SiyasetMHP 'rüşvet ve yolsuzluk' soruşturmasını değerlendirdi

MHP 'rüşvet ve yolsuzluk' soruşturmasını değerlendirdi

24.12.2013 - 11:02 | Son Güncellenme:

.

MHP rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasını değerlendirdi

MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, AK Parti hükümetinin kabinedeki üyelerine kadar uzanan yolsuzluk iddiaları nedeniyle MHP’nin, Türkiye adına endişe duyduğunu belirterek, “Hükümete ait böylesi utanç verici belgelerin ülkemiz aleyhine kullanılarak, AKP’ye yeni skandallar yaşatma tehdidi karşılığında tavizler koparılabileceği kuşkusunu milletimizle paylaşmak istiyoruz” açıklamasında bulundu.

Haberin Devamı

Çetin, yaptığı yazılı açıklamada, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen “rüşvet ve yolsuzluk” soruşturmasını değerlendirdi.

Açıklamasında “Devletimizin ve milletimizin çıkarlarını koruması gerekirken, makamlarını şahsi çıkarları için kullanan, rüşvet alan, adam kayıran bu zihniyetin başka hangi menfaat ilişkileri içerisine girdiğini düşünmek dahi istemiyoruz” diyen Çetin, AK Parti hükümetinin kabinedeki üyelerine kadar uzanan yolsuzluk iddialarının MHP’yi Türkiye adına endişeye sevk ettiğini vurguladı. Çetin, hükümete ait “böylesi utanç verici belgelerin” Türkiye aleyhine kullanılarak, AK Parti’ye yeni skandallar yaşatma tehdidi karşılığında tavizlerin koparılabileceği kuşkusunu paylaşırken şunları kaydetti:

Haberin Devamı

“AKP’nin açılım sürecini başlatabilmesi için, bilhassa 2011 yılında bölücü terörün akıttığı şehitlerimizin kanlarının bir pazarlık malzemesi olarak kullanılmasının bir benzeri; şimdi kirli çamaşırlarının ortaya döküleceği tehdidi ile AKP hükümetinin belli bir siyasete zorlanmasıyla tekrarlanmaktadır. Küresel güçlerin bölgemizle ilgili hesaplarında bugüne kadar taşeronluk vazifesini layığınca yerine getiren Tayyip Erdoğan ve hükümetinin yorulan ve yıpranan kadroları, kendilerine eş koşulan yeni CHP ile birlikte efendilerine hizmet ve taviz yarışına sokulmuştur. Ortada bir pazar kurulmuş ve bu pazarda bir şeyler alınıp satılmaktadır. Türkiye gerçek anlamıyla bir yol ayrımına gelmiştir ve tercihini milletten yana kullananlar ile menfaat için her türlü kılığa girenler apaçık ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de siyaset yeniden dizayn edilirken, ABD ve öteki küresel güçlerin kullandıkları ve kullanacakları bir safta, tamamıyla yerli ve milli kadrolara sahip Milliyetçi Hareket Partisi bir tarafta yer almaktadır.”

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yolsuzluk suçlamalarını “çözüm sürecine tuzak kuruluyor” şeklinde açıklamasının dahi, hükümetin nerede köşeye sıkıştırıldığı hakkında ipucu verdiğini savunan Çetin, “Terör örgütünün silahla elde edemediği tavizleri AKP hükümeti on bir yıl boyunca adım adım yerine getirmiştir. Şimdi ise Devletin muhatabı kabul edilen İmralı’daki bebek katilinin affı için kamuoyu alıştırılmaya çalışılmaktadır. Önümüzdeki haftalarda terörisbaşının AİHM’de ceza indirim talebinin görüşüleceği dillendirilmektedir. Ülkemizin birlik ve bütünlüğü açısından hayati önemdeki bu karara karşı tavır koyması gereken hükümet ise, ortaya dökülen ve belki de henüz sırada bekleyen kirli çamaşırları yüzünden ayıplı bir vaziyettedir. Keza Kıbrıs’taki son gelişmeler, Ermenistan’a göz kırpan yeni açılımlar, çuvallanan Suriye, Barzani’ye terk edilmiş Irak politikası AKP hükümetinin bu teslimiyetçi politikalarının eseridir” ifadelerini kullandı.

Haberin Devamı

Çetin açıklamasını şöyle tamamladı:

“Ahlaki çürümenin tesiri altındaki siyaset kurumunun yapacağı hataların bedeli tahminlerin ötesinde ağır olabilmektedir. AKP hükümetinin kendi ayıplarını örtebilmek için neleri gözden çıkarabileceği ve hangi tavizleri vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Devletimizin beynine kadar sirayet etmiş küçük menfaat çetelerinin, çok daha büyük menfaat çeteleri olan küresel güçlere karşı Türk devletinin ve milletinin milli menfaatlerini ne derece koruyabileceğini kamuoyunun takdirine sunuyoruz.

Haberin Devamı

Henüz yolsuzluk iddialarının odağındaki Bakanların dahi görevlerinden el çektirilmediği, aksine İçişleri Bakanının kendisini soruşturan devlet görevlilerini görevden aldığı bu çarpık işleyiş, Türkiye’yi diktatörlerin yönettiği otoriter rejimlerle aynı sınıfa sokmaktadır. Millet egemenliğine dayanan gerçek demokrasilerde ise bunca şaibenin altında hiçbir hükümetin ayakta kalma şansı yoktur.”