07.05.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:
ANKARA MİLLİYET
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin NATO içindeki güçlü konumunu korurken ulusal çıkarlarını, bölgesel güvenlik ve istikrarın gerektirdiği adımları da atacağını söyledi. Erdoğan, “Türkiye’nin farklı ülke ve bölgelerle geliştirdiği ilişkiler, birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Türkiye’nin egemenlik haklarına giren S-400’ler gibi bazı güncel meseleler üzerinden bir tartışmanın alevlendirilmeye çalışılmasını tasvip etmiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen NATO Konseyi ve NATO Akdeniz Diyaloğu Ortakları Toplantısı’nda yaptığı konuşmada özetle şunları söyledi:
Dayanışma içinde
ÖNEMİ ARTACAK: Türkiye, Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi bugün de NATO’ya en kapsamlı katkıları yapan ve müttefikleriyle dayanışma içinde hareket eden bir ülke. Ülkemiz NATO’nun çok yüksek hazırlıklı müşterek görev kuvvetinin komutasını 2021’de devralacaktır. IMF anlaşmasının ortadan kalktığı bir dönemde füze savunma sistemlerinin önemi de artacaktır. NATO içindeki güçlü konumumuzu korurken ulusal çıkarlarımızın, bölgesel güvenlik ve istikrarın gerektirdiği adımları da atacağız. Türkiye’nin farklı ülke ve bölgelerle geliştirdiği ilişkiler, birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısıdır. Türkiye’nin egemenlik haklarına giren S-400’ler gibi bazı güncel meseleler üzerinden böyle bir tartışmanın alevlendirilmeye çalışılmasını kesinlikle tasvip etmiyoruz.
UZUN VADELİ ÇIKARLAR: NATO ittifakı çerçevesinde milli güvenliğimizi tahkim gayesiyle attığımız adımları yine kendi mecrasında değerlendirmek gerekir. Türkiye’yi dar kalıplara sokmaya çalışmak ve spekülasyonlar üretmek, ülkenin tarihi ve coğrafi konumunu anlamama manasına gelir. İttifakın Güneydoğusu’ndaki Akdenizli bir müttefik olan Türkiye için Akdeniz Diyaloğu ortaklarımız aynı zamanda bizim komşularımızdır. Bu yapının en önemli vasfı olan aramızdaki pratik iş birliğinin geliştirilmesine yönelik çabaları da destekliyoruz.
‘İttifakın güvenliği’
ŞAHİTLİK EDECEKSİNİZ: (Hatay ziyareti için) Ziyaret, en eski NATO müttefiklerinden biri olan Türkiye’nin yüzleştiği tehditlere bizzat şahitlik etme bakımından son derece önemli. Uluslararası güvenlik ortamında ciddi kırılmalar yaşandığı, mevcut tehditlerle birlikte ittifakın güvenliğini doğrudan ilgilendiren terör gibi asimetrik tehditlerin de arttığı bir dönemdeyiz. Siber boyutu da olan hibrit savaş yöntemlerine daha fazla başvurulduğu görülüyor. Böyle bir ortamda varoluş gayesi küresel güvenlik ve istikrarı korumak olan yapılarda çok ciddi tıkanıklık ve aksamalar yaşanıyor.
HAYATA GEÇİREMİYOR: Bu kurumlar, sorunlara müdahale noktasında ya karar alamıyor ya da aldığı kararları hayata geçiremiyor. Bu zafiyetin bedelini ise her zaman masumlar ve bizim gibi kriz bölgelerine komşu müttefik ülkeler ödüyor. Türkiye son 8 yıldır Suriye kaynaklı tehditlerle mücadelede tıkanıklığın acı yansımalarını bilfiil yaşamış ekonomiden güvenliğe, toplumsal barıştan siyasete kadar iliklerine kadar hissetmiş bir devlettir.
İTTİFAK DAYANIŞMASI: NATO’nun özü ittifak dayanışmasıdır. Bizler aynı güvenlik şemsiyesinin altında bulunan devletleriz. Farklı kıtalarda, farklı bölgelerde yer alsak da ülkelerimize yönelik tehditler karşısında kader ortaklığı yapıyoruz. İttifak üyesi ülkelerin terör gibi ciddi güvenlik sınamalarını tek başına çözmesini beklemek NATO’nun varoluş felsefesine aykırıdır.
40 BİN ŞEHİT: Ülkemiz uluslararası toplum adına bu sorunları tek başına göğüslerken diğer taraftan da PKK onun Suriye’deki uzantısı PYD/YPG, DEAŞ ve 15 Temmuz darbe girişiminin faili FETÖ ile mücadele etmek zorunda kalıyor. Bugüne kadar 40 binin üzerinde sivil vatandaşımızı ve askerimizi PKK terörüne şehit verdik. 15 Temmuz gecesi 251 vatandaşımızı şehit eden FETÖ yurt dışında ülkemize yönelik yıkıcı faaliyetlerini aralıksız sürdürüyor. Maalesef kimi müttefiklerimiz de bu terör örgütünün elebaşlarına, darbe girişimine bizzat katılmış örgüt mensuplarına adaletten kaçabilecekleri imkanlar sunuyor.
TEK BEKLENTİMİZ VAR: Teröre karşı ortak duruş sergilenmezse terör belası büyümeye devam edecektir. Türkiye’nin bekasına yönelik tehditlerin çoğaldığı ve yoğunlaştığı böylesi bir dönemde müttefiklerimizden tek bir beklentimiz var, biz NATO’daki dostlarımızdan sadece ittifak ruhuna uygun davranmalarını, ittifakın kurucu değerlerine sahip çıkmalarını bekliyoruz.