15.05.2015 - 11:49 | Son Güncellenme:
Çalışlar, "Ankara'dayım. Seçim öncesindeki değişik ittifak çabalarına ilişkin ilginç detaylar öğreniyorum. Bunlar arasında en dikkat çekici olan, CHP ile Saadet Partisi arasında gelişen bir ittifak çabasının öyküsü. Neredeyse gerçekleşmenin sınırına geldiği söylenen, bu Ankara macerasının gelişimini, birinci elden dinledim ve sizlerle paylaşmak istedim" diye yazdı.
İşte yazısındaki o bölüm:
SP'liler, CHP'den, “seçilebilecek yerden 20 kontenjan” istiyorlar. Buna, Fatih Erbakan'ın istediği 6 kontenjan da dahil. CHP, uzun pazarlıkların sonunda, “seçilebilecek yerlerden 8, seçilme ihtimali olan yerlerden 2 sandalye verebileceğini” ifade ediyor.
20-25 Mart günlerine kadar, görüşmeler gayet olumlu gidiyor. Ancak, o andan itibaren, SP tarafından, işler aksamaya başlıyor. Genel başkan yardımcılarından Mehmet Karaman, "Ben bu işbirliğine karımı bile ikna edemem, oy vermez" diyerek itiraz ediyor. Tabandan tepki geleceğini söylüyor. Bunun yanısıra, büyük olasılıkla, “kimlerin listelere girebileceği meselesi” de, alttan alta, bir sorun haline dönüşüyor.
30 Mart'a gelindiğinde; SP tarafı, işin olmayacağını söyleyerek, süreçten çekiliyor. Bana bu öyküyü anlatanlar, “o sırada SP ile MHP ve BBP arasında da bir pazarlığın sürdüğünü” ifade ettiler. MHP'nin, “SP'nin CHP ile ittifakını bozabilmek amacıyla kapıyı açık tuttuğunu” belirttiler.
Sonunda, MHP de SP’ye kapıyı kapatınca, SP yalnız kalıyor. Bunun üzerine, “ortada kalan” iki parti, yani SP ile BBP, ittifak yapıyorlar. Böylece, “seçim dengelerini ciddi biçimde etkileyebilecek” bir ittifak ihtimali, suya düşmüş oluyor. Aktaranlar, bu sonuçtan, SP'lilerin şimdi çok pişman olduğunu da, belirtiyorlar.
Saadet Partisi, yerel seçimlerde, il genel meclisi temelinde, bir milyon 270 bin oy almıştı. Yüzde 2'yi aşan bu oy oranı; ittifak gerçekleşseydi, 7 Haziran seçimleri üzerinde tayin edici etkilerde bulunabilirdi.
Gerçekleşmemiş bir siyasi ittifak öyküsü... Peki gerçekleşebilir miydi?