17.11.2008 - 00:35 | Son Güncellenme:
ÖNDER YILMAZ MİTHAT YURDAKUL Ankara
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, tartışma yaratan “İran eğer kitle imha silahı olarak yapıyorsa, ona ‘bunu yapma’ diyenlerin de nükleer silahlarının olmaması gerekir” sözleri, Türkiye’nin resmi politikası açısından tartışmalı bir durum yarattı. Erdoğan, AKP hükümetinin dışişleri bakanları ve dönemin Genelkurmay başkanlarının, İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin yorumlarıyla farklı bir çizgi oluşturdu. Erdoğan’ın sözlerine, bir dönem Türk dış politikasına yön veren isimler de tepki göstermişlerdi.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde İran’ın nükleer faaliyetlerine ilişkin açıklamaları şöyle:
Gül ne demişti?
(14.02.2006/Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier görüşmesi): Nükleer enerji konusunda araştırma yapma, İran da dahil olmak üzere herkesin hakkıdır. Ama, nükleer enerji barışçı yollarla kullanılabileceği gibi, kitle imha silahı olarak da kullanılabilir. İran, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK) ile sıkı işbirliği içinde olmalıdır.
(9.05.2006/İran Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Ali Laricani görüşmesi): İran, BM’nin nükleer silahlanma konusundaki karar ve tavsiyelerine uymalıdır. İran’ın sorunlara, gerilim yaratmadan çözüm bulması, Ortadoğu’yu olduğu kadar dünyayı da rahatlatacaktır.
(29.05.2006/İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni görüşmesi): Nükleer konular, bizim tarafımızdan sadece barışçı amaçla desteklenmektedir. Dolayısıyla biz, bölgemizdeki, komşumuzdaki tüm nükleer silahların, var demiyorum, ama nükleer silahlardan tamamen arınmış bir bölge ve komşuluk anlayışına inanıyoruz.
(25.06.2006/İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki görüşmesi): Türkiye olarak biz, diplomatik çözüm olmasına büyük gayret sarf ediyoruz. İran’ın da soğukkanlılıkla paketi (nükleer görüşme) ele alıp incelemeye başlaması önemli adımlardır.
Babacan ne dedi?
Dışişleri Bakanı Ali Babacan da çeşitli tarihlerde konuyla ilgili şunları söyledi:
(14.04.2008/Londra Kraliyet Silahlı Kuvvetler Enstitüsü’ndeki konuşma): Her ülkenin barışçıl amaçlarla nükleer teknoloji üzerinde çalışma hakkı vardır. İran’dan bu çalışmaları konusunda daha açık bir tutum izlemesini, uluslararası toplumdan ise diplomatik çözüm çabalarını yoğunlaştırmasını istiyoruz.
(05.06.2008/ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice görüşme): Türkiye, İran’ın nükleer silah edinmesine karşıdır. Ancak, bu meselenin İran’la diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyoruz.
(21.07.2008/İran Nükleer Başmüzakerecisi Said Celili ile görüşme): Biz, bağımsız her ülkenin nükleer teknolojiyi barışçıl amaçlarla kullanabileceğine, bunun bir hak olduğuna inanıyoruz.
(18.08.2008/İran Dışişleri Bakanı Manuçehr Mutteki ile görüşme): Biz diyoruz ki egemen, bağımsız her ülkenin barışçıl amaçlarla kullanılacak nükleer teknolojiye sahip olması en doğal hakkıdır, ancak, bölgemizde nükleer silahlara da karşıyız. Bu konuyla alakalı güven unsurunun pekiştirilmesi gerekiyor. Karşılıklı güvenin geliştirilmesi için diyalog temel yöntem.
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, 28 Ağustos 2006’da görevini Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a devri sırasında, İran’ın nükleer enerji konusundaki çalışmalarına ilişkin önemli mesajlar vermişti. Özkök, şunları kaydetmişti:
“Kuzey Kore’den başlayıp Ortadoğu’ya uzanan eksen üzerindeki kitle imha silahlarına sahip veya sahip olduğu yönünde şüpheler yaratan ülkelerin varlığı, ülkemizin güvenliği için ciddi ve yön verici bir tehdit oluşturmaktadır. Bu sorun çözülemezse, ülke olarak yakın gelecekte önemli karar noktalarıyla karşılaşmamızın kuvvetle muhtemel olduğunu düşünüyorum. Aksi takdirde, bölgedeki stratejik üstünlüğümüzü kaybetmek durumuyla karşılaşırız.”
Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt da Genelkurmay’ın 6 Haziran 2008’de İstanbul’da düzenlediği, “Ortadoğu: Belirsizlikler İçindeki Geleceği ve Güvenlik Sorunları” konferansta, “İran’ın nükleer programının barışçıl amaçlarla kullanılması önem arz ediyor. Türkiye, komşularıyla güvenli bir işbirliği ve barış içinde yaşamak arzusundadır” demişti.