11.02.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Paralel yapı soruşturması, paralel devlet soruşturması diye bir soruşturma mevcut değildir” dedi. MİT ve Paris’teki cinayetlerle ilgili Alman Der Spiegel dergisinde yayımlanan iddialara ilişkin ise Arınç, “MİT bir açıklama yaptı. Bunun düzmece olduğunu ve özellikle hazırlanmış olduğunu, bunun kurum içerisinden de bir şekilde düzenlenerek dışarı sızdırıldığını zannediyorum kabul etti. Kendi içinde bir soruşturmaya başladı. Belki faili de tespit edildi” dedi.
Arınç 6 saat süren Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada, internet haber sitelerine ilişkin tasarının imzaya açıldığını söyledi. Konunun yakında TBMM gündemine gelebileceğini söyleyen Arınç, konunun son yapılan değişikliklerle doğrudan bir ilgisinin bulunmadığını ifade etti.
‘Tweet attı diye değil’
Arınç, Azerbaycan uyruklu bir gazetecinin sosyal medyada mesaj attığı gerekçesiyle sınır dışı edildiği iddialarına ilişkin, “31 Aralık’ta süresi bitmiş olmasına ve Türkiye’yi terk etmesi gerekmesine rağmen neredeyse 2 aya yakın bir süre Türkiye’de bulunmaya devam etmiş. Daha sonra da bugünkü belgeler zannediyorum onu gösteriyor, cezasını da vermek suretiyle yurt dışına çıkış yapmış, kendi ülkesine dönmüş. Bu sistemin içerisinde hükümeti suçlayabilecek veya ‘Siz sadece tweet attığı için bu adamı sınır dışı ediyorsunuz’ diyebilecek bize atfıkabil bir cürüm yok. Doğrusu bunlardan dolayı bir işlem yapıldığını ben bilmiyorum kimse de söylemedi. Ama o değerli arkadaşıma şunu tavsiye edeceğim: eğer o tweetlerinizde Türkiye’nin Başbakanı için söylediğiniz hususları kendi ülkenizde, kendi ülkenizin başbakanı için atabiliyor musunuz? Veya Türkiye’de çalışmaya devam etseydiniz Azerbaycan Devlet Başkanı veya Başbakanı hakkında eğer onlarla ilgili bir konu olsaydı böyle bir tweet atabilecek miydiniz? Türkiye ile kendi ülkesini kıyaslaması mümkünse bu arkadaşımızın onu da denemesini tavsiye ederim” dedi.
‘Bakmayın başlığına’
“Paralel devlet iddiasıyla bir dava hazırlığı olduğunu kamuoyundan duyuyoruz. Hatta bir gazetede, bir köşe yazarı bazı yazarları, yazılarından dolayı tutuklanacağını ima eden yazı yazdı. Böyle bir dava hazırlığı mevcut mu?” sorusu üzerine Arınç, şunları kaydetti:
“Sayın Başbakanın suç işleyen kişilerle ilgili devlet içinde ama devletin kurallarına uygun hareket etmeyen kişilerle veya gruplarla ilgili bir tanımlamasıdır. Böyle ‘paralel yapı soruşturması’, ‘paralel devlet’ soruşturması diye bir soruşturma mevcut değildir. Bakmayın siz bir gazetenin başlığına. Ama her kurum adli ve idari soruşturmalar yapabilir. Görevlerini yaparken hukuk dışına çıktılar mı, kanun dışı bir eylem de bulundular mı. Bunu bazen emniyet içinde yaparlar eğer yargı içinde yapılacaksa HSYK’nın zaten görevi de budur. Eğer başka bir devlet kurumu veya bir başka yerde bu yapılacaksa her kurumun teftiş kurumları vardır. Yoksa bile Başbakanlık Teftiş Kurulu vardır, Yüksek Denetleme Kurulu vardır, yani teftiş makamı bunları inceleyebilir. Eğer mülkiye müfettişlerinin bütün Türkiye’ye dağılarak böyle bir şey yaptıklarını iddia ediyorlarsa doğrusu İçişleri Bakanlığının mülkiye müfettişleri bu kadar çok sayıda değil. Biz sadece 4 mülkiye müfettişinin Emniyet Genel Müdürlüğü’nde bir idari soruşturma yaptığını biliyoruz, Türkiye genelinde böyle yaygın bir teftişin olmadığını söyleyebilirim.”
‘İfşa edilmesi yasal değil’
Arınç, “Yasal dinlemeler çerçevesinde kamuoyuna yansıyan ve bugüne kadar yalanlanmayan birtakım iddialar var. Onlardan bir tanesi de Sabah gazetesi ile ATV’nin alınması sürecinde bazı iş adamları arasında bir havuz oluşturulduğu, kamu ihaleleri karşılığında iş adamlarından para toplandığı, gazetenin bu şekilde el değiştirildiği yönünde birtakım iddialar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine, bu dinlemelerin açıkça ilan ve ifşa edilmesinin hukuka uygun olmadığını söyledi. Usulsüz, kanunsuz ve ahlaka aykırı dinlemelerin kanun nazarında da delil kabul edilmediğini ifade eden Arınç, bunların gerçekliğinin her zaman tartışılabileceğini aktardı.
Arınç, şunları kaydetti:
“Burada bir gazete veya televizyonun satışıyla ilgili olarak başbakan birileriyle konuşuyor ve onları yönlendiriyorsa teşvik ediyorsa bu alım satım bedelinin de bir şekilde bazılarından toplanması şeklinde eğer bir havuz oluşturmak veya fon oluşturulmak düşünülmüşse bunun hukuk tasnifinin nasıl yapılacağına savcılar karar verir. Suç vasfı veya suçun hukuki tasnifi mümkündür. Eğer burada sadece bir konuşma geçti ve kanunlara göre suç sayılmıyor, sadece etik bakımdan, ahlaki bakımından hoş görülmüyorsa bunun da geleceği elbette hukuk içerisinde bulunabilir. Ben doğrusu böyle bir şeyin olmasını, olabileceğini, bir kısım insanların yönlendirilmesini, bir gazetenin satışında veya alışverişinde birilerinin aracılık etmesini doğru bulmam, hoş karşılamam, şık bulmam ama nedir ne değildir, eğer bunlar bir soruşturmaya konu olacaksa gizlilik içinde yapılmalı ve sonucundan kamuoyu ya takipsizlik olarak veya iddia edilen kişilerle ilgili bir suç varsa o suç kapsamında bunun değerlendirildiğini hepimiz görmeliyiz.”
MİT içinde soruşturuyor
MİT ve Paris’teki cinayetlerle ilgili Alman Der Spiegel dergisinde yayımlanan iddialara ilişkin soru üzerine Arınç, şunları söyledi: “MİT’e atfedilen, sanıyorum Ömer Güney’di değil mi ismi, onun MİT tarafından Fransa’daki cinayetleri işlemesi yönünde yönlendirildiği veya talimatlandırıldığı iddiasıyla bir yazı veya belge yayınlandı. Milli İstihbarat Teşkilatı bununla ilgili açıklama yaptı. Bunun düzmece olduğunu ve özellikle hazırlanmış olduğunu, bunun kurum içerisinden de bir şekilde düzenlenerek dışarı sızdırıldığını zannediyorum kabul etti. Kendi içinde bir soruşturmaya başladı. Belki faili de tespit edildi. Dolayısıyla bu düzmece bir belge de dememek gerekir. Belge benzeri bir yazı ise bunun sorumlusu ve ne amaçla MİT adına servis ettiğinin MİT tarafından da bir sonuç olarak açıklanmasını beklememiz gerekecek.”