21.08.2019 - 16:37 | Son Güncellenme:
AA
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, üç büyükşehir belediye başkanının görevden uzaklaştırılmasına ilişkin, "Belediye imkanlarını Mehmetçik katillerine sunmanın, Anayasa ve kanunları yok saymanın, sandıktan çıkan oy ve desteği yanlışa yormanın ahlaken ve hukuken bedeli herkes için bir ve aynıdır." ifadesini kullandı.
Bahçeli, yazılı açıklamasında, Türkiye'nin 35 yıldır bölücü terörle kıran kırana mücadele halinde olduğunu belirtti.
Terörün toplumsal, ekonomik ve siyasi faturasının anormal düzeyde ağır olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "Milli devletimizi kundaklamayı, milli varlığımızı dağıtmayı, milli kimliğimizi dinamitlemeyi amaçlayan iç ve dış mihraklar terörü alçakça kullanmakta, ahlaksızca kumanda etmektedir. Nitekim tehdidin mahsuru, tehlikenin mahiyeti ziyadesiyle faik ve fazladır." dedi.
"Türk milleti ile kökü maziye dayanan, özü mefsuh ve mefluç olan şiddetli bir hesaplaşma süreci terörizm vasıtasıyla devam ettirilmektedir." değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü kanlı eylemlerin, karanlık emellerin, kiralık ellerin açık ve yakın hedefidir. Türkiye'miz, varoluş haklarını, tarihsel haysiyetini biteviye muhafazayla birlikte müdafaa edebilmek için kritik bir kavşakta, mühim bir kader ve karar eşiğindedir. Terör, bağışlanması, vaka-i adiyeden görülmesi mümkün olmayan insanlık suçudur. Ne demokrasi, ne özgürlük, ne de insan hak ve hukuku, terörün banisi ve bahanesi olamayacaktır. Tam tersini iddia ve ifade edenler insanlık onurundan zerre nasibini alamamış, terörizme hizmetkarlıklarını meşhur ve moda kavramlarla örtmeye niyetlenmiş sefih ve sefil mahlûklardır. Klişe ve şablon ezberlerin arkasına saklanıp istikbali pençelemeye, istiklali perdelemeye cüret eden köksüzlerin hiç kuşkusuz mayaları lekeli, meşrepleri laçkadır. Altını kalın olarak çizmek lazımdır ki, Türkiye bir hukuk devletidir. Hukukun üstünlüğü tartışılmaz bir gerçektir. Ayrıca hukukun genel ve geçer evrensel ilkeleri herkes için bağlayıcıdır. Devlet adalet üzerine bina edilmiştir. Adalet Türk tarihinin her döneminde mülkün temelidir, böyle de kalacaktır."
"KİM OLURSA OLSUN SONUÇLARINA KATLANMAK DURUMUNDADIR"
Kanunların açıkça suç saydığı bir fiili kasten ve taammüden işleyenlerin, kim olursa olsun, bunun sonuçlarına katlanmak durumunda olduğunu vurgulayan Devlet Bahçeli, "Sandık, seçim, demokrasi suç ve suçluların sığınak ve barınağı görülemeyecektir. Demokrasi ihanetin kaynağı sayılamayacaktır." ifadesini kullandı.
Diyarbakır, Mardin, Van büyükşehir belediyelerinin HDP'li Belediye Başkanlarının, isabetli bir idari tasarrufla görevlerinden geçici tedbirle uzaklaştırılarak, yerlerine valilerin görevlendirildiğini hatırlatan Bahçeli, bu mücadelenin kesintisiz sürmesinin yegane arzuları olduğunu bildirdi.
Devletin kaynaklarını, milletin kazanımlarını teröristlere peşkeş çekenlerin pişman edilmesi gerektiğinin altını çizen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Söz konusu büyükşehir belediye başkanları PKK’nın nam ve hesabına fütursuzca çalışan, haklarında da pek çok soruşturma ve kovuşturma bulunan terör yandaşları, terörist sevicilerdir. Belediye imkanlarını Mehmetçik katillerine sunmanın, Anayasa ve kanunları yok saymanın, sandıktan çıkan oy ve desteği yanlışa yormanın ahlaken ve hukuken bedeli herkes için bir ve aynıdır."
Demokrasinin devletten bağımsız ve bağlantısız düşünülemeyeceğine vurgu yapan Bahçeli, devletin olmadığı yerde ise demokrasinin hükümsüz ve temelsiz olacağını belirtti.
Bir yanda devleti yıkıp milleti bölmek için uğraşanların, diğer yanda zoru görünce demokrasi çığırtkanlığı yapmasını şeytani bir sapkınlık, alçak bir saptırma olarak niteleyen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Buna inanacak ve itibar edecek vicdan sahibi hiç kimse yoktur. Şayet bir belediye başkanı, silahlı terör örgütü kurmak veya yönetmek, silahlı terör örgütüne üye olmak, terör örgütü propagandası yapmak, suç ve suçluyu övmek için işgal ettiği makamı silah ve cephanelik gibi kullanıyorsa devlet aklı, millet ahlakı buna seyirci kalamayacaktır. Aksi bir durum milli bekamızı ateşe atmak, milli haklarımızı uçuruma savurmak anlamına gelecektir. Diyarbakır, Mardin, Van Büyükşehir Belediye Başkanlıklarının idaresi egemenliğin yegane sahibi Türk milletinin doğrudan kontrolündedir. Türkiye Cumhuriyeti devleti PKK'nın geçim kapısı haline gelen, para ve terörist temin merkezine dönen söz konusu büyükşehir belediyelerine adaletin ruhuyla müdahale, maşeri vicdanın beklentileriyle muamele etmiştir.
Bu belediyeler, yöre insanımızın mahalli ve müşterek ihtiyaçlarını karşılamak yerine sözde eşbaşkanlık sistemiyle Kandil'e bağlanmışlar, ihanet ve melanete kucak açıp kuluçka vazifesi görmüşlerdir. Dünyada hiçbir meşru ve egemen devletin tahammül edemeyeceği çirkinlik ve çirkeflikler yaşanmış, yaşatılmış, ezcümle PKK'lılar belediyelere doldurularak yuvalanmalarının önü açılmıştır. Terör maşalarının mizansen şekilde belediye başkan adayı gösterilip tiyatro sahnesine çevrilen sandık marifetiyle seçilmeleri mızrağın çuvala sığmasına yetmemiş, yetişmemiştir. Her şey gün gibi ortadadır. Terör örgütü PKK'nın ucuz aparatı, siyasi artçısı ve yancısı olan HDP'nin zehirli, zincirli, ziftli niyetleri bir kez daha duvara toslamıştır. Anlaşılan boğazındaki kemendi Kandil'den tutulan HDP, Eylül 2016'dan 31 Mart 2019'a kadar sorumluluğu altındaki 105 belediyenin 95'ine kayyum atanmasından herhangi bir ders almamış, alacak dirayet ve basireti de gösterememiştir. Yanlış hesap devletin ve milletin var oluş azminden hamdolsun dönmüştür. Devlet başa gelirken kuzgun leşe atılmıştır. Kaldı ki olması gereken de kesinlikle budur."
"PKK'YI UTANMADAN SELAMLAMIŞTIR"
Irak'ın kuzeyinde icra edilen Pençe Operasyonu'yla eşzamanlı ve koordineli şekilde yürütülen geniş çaplı Kıran Operasyonu sayesinde, terörün köküne kıran gireceğine inandığını bildiren Bahçeli, başka seçenek kalmadığını belirtti.
PKK'nın dayatmasıyla aday gösterilip hitamında seçtirilen belediye başkanlarının görevlerinden uzaklaştırılmalarının bazı mahfillerde ve malum isimlerde rahatsızlık uyandırdığına dikkati çeken Bahçeli, "CHP hemen öne çıkıp PKK'ya siper olmuş, Kandil'in önüne yatmıştır." ifadesini kullandı.
"BODRUM'DA TATİL KEYFİ SÜREN..."
"İstanbul yoğun yağışlardan dolayı suya ve sele teslim olmuşken, Bodrum'da tatil keyfi süren, sonra zevahiri kurtarmak için kısa süreliğine kırmızı yelekle afet mahallerini gezen, arkasından yine tatiline devam eden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı demokrasi ve demokratik teamül hatırlatması yaparak PKK'yı utanmadan selamlamıştır." diyen Bahçeli, "Bizim merakımız İstanbul'da da eşbaşkanlık uygulamasının olup olmadığıdır." değerlendirmesini yaptı.
Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"İstanbullu kardeşlerimi yüzüstü bırakıp yatlarda sefa süren bir şahsın görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarına destek açıklaması millete, milli şerefe haksızlık ve hakarettir. CHP, belediye araçlarıyla asfalta bomba döşeyen, tünel kazan, hendek açan, kanlı saldırıları provoke ve teşvik eden terörist yedekleriyle aynı çemberde, aynı çukurdadır. Bu tablo rezalettir, utanç vericidir. CHP Genel Başkanı'nın 'Demokrasiden uzaklaşıldı' isnadı, CHP'nin hilkat garibesi ve adamlık fukarası, üstelik özü gitmiş çöpü kalmış sözcüsünün 'darbe' iftirası aziz Atatürk’ün partisinin ne hallere düştüğünün ibret ve isyan ettirici delilidir. HDP, kendisine dosyası günbegün kabaran yeni bir suç ortağı bulmuştur. Zilletin parolası demokrasi güçleri olarak belirmiş ve sivrilmiştir. CHP Genel Başkanı'nın hem tank palet fabrikası istismarını sürdürüp hem de PKK'yla paslaşması, üstelik henüz 50 milyon doları bulamaması tam bir siyasi yozlaşma ve akıl kaymasıdır. Aziz milletimiz banker Kılıçdaroğlu'nun 50 milyon doları bulup Adapazarı'ndaki tank palet fabrikasına gözü kesiyorsa ortak olmasını sabırsızlıkla beklemektedir."
Kılıçdaroğlu'nun bir hafta içinde 50 milyon doları nasıl ve ne şekilde bulacağının ise ayrı bir tartışmanın konusu olduğuna vurgu yapan Bahçeli, "Daha tuhafı, 11. Cumhurbaşkanıyla birlikte sabık Başbakan Serok Ahmet'in aynı anda PKK'nın tezlerine bodoslama destek vermeleri, öne çıkmaları, adeta paylaştırılmış görevlerini titizlikle yerine getirmeleridir. Geçmişleriyle çelişen, bir zamanlar taşıdıkları tarihi görevlerle tezada düşen bu iki şahsın hükümete duydukları husumet gözlerini kör, vicdanlarını da esir etmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"GÜROYMAĞA 'NORŞİN' DİYEN..."
Bahçeli, "11.Cumhurbaşkanı'nın 'Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının bu şekilde görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır' değerlendirmesi, Güroymağa 'Norşin' diyen, çok güzel şeyler olacak müjdesiyle yıkım sürecinin fitilini tutuşturan bozuk zihniyetin tastamam aynısı ve devamıdır." ifadesini kullandı.
Devlet Bahçeli, Fırat'ın doğusuna suskun, İdlib'teki gelişmelere sessiz, küresel oyunlara itirazsız, hainlere tepkisiz kalanların bir ara Türk milletinin oy ve desteğiyle devletin en tepesinde bulunmalarının ise hakikaten de çok düşündürücü bir kayıp ve handikap olduğunu belirtti.
Siyasi rövanş alma dürtüsüyle hareket edip milli meselelerde tarafsız alan bulmaya çalışan gafillerin bu milletin geleceğinde asla yeri olmayacağını vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı unvanlarını taşıyanların PKK'nın değirmenine gafilce su taşımaları tarifi olmayan bir tükenmişlik ve gayretkeşliktir. Türk milleti bu kararmış niyet sahiplerini not etmiştir. PKK-FETÖ konusunda ağırdan alıp tribüne oynayanların milli vicdanda mahkumiyetleri de ebedi olacaktır. Devlet, millet, vatan, bayrak, beka namustur, hayat memat konusudur. Namus kirletilmeyecek, hainlere acınmayacaktır. İhanetle milli iffet ve irade arasında korunaklı ve tarafsız bir saha yoktur. Herkes bu gerçeklere göre durumunu tekraren gözden geçirmelidir. MHP terörle mücadelenin sonuna kadar yanında, hükümetin ve devletin arkasındadır. Unutulmasın ki, geleceğin Türkiye'sini melun zillet değil muazzam beşeri kuvvet olan Türk milleti tayin ve tespit edecektir. Zalimlere karşı biriz, hainlere karşı sarsılmaz ve şaşmaz birliktelikle duruş gösteriyoruz. Türkiye'yi aşamayacaklar, Türk milletini geçemeyecekler, hilalimize ve milli ülkülerimize kast edemeyecekler.
Artık terörün sonuna yaklaşılmaktadır. Bu kanlı süreç nihayete erecek, iç barış ve huzur ortamı el birliğiyle tesis edilecektir. Güney sınırlarımız boyunca kurulmak istenen terör devletine asla izin verilmeyecek, bölgesel ve küresel ayak oyunlarına Türkiye boyun eğmeyecektir. Aziz milletim müsterih olsun ki sevdalıları her türlü fedakarlığa önşartsız hazır ve kararlıdır."