irade beyanı olmasına karşın, Anayasanın 84üncü maddesine takıldık. 64 gün oylama yapılmadı. Sonunda milletvekilliğim düşürüldü. Siyaset adamları, Timea, Lifea kapak oluyor da Resmi Gazeteye kapak olmuyor. Ben de 1990 başında TBMMden ayrılan milletvekili sıfatıyla Resmi Gazeteye kapak oldum! 1989da ayrıldığınız Meclise 1999da MHP milletvekili olarak döndünüz. Nasıl oldu? 1991de Hüsamettin Cindorukun TBMM başkanlığı sırasında başdanışmanlığını yaptım. Demirelin Cumhurbaşkanlığı döneminde özel danışmanlığını yaptım. Siyaseti bırakmak üzereyken Alparslan Türkeş MHPde vitrin değişikliğine gitti. Beni de davet etti. Ancak 1995 seçimlerinde barajı aşamadı MHP. Bakırköyden belediye başkanı adayı oldum. Türkeş ölünce partiden kopmadım. Sayın Devlet Bahçeli beni kongreden önce listesine aldı. 1999da İstanbuldan seçimi kazandım. Devlet Beyle nasıl tanıştınız? Daveti beni heyecanlandırdı Hatayda çiftçilikle uğraşırken beni aradı. Daveti beni heyecanlandırdı. Devlet Bey, Fettahoğullarından. Osmaniyede büyük bir Türkmen ailesi. Ben Mursaloğullarındanım. Dedem Mustafa Şevki Paşa, Rumeli Beylerbeyi. Siyasetten gelen bir ailenin çocuğuyum. Sine - i milletten Meclise dönmemde Devlet Bey etkili oldu. Beni parlamentoya taşıdı. Bir anlamda eski bir milletvekilini kuyudan çıkardı! Babamın rahle - i tedrisinden geçtim Siz köken olarak... Adalet Partisinden geldim. Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmenin oğlusunuz. Evet. Siyasete bu kadar merakım da ondan, ben Cumhuriyeti kuranlarla büyüdüm. 1945 doğumluyum. Babamın yanında Rauf Orbayla, Kazım Özalp Paşayla, Ali Fuat Paşayla, onların bulunduğu ortamlarda büyüdüm. Şemsettin Günaltay başbakanlıktan yeni ayrılmıştı, bizim eve gider gelirlerdi. Beni götürürlerdi. Rahmetli babamın rahle - i tedrisinden geçtim. Kendimi yetiştirmeye çalıştım. Savaş pazarlığı Kıbrıs olmalı... ABDnin olası Irak harekatı nedeniyle seçim ertelenir mi? Bushun kafasındaki tilkileri bilmiyoruz ki. Bir G gününde vuracak. Apo Türkiye için neyse Saddam da ABD için aynı şey. Anayasanın 78inci maddesine göre savaş nedeniyle seçimlerin bir yıl ertelenmesi söz konusu olabilir. Ama ne zaman olacağı belirsiz bir savaş için yorum yapmak erken. Seçim yasaları değişecek mi? İki turlu için DYP ısrarlı, yurtdışındakilere oy hakkı tanınması ne olacak? O mesele Meclisin ayıbıdır. Anayasanın emri ama yapamadık. Kıbrıs Türkü tanınmalı Irak konusunda Türkiye ne yapmalı, ABD Bağdatı vurursa ne olacak? Savaş çıkarsa Ortadoğunun haritası değişir. Musul - Kerkük petrolleri meselesi, Kuzey Irakın statüsü, Türkmen kartı gündeme gelir. 5500 PKK militanı bölgedeyken Türkiyenin tarafsız kalması düşünülemez. Başbakan, Amerikalılar ile ne konuşuyor bilemem ama Irakta bir operasyon halinde Türkiye Kıbrıs meselesini çözüme bağlamalıdır. ABD Kıbrıs Türkünü tanımalıdır, sadece 4 - 5 milyar doların peşinde koşmamalıdır. Saddam sonrası Kuzey Irak da garantiye alınmalı. Anketler yanıltmasın Seçimden ne bekliyorsunuz? MHPnin baraj sorunu olmaz. Siz ne yapacaksınız? Sayın Bahçelinin notu kıttır. Genel başkanımız aday olmamı isterse, millet de oy verirse bakarsınız seçiliriz. Yine Doğrucu Davutluk yapayım, parçalı bir siyasi ortama girdiğimiz malum. Ama anketlere bakmayın, seçimin kaderi son 15 günde belli olur. İdam konusunda kaygılar çok fazla İdamın kaldırılması Apo için örtülü af niteliğinde mi? Kaygılar çok fazla. İdam Anayasa Mahkemesine götürülebilir. 22.5 saat herkes eteğindeki taşı döktü. MHPnin muhalefetine rağmen AB uğruna ida kaldırılmışsa bu milli iradenin tecellisidir. Türkiye bir sırat köprüsünden geçiyor. 200 milyar dolar iç ve dış borcun nasıl çevrileceğinin millete anlatılması, bir model konması lazım. Biz koyacağız.