MHP'den 'namert'e cevap

MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Başbakan Erdoğan’ın Devlet Bahçeli’yi, iddialarını kanıtlayamaması durumunda “namertlikle” suçlamasına, geçmişte yaşanan “şerefsizlik” tartışmasına göndermede bulunarak cevap verdi.

Büyükataman “Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ruh hali ve MHP’ye yönelik ithamlarına” ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

-ESKİ TARTIŞMAYA GÖNDERME-

MHP lideri Bahçeli’nin bebek katili ile yapılan pazarlıkları ifşa etmesinin hemen ardından Başbakan Erdoğan’ın, “müfterilik” suçlaması yönelttiğini ve bu ithamların ispatlanamaması halinde iddia sahiplerinin “şerefsiz” olacağını söylediğini hatırlatan Büyükataman şöyle devam etti:

“Fakat ilerleyen süreçte yeniden sahne alarak, bu iddiayı kendisi ispatlamış ve sağa sola savurduğu ‘şerefsizlik’ yaftasını göğsüne asmıştı. Ne gariptir ki aynı Erdoğan, partimizce Bursa’da düzenlenen ve AKP iktidarının tüm engelleme ve karartma girişimlerine rağmen Bursa tarihinin en kalabalık mitingi olarak kayıtlara geçen ‘Kuruluş Mitingi’nde, Sayın Genel Başkanımızın yönelttiği ‘Bölücü başına ne vaat ettin?’ sorusuna aynı söz öbeklerini kullanarak cevap vererek bütün şüpheleri ortadan kaldırmıştır. Fakat bu defa Erdoğan müfterilik sıfatından vazgeçerek sözlerinde ufak bir değişikliğe gitmiş ve ‘şerefsizlik’ yerine ‘namertlik’ yaftasını kullanmayı uygun görmüştür. Anlaşılan odur ki bütün Türk milleti gibi Başbakan Erdoğan da şerefsizlik nişanesinin kimin göğsünde durduğunun idrakine ve bu söylemini terk etmenin doğru olacağı kanısına artık varmıştır. Bu hepimiz açısından sevindirici bir gelişmedir.”

-“ERDOĞAN İHANET PINARINDAN İÇTİ”-

Terör örgütüne teslimiyet sürecinde ilerlerken terörist inlerinde soluklayan ve ihanet pınarlarından yıkanan Başbakan Erdoğan’ın, maalesef bölücülük hastalığına yakalandığını öne süren Büyükataman, “Bu amansız hastalık, erken teşhis aşamasında yalana başvurup tedaviden kaçan Erdoğan’ın beynini, zihnini ve ruhunu bütünüyle ele geçirmiştir. Erdoğan’ın mikrobunu yaymaya ve bulaştırmaya çalışması onun bu hastalığın tesadüfen kurbanı olmadığının ispatıdır. Sık sık bölücülük nöbetleri geçiren Erdoğan’ın ruhi dengesinde baş gösteren çalkantılar ve kararlarındaki ani değişimler karşısında tüm ilmi tanımlar yetersiz kalmakta ve tıp bilimi çaresizliğin dibine vurmaktadır” dedi.

-“KÖTÜLEDİĞİ MİLLİYETÇİLİĞİN AYAKLARINA KAPANDI”-

MHP’li Büyükataman Başbakan Erdoğan’ın Eskişehir’de, yine böyle nöbet geçirip kendisini kaybederek ne dediğini bilmez bir psikolojiye büründüğünü iddia etti. Sarf ettiği cümlelerde MHP’nin milliyetçiliğini eleştiren ve kendince milliyetçilik tanımlaması yapan Erdoğan’ın, daha birkaç hafta önce ayaklarının altına aldığını söylediği milliyetçiliğin ayaklarına kapanarak yaşadığı oy kaybının onu ne denli acınacak bir hale getirdiğini gösterdiğini ve iktidar ehliyetini kaybettiğini de tescillediğini anlatan Büyükataman şu suçlamalarda bulundu:

“Ne yazık ki Erdoğan bölücülük hastası, terörist yanlısı ve terörist başına yaranma bağımlısı olmuştur. Tüm benliğini işgal eden bu hastalıktan yakasını kurtarması artık imkânsızdır ve Türk milletinin AKP mikrobu ile birlikte Erdoğan müptelasından en kısa sürede kurtulması gerekmektedir.”

Aynı zamanda Erdoğan bu konuşmasında yalan söylemenin bir siyasetçiye yakışmayacağından dem vurmak küstahlığını göstererek geçmişte Sayın Genel Başkanımızla alakalı olarak elinde bulunan belgeleri açığa vurduğunu söylemek aymazlığına kapılmıştır.

Daha geçtiğimiz ay, geçmiş dönemlerde yapmış olduğu konuşmalardaki çelişki ve yalanlar üzerine hazırlanan bir videoyu paylaşım sitelerinden mahkeme kararıyla kaldırtarak kendisinde aynaya bakacak yüzü bulamadığını ve kendi yalanlarından kendisinin bile utandığını hepimize ilan eden Erdoğan’ın bu yüzü nereden bulduğu ise büyük bir merak konusudur. Ayrıca Başbakan Erdoğan bu sözleriyle siyasetçi kimliğini çok uzun zaman önce bir yana bıraktığını ve bölücü paçavrasını üstüne geçirerek terörist başının emir ve himayesi altına girdiğini de kendi ağzıyla onaylamıştır. Çünkü Erdoğan’ın da dillendirdiği gibi yalan söylemek siyasetçiye, bir devlet adamına, bir Başbakan’a, karakter sahibi hiçbir insan evladına yakışmaz. Yalan; ancak ve ancak kişiliksizlerin tutunacağı, namertlerin sarılacağı ve hainlerin kullanacağı bir araçtır. Milyonlarca insanın gözünün içine bakarak yalan söylemek ise düşük bir seviye ve alçak bir seciye gerektirir. Yalan er kişinin harcı değildir. Bununla beraber yaklaşık 11 yıllık AKP iktidarı dönemi bize göstermiştir ki Erdoğan, yalancının kralı, yalan kitabının tescilli yazarı ve müfterinin daniskasıdır.”