19.04.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
Raporu değerlendiren Çelik, söz konusu raporun da, diğerleri gibi “katılım sürecine yönelik tespitlerde bulunması nedeniyle” eleştirel olduğunu, kendilerinin de bundan korkmadığını hatta eleştiriyi büyük bir fırsat kabul ettiklerini anlattı. Çelik, “Ama burada, objektif dille yazılmış, hakkaniyete dayalı, olumlu ajanda içeren, gelecek perspektifi sunan bir eleştiri görmüyoruz” dedi. Türkiye’nin uygulamalarının, AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) içtihatlarıyla çelişen bir tarafının olmadığını vurgulayan Çelik, terör propagandası ya da teröre desteğin olduğu yerde demokrasinin olmayacağını ifade etti. PKK’nın terör örgütü olduğunun altının çizilmesini, bir kez daha olumlu olarak karşıladıklarını ancak bunun somut karşılığını görmek istediklerini vurgulayan Bakan Çelik, “Sürekli altı çiziliyor ama pratikte bir uygulama görülmüyor” dedi.
‘Yanlış buluyoruz’
Bakan Çelik, halen FETÖ’den “Gülen hareketi” diye bahsedilmesi ve masum bir sivil toplum örgütüymüş gibi ifadeler kullanılmasını yanlış bulduklarını belirtirken, “Bunun yanı sıra Gülen hareketinin hükümetimizce terör örgütü olarak nitelendiğine dair bir kayıt düşülmüştür. Bu, kısmi de olsa bir ilerlemedir ama gerçek bir ilerleme anlamına gelmez” diye konuştu.
AB belgesini, “İlişkilerin yoğunluğu, boyutu, perspektifini anlamaktan uzak, vizyonsuz, içeriksiz, gelişmelerin gerisinde bir rapor” sözleriyle eleştiren Çelik, Türkiye’nin bir Avrupa devleti ve güçlü bir Avrupa demokrasisi olduğunun altını çizdi. Hem Balkanlar hem Ortadoğu’da Türkiye’nin bir rakip olmadığını, tersine Kudüs ve Arakan konularında olduğu gibi AB ile birbirini tamamlayan politikalar ortaya koyduğunu vurgulayan Çelik, “Bu çerçevede bu rapor, Türkiye ile AB arasındaki ilişkinin potansiyelini yansıtmaktan uzak bir rapordur... Keşke içinde değerlendireceğimiz, üzerinde çalışacağımız daha çok maddeyle karşı karşıya olsaydık. Pek öyle bir şey görmedik” dedi.