12.09.2017 - 16:19 | Son Güncellenme:
AA
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Öztürk, yaptığı yazılı açıklamada, yeni adli yılın önceki yıllardan farklı ve yeni sorunlarla açıldığını savundu.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından terör örgütünün yargı yapılanmasındaki kapsamının ortaya çıkmaya başladığını,Türk yargı sisteminin neredeyse ele geçirdiğinin görüldüğünü ifade eden Öztürk, 4 bin 521 hakim ve savcı hakkında işlem yapıldığını, hakim ve savcı sayısının 11 bin 372 olduğu düşünüldüğünde, yargıdaki örgüt yapılanmasının boyutunun da anlaşılacağını kaydetti.
Öztürk, iradesini cemaat yapılanmasına terk etmiş hakim ve savcılardan adil karar vermelerini beklemenin safdillik olacağını ifade etti.
Görevden uzaklaştırılan hakim ve savcıların yerine atanan genç hakim ve savcıların tecrübesizliklerinin, adalet arayışındaki vatandaşlar için ciddi buhrana sebep olmayacağını ümit ettiklerini belirten Öztürk, "Zira yargı boşluk kaldıramaz." ifadesini kullandı.
Öztürk, yargı sisteminin problemlerinin geçmişten bugüne kartopu gibi sürekli arttığını, bir kısım iyileştirmelerin günü kurtarmaya yettiğini ancak kalıcı çözüm olamadığını ileri sürdü.
YARGININ BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞI
Yargının adil davranabilmesi için gerekli unsurların başında yargı bağımsızlığının ve tarafsızlığının geldiğini vurgulayan Öztürk, bağımsız ve tarafsız olmayan yargı mekanizmasından adil karar beklemenin mümkün olmadığına dikkati çekti.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı denilince ilk olarak akla kuvvetler ayrımı ilkesinin kabul edilmesinin geldiğini belirten Öztürk, şöyle devam etti:
"Yargı erkinin, siyasal iktidar ve yasama organı dışında kalan diğer güç odaklarının etkisinden de kurtarılması gereklidir. Bu bağlamda, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında görülen, yargıya, tarikat-cemaat yapılanmasının hakim olması en güzel örnek olarak hala hafızalarda tazeliğini muhafaza etmektedir. Buna engel olmak için geçmişten ders almak, gelecekte de benzer yapılanmaların yargıya hakim olmasına engel olacaktır.
Bağımsızlığı hususunda ciddi endişe bulunan bir yargıdan adil kararlar ile kişi hak ve özgürlüklerinin güvencesi olacağını beklemek mümkün değildir. Devletin temeli olarak kabul ettiğimiz adaletin sağlanamaması, devletin bekası bakımından da ciddi endişe yaratacaktır. Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde, hukuk devleti ilkesinden bahsetmek mümkün değildir."
HAKİM VE SAVCILARIN LİYAKATI
Hakim ve savcıların liyakatıyla ilgili problemin temelinde, hukuk eğitiminin yattığını ifade eden Öztürk, "Biz MHP olarak, hakim ve savcıların eğitiminin yetersizliği değil, genel olarak hukuk fakültelerinin eğitim sisteminin yetersiz olduğu kanaatindeyiz. Bu sebeple hukuk eğitiminde acilen köklü değişiklikler yapılması gerektiğini düşünüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Hukuk fakültesi diplomasına sahip olanların, merkezi bir sınava tabi tutulmaları ve başarılı olanların hukukçu sıfatı ile mesleğe kabul edilmesi gerektiğini vurgulayan Öztürk, hukukçuların mesleki tecrübe kazandıkça alacakları davaların kapsamının genişletilebileceğini aktardı.
Hakimlik ve savcılık sınavlarında, hukuk fakültesi müfredatının genelinin değerlendirilmesi gereğine işaret eden Öztürk, Türkiye Adalet Akademisi'nin, alanında yetkinliği hususunda genel kabul gören öğretim üyeleri ile yüksek yargıda görev yapan üyelerin ders verdiği bir kurum olarak yapılandırılması gerektiğinin altını çizdi.
Meslek içi eğitimlerde başarısız olan hakim ve savcılara müeyyide uygulanması yoluna gidilebileceğini belirten Öztürk, hakimlik ve savcılık mesleğini icra edecek kişilerin, mali açıdan sıkıntı yaşamaması için gerekli mali desteğin yapılmasının önemine değindi. Öztürk, hukuk fakültesi öğretim üyelerinin durumunun da hakim ve savcılara paralel olması yolunda adımlar atılmasını önerdi.