‘O koltuk, ihanet koltuğu değildir’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın Atatürk karşıtı açıklamalarıyla tanınan yazar Kadir Mısıroğlu’nu ziyaretini sert sözlerle eleştirdi. Kılıçdaroğlu, “Diyanet İşleri Başkanı, ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen kişinin önüne gidip, diz çöküyor. O koltuğu derhal terk et. Sen tarihine de, inancına da ihanet ediyorsun. Şehitlere de, gazilere de ihanet ediyorsun. O koltuk cumhuriyet tarihine ihanet koltuğu değildir” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, özetle şunları kaydetti:

100 GÜN ELEŞTİRİSİ: 3 Ağustos’ta 100 günlük icraat programını açıkladılar, hep sustum. Olur ya vadettiklerinin tamamını yaparlar ve biz de saygı duyarız. 100 gün doldu, ne oldu? Birincisi şu, 100 günlük programın açılışında şu cümleyi kullandılar, ‘Yastık altından dövizlerinizi çıkarın, yerli ve milli direnişinizi ortaya koyun’. 100 günün sonunda gerçek şu; bankalardaki döviz hesabı arttı, TL hesabı düştü. Çünkü bizim insanımız zeki, tasarruflarını korumak ister. Vatandaş bakıyor, ‘Bu lüks, şatafat için para mı harcayacağım’ diyor. ‘Sen harcayacaksın ben aç kalacağım, sen köşeyi döneceksin ben oturacak ev bulamayacağım’ dedi ve haklı.

SİZ LEKELİ DEĞİLSİNİZ: “Vatandaşlarımızın mesnetsiz ihbarlar nedeniyle suçlanmaması için tedbir alınarak lekelenmeme hakkının korunması gerçekleşecek” diyor. Bir örnek vereceğim. Cenk Yiğiter, genç bir akademisyen. KHK ile üniversiteden atıldı. Yetmedi, dergilerde yazı yazması yasaklandı, kamuda ve vakıf üniversitelerinde çalışmak yasak dediler. Avukatlık yapayım dedi, yapamazsın dediler. Üniversite sınavına girdi kazandı, öğrenci de olamazsın dediler. ‘Ee bari yurt dışına gideyim karnımı doyurayım’ dedi, o da yasak dediler. Sadece Cenk Yiğiter mi? Hayır. Öğrenciler, avukatlar, akademisyenler hapiste. Buradan bütün o kardeşlerime sesleniyorum. Hiçbiriniz lekeli değilsiniz, lekeli olanlar size bu acıları çektirenlerdir. Onların karşısında dağ gibi durmak da bizim görevimizdir.

KILIÇDAROĞLU UNUTMAZ: “Çocuklara karşı cinsel istismarla mücadelede cezaların caydırıcılığı artıracağız.” Yazmışlar, “100 günde yapacağız.” Geldi mi böyle bir kanun teklifi? Gelmedi. “Emekli aylıklarının en az bin TL’ye tamamlanması, 100 günde.” Kanun teklifi gelmedi ama biz hazırladık. Bütün emeklilere söylüyoruz, bin lirayı parlamentoya getireceğiz. Bütün emekli kardeşlerim de izlesin, kim emekliden yana? “Şehit yakını ve gazilerin SGK borçlarını sileceğiz” diyorlar. Şehit yakını ve gazileri kandırıyorlar. 15 Temmuz şehit yakınları ve gazileri için 309 milyon lira para toplandı. Sevgili Erdoğan duyuyor musun, ne oldu bu para?

DİYANET İSTİFA SLOGANLARI: İlk Diyanet İşleri Başkanı Rıfat Börekçi ve şimdi 18. Diyanet İşleri Başkanı var. Bu Diyanet İşleri Başkanı, ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen kişinin önüne gidip, diz çöküyor. Bu ülkenin bağımsızlığında binlerce şehidimiz vardır. Kadın, erkek, yaşlı demedik. Dişimizi tırnağımıza taktık, bu ülkenin minarelerinde ezan özgürce okunsun diye. Sen şimdi kalkıyorsun, ‘Keşke Yunan galip gelseydi’ diyen adamın önünde diz çöküyorsun. Ben bunu kabul etmiyorum. (Bu sözler üzerine grup toplantısında bulunanlar ayağa kalkarak, ‘Diyanet istifa’ sloganı attı.) Bu kişi şunu da söylüyor, “10 Kasım’da dokuzu beş geçe kenefe gidin.” Bu kişiyi Diyanet İşleri Başkanı ziyarete gidiyor. Üstelik 9 Kasım’da gidiyor. “Ziyaret tamamen insani duygularla yapılmıştır” diyor. Bunun insani duygularla ne ilgisi var? Altında makam araban, üstünde de cübben var. Resmi kıyafetle gidiyorsan Diyanet’i temsilen gidiyorsun. Sen bunu bilmiyorsan, o koltuğu derhal ama derhal terk et. Sana o koltuğu sağlayanlar idamla yargılandılar. Rıfat Börekçi, Mustafa Kemal idamla yargılandı. Sen tarihine de inancına da ihanet ediyorsun. Şehitlere de gazilere de ihanet ediyorsun. O koltuk cumhuriyet tarihine ihanet koltuğu değildir. O koltuk, sevginin, saygının, hoşgörünün koltuğudur. O nedenle o zatın koltuğu bir an önce bırakması benim en büyük arzumdur.

‘Kaşıkçı’nın ses kaydı Meclis’e gelsin’

O UÇAK HARAMDIR: Bindin Katar’ın uçağına geziyorsun, o uçak haramdır. Katar, Doğu Akdeniz’de İsrail ve Mısır ile doğalgaz arıyor. Bizimki de karşı. Ama Katar’a bir şey diyemiyor. Neden? Ee kayığına bindi. Bir şey söylese “Sana uçak verdim sus” diyecek.

SURİYELİ BİRİNCİ SINIF: 100 günlük planda, “Sağlık turizminde Türkiye marka haline gelecek” diyor. Ameliyatlar durdu, piyasada ilaç yok. Hastaneye başvurduğunuzda 14 ayrı ödemeyle karşı karşıya kalıyorsunuz. Ama hiçbir Suriyeli ödemiyor. Bizim insanlarımız ikinci sınıf, onlar birinci sınıf. Bu krizin sebebi ne? Tek bir sebebi var, basiretsiz bir yönetim.

SES KAYDI İÇİN ÖNERGE: Cemal Kaşıkçı öldürüldü ve yok edildi. Sarayda oturan zat şunu söylüyor: “Ses kaydını kim isterse dinlettik” Sen cinayeti bildiğin halde cinayeti işleyenleri niye tutuklamadın? Sesi dinliyorsun, bütün dünya istihbarat örgütüne dağıttım diyorsun. Bütün dünya biliyor, TBMM’de 600 milletvekili bilmiyor. Araştırma önergesi vereceğiz ve o ses kayıtlarının TBMM’ye gelmesini isteyeceğiz. Türkiye’nin onurunu koruyacağız.

130 bin lira tazminat ödeyecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mann Adası belgeleri ve kozmik odaya ilişkin yaptığı açıklamalar nedeniyle CHP lideri Kılıçdaroğlu aleyhine açtığı 500 bin liralık manevi tazminat davasında karar çıktı. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 130 bin lira tazminat ödemesine karar verdi. İstanbul Anadolu 20. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülen davanın ilk duruşmasına Cumhurbaşkanı ve Kılıçdaroğlu’nun avukatları katıldı. Kılıçdaroğlu’nun avukatı Çağlar Çağlayan daha önce yaptıkları reddi hakim talebini yineledi ancak mahkeme reddetti. Bu sırada Erdoğan’ın avukatı Ferah Yıldız ile avukat Çağlayan bir süre tartıştı. Çağlayan, kararın açıklanacağı sırada duruşma salonunu terk ederken, kararını açıklayan mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vererek davalı Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a 130 TL manevi tazminatı faizi ile ödemesine karar verdi. DHA