21.01.2018 - 12:26 | Son Güncellenme:
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kızılcahamam'da yapılan, partisinin Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Disiplin Kurulu ve TBMM Grubu ortak toplantısı kapanış oturumunun ardından basın toplantısı düzenledi.
Bir asrı geçen süredir, Türkiye'nin güney sınırları boyunca "fitne kazanı kaynatıldığını" belirten Bahçeli, emperyalizmin önce kaos çıkartıp daha sonra müdahale gerekçeleri oluşturduğunu ifade etti.
Bahçeli, Anadolu'nun fethinden beri zulmün hesabının bitmediği, kara kaplı defterin hiç kapanmadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Türk milletine kimi zaman simetrik, "KARŞI ÇIKANLAR MONDROS ARTIKLARIDIR"kimi zaman da asimetrik yöntemlerle saldırı düzenlenmiştir. Türklüğün son yurdundaki varlığı, birilerini hep rahatsız etmiştir. Komplo ve kumpaslarla vatan elimizden alınmak istenmiştir. İşbirlikçiler ve ihanet lobisi kanalıyla milletimizin bölünmesi projelendirilmiştir. Dünden bugüne iyi gibi takdim edilen iğrenç niyetler hep aynıdır. On yıllar boyunca aktörler ve zaman doğal olarak değişse bile, saha ve zemin, amaç ve araçlar hep bildik ve tanıdıktır.
Güney sınırlarımızın hemen dibinde, vatan topraklarının mücavir kesimlerinde, alenen terör koridoru açılması, bir terör devleti kurulması için canla başla sürdürülen şirret faaliyet şu an için en yakın, en yalın milli güvenlik tehdididir. PKK, sınırlarımızda himaye ve destek görmektedir. Daha vahimi ise sayıları 30 bini bulan teröristlerden sözde sınır muhafız birlikleri kurulmasıdır."
İki gün evvel, "ABD'nin bine yakın PKK'lı haini", Tel Abyad'a naklettiğinin gündeme düştüğünü anımsatan Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:
"Ne var ki ABD'li bir komutan bu iddiayı gevşek ve yuvarlak ifadelerle tekzip etmiştir. ABD'nin sınırlarımızın hemen yanı başında ne işi vardır? PKK-PYD'yle ne yapmakta, hangi karanlık filmin galası için hazırlık içindedir?
Suriye'nin kuzeyindeki ağır sorunların müsebbibi ABD'dir, mihrak ABD'dir, kanlı müttefikler ise ABD-PYD-PKK'den müteşekkildir. Meselenin can alıcı, yürek yaralayıcı tarafı ise, Türkiye'nin insanlık düşmanı terör örgütleriyle aynı kareye giren bir ülkeyle NATO şemsiyesi altında birlikte çalışıyor olmasıdır. Aynı anda hem dost hem düşman olmak hangi hukuk, hangi adap, hangi demokratik erdem ve ortaklıkla tanımlanacaktır? Suriye'nin kuzeyinde geçtiğimiz yıllarda ilanı yapılan sözde kanton yönetimleri, küresel güçlerin terörizme verdiği altın pas, gösterdiği ibretlik kolaylık sayesinde kurulmuştur."
Ayn el Arap'ın işgal edildiğini, Cezire'nin istilaya uğradığını ve Afrin'in de tasallut ve abluka altına alındığını aktaran Bahçeli, 6 Ağustos 2012'de yaptıkları, "Ülkemize yönelen tehditleri en aza indirmek amacıyla, batı ucu Afrin'i, doğu ucu Kandil'i içine alacak şekilde tesis edilecek hilal şeklindeki güvenlik kuşağı bir an önce sağlanmalı ve icra edilmelidir." şeklindeki çağrıyı hatırlattı.
Türkiye'nin şu anda sınırlarının diğer yakasından kaynaklanan muazzam bir tehdit dalgasına muhatap olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Halep'in en büyük ilçesi olan, doğusu Azez'e, batısı Hatay'a, kuzeyi Kilis’e komşu bulunan Afrin'de terör devletinin provaları yapılmaktadır. Amanos Dağları Afrin'e açılan penceredir ve bu yolla teröristler yıllar içinde vatana sızmış, hain ve kanlı eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Şunu herkes görmelidir ki Afrin'de Ankara'nın kuyusu kazılmaktadır." dedi.
Bahçeli, Münbiç'in PYD/PKK'nın hakimiyetinde olduğunun ve terör koridorunun Akdeniz'e ulaşabilmesi için burasının oldukça stratejik önem taşıdığına değinerek, "ABD, bu maksada, gözü dönmüşçesine yardım ve yataklık etmektedir. Afrin, Türkiye'nin sınır güvenliğini emniyete almak için temizliği mecburi olan stratejik bir noktadır. Halep'in bu ilçesi terörizmin esaretinden kurtarılırsa, PYD/YPG'li caniler Münbiç'ten sökülüp atılırsa, Suriye'nin kuzeyinde hainlerin barınma imkanı, tutunma ihtimali kalmayacaktır." ifadesini kullandı.
"ABD'NİN OPERASYONEL ORTAĞININ KÖKÜ KAZINMALIDIR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kütahya'da, günlerdir beklenen Afrin operasyonun sahada fiilen başladığını ilan ettiğini hatırlatan Bahçeli, "Nihai olarak 'Zeytin Dalı' isimli askeri harekat dün saat 17 itibariyle yıldırım gibi hainlerin tepesine inmiş ve icra edilmiştir." diye konuştu.
Bahçeli, Türkiye'nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullanarak, Suriye'nin toprak bütünlüğüne saygıyla yaklaşarak bölgesel istikrar ve güvenlik için devreye girdiğini bildirdi.
Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu operasyon için gerekli askeri, siyasi ve diplomatik tüm hazırlıklar tam bir uyum ve dengeyle yapılmıştır. Artık terör örgütü PYD/PKK'ya Afrin'in tabut, arkasından sırayı alacak olan Münbiç'in mezar olması yegane ve sonuna kadar desteklediğimiz milli hedeftir.
ABD'nin operasyonel ortağının kökü kazınmalıdır. Suriye Demokratik Güçleri çatısı altında kamufle edilen PYD-YPG'nin hesabı görülmeli, defteri dürülmeli, şehitlerimizin aziz ruhları şad edilmelidir. Bunun başka yolu kalmamıştır. Ya Afrin yıkılsın ya da teröristler yakılsın. Ya istiklal ya ölüm, ya zafer ya da son nefere, son nefese kadar şehadet. Bilinsin ki Kerkük'e 5 bin bozkurtla gidecek kadar gemileri yakan milliyetçi-ülkücü hareket, yeri gelirse, ihtiyaç hasıl olursa, 'Ha ekmeğini yediğim ha kefenini giydiğim ülkem' diyerek, binlerce gönüllüsüyle Türkiye'nin kudretini tescil için Afrin'in boğazına çökecektir. Yetmedi, Münbiç'e gök gürlemesini andıran bir imanla sel gibi akacak, mızrak gibi saplanacaktır.
Gözümüz karadır, zira mevzu bahis vatandır. Şakamız yoktur, zira konu milletin bağımsızlığı ve güvenliğidir. Kahraman Mehmetçik yalnız değildir, nice Mehmetler vatan sathında onlara katılmak için hazırdır. Hükümet yalnız değildir, Milliyetçi Hareket Partisi yanındadır. Devlet asla yalnız değildir, millet vardır ve ayaktadır. Türkiye'ye kanlı silahlarını çevirenler buna pişman edilmelidir. Mücadeleyse mücadele, cansa can, feda olsun vatana diyor, Allah’tan kahramanlarımıza muvaffakiyetler diliyorum."
"İNANCIM ODUR Kİ AFRİN DARMADAĞIN EDİLECEKTİR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, terör koridoruyla İsrail'in nefes almasının planlandığını vurgulayarak, İran'a karşı tampon bir bölgenin oluşturulmasının dayatıldığını belirtti.
Enerji kaynaklarının denetim ve kontrolünün sümen altından bekletilen gündem başlıkları arasında olduğuna dikkati çeken Bahçeli, "ABD, PYD/PKK'yı silahlandırarak önce düzenli orduya kavuşmasını, sonra da siyasi kimlik ve tanınma kurgusuyla devletleşmesini amaçlamaktadır. Bir NATO üyesi olan Türkiye'nin sınırlarında, bir başka NATO üyesi ülke tarafından terör örgütlerinden müzahir ve devşirilmiş bir alan yaratılması gündemdedir. Bu durum NATO'nun kuruluş ilkelerine tamamen aykırıdır. Bu durum uluslararası hukuka göre suçtur." ifadesini kullandı.
Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetin Afrin'e operasyon düzenleneceğine ilişkin açıklamaları olduğunu hatırlatarak, şöyle dedi:
"Bir kısım zevat ise davulla, zurnayla bir devletin yapacağı operasyonu duyurmayacağını ileri sürmüştür. Bunlar değerlendirme yanlışına düşmüşlerdir. Hükümet haklı olarak kamuoyu hazırlamıştır. Milli dayanışma zinde tutulmuştur. Uluslararası toplum nezdinde harekatın meşruiyeti pekiştirilmiştir. Ülkemizin uluslararası hukuktan doğan hakları paylaşılmıştır. NATO uyarılmış, milli güvenlik ve egemenlik haklarımızın tehlike altında bulunduğu ısrarla hatırlatılmıştır. Genelkurmay Başkanı Brüksel’de toplanan NATO Askeri Komitede konuşmuş, MİT Müsteşarıyla birlikte 18 Ocak'ta Rusya’ya gitmiştir. PKK'nın rezilce yardım dilendiği Rusya’nın desteği değilse bile, göz yumması için çaba sarf edilmiş, hava sahasının Türk savaş uçaklarına açılması konusunda yoğun çalışmalar sergilenmiş ve çok şükür netice alınmıştır. ABD çelişkili açıklamalarla durumu kurtarmaya, açığını kapatmaya, terör örgütleriyle girdiği karanlık tüneli örtbas etmeye çabalamıştır. Ancak çırpınışlar beyhudedir."
Bahçeli, Türkiye'nin yoğun diplomasi turlarıyla, açık ikaz ve ihtarlarıyla tüm dünyanın dikkatini Afrin'e çektiğini belirterek, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın Türkiye'yle yakın iş birliğinden bahsettiğini, Türkiye'nin kaygılarına kulak verdiklerini açıkladığını söyledi.
Bahçeli, şu ifadeleri kullandı:
"Madem kaygılarımıza kulak veriyorsunuz, madem yakın işbirliği diyorsunuz, o zaman ne geziyorsunuz Suriye'nin kuzeyinde, ne arıyorsunuz terör örgütlerinin kanlı nefeslerinin tam ortasında? ABD Dışişleri Bakanı, Türkiye'nin PKK'lı teröristlerle ilgili kaygılarını gidermek için yakın çalışacaklarını söylemektedir. Bu bakana diyorum ki, ayağımıza dolaşmayın, başka bir şey istemeyiz. Bir yanda yakın çalışacağız dersiniz, diğer yanda PKK'nın sırtını sıvazlarsınız. Hem Türkiye ile stratejik ortak olup, hem de PYD-PKK-YPG ile operasyonel ortaklık kurmak tek kelimeyle rezalet, cinayet ve hıyanettir. Türk milleti bunu yutmaz, bu tuzağa düşmez, bu zehri yemez."
Türkiye'nin uyarılarına rağmen PYD/PKK'yı koruyup kollayan ve sözlerini tutmayan ABD'nin Suriye'de "teröristlerden kurulu sözde kuzey ordusu" ile bardağı taşırdığını belirten Bahçeli, "Bundan sonra Türkiye'nin teröristleri yakaladığı, bulduğu, üredikleri mahal ve yerlerde imha etmesi tarihe ve ecdada karşı ertelenemez bir görevdir. Bu görev şeref bahsidir, hamdolsun yerine getirilecek, inancım odur ki Afrin darmadağın edilecektir. Bundan kaçış kurtuluş yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
"BİR MADALYONUN İKİ YÜZÜ GİBİLER"
"Afrin operasyonu gündeme gelince CHP’nin Genel Başkanı ve sözcülerini öfke ve tahammülsüzlük sarmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu, bekamıza diş bileyen Türkiye düşmanlarıyla diplomasi yoluyla mücadeleyi önermekle halt etmektedir. Herhalde, 1920'li yıllarda yaşasaydı, yine diplomasi diyecek, yine çakacak, yine maskesi düşecekti." diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"CHP Genel Başkanı'nın bu PYD-PKK hoşgörüsü, operasyonu sulandırma hevesi basbayağı zillettir, alnına sıçrayan kara bir lekedir. Sorumsuz ve gayri milli siyaset işte tam da budur. Dalından kopan, kökünden savrulan CHP'nin hız ve yönünü bundan böyle Türkiye düşmanlarının estireceği rüzgar belirleyecektir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ihanet edilmiş, mirasına kurt düşürülmüştür.
Sayın Kılıçdaroğlu Afrin'i kast ederek diyor ki, 'Oraya asker sokacaksınız, seni kefenle karşılayan arkadaşlarını gönder önce. Bu milletin fakir fukara çocuğunu oraya gönderme.' CHP Genel Başkanı konuşur da yedekleri durur mu? Elbette durmaz, durmamışlardır. HDP beklendiği gibi operasyona karşı çıkarken, CHP'nin eteğinden tutan İP'liler de 'Madem operasyona bu kadar heveslisiniz kendi çocuklarınızı gönderin bu kadar basit. Kendi çocuklarınızı bu harekatın ön saflarında, birliklerin içerisinde görmek istiyoruz.' demiştir. Alın birini vurun ötekine. Aynı tas aynı hamam. Bir madalyonun iki yüzü gibiler, birinde CHP diğerinde İP ve HDP. Afrin harekatına karşı çıkmak, millet evlatları arasına nifak sokmak FETÖ dili, PKK ağzıdır. Bunlar milletimize öylesine yabancıdır ki, bağımsızlık için 80 milyonun aynı anda kefen giyecek kadar imanlı, iradeli ve bayrak sevdasına sahip olduklarını bilmeyecek kadar da cahillerdir. Afrin harekatını yıpratıp altını oymaya çalışanlar, düşmanın içimizdeki kolu, PYD-PKK-FETÖ kuklalarıdır.
Haine hain diyemeyen, düşmana tavır gösteremeyen ne milletin gönlüne girebilecek, ne de Türkiye’nin gündeminde olmayı hak edecektir. Bunların sonu hüsran, gidecekleri yer ise tarihin çöplüğünden başka bir yer olmayacaktır."
MHP için siyasetin, ilkel çıkarların savaştığı, ilkesiz çıkarcıların yarıştığı, çarpık fikirlerin karşılaştığı kaotik bir alan olmadığını belirten Bahçeli, "Bizim için siyaset ilk zorlukta nefesi tükenenlerin, ilk zaferde nefsi yükselenlerin merkezi ve meşgalesi hiç değildir. Siyaset, millete samimiyetle hizmetin, ülke ve ülkülere safiyetle hizmetkarlığın demokratik ve meşru bir fırsatıdır. Bizim yaptığımız da, yapacağımız da budur." ifadesini kullandı.
Bahçeli, davalarının hak, hakikat, Türk-İslam ve millet davası olduğunu vurgulayarak davası olanların derdi, idealleri, iddiaları ve hayalleri olduğunu söyledi. Dava adamının da "Mert, merhametli, metanetli, ruhen muvazeneli, fikren muteber, ahlaken muazzez seviyede olduğunu" aktaran Bahçeli, "Her türbülansta telaşlanan, her saldırıda sığınacak yer arayan, sağı solu kolaçan edip suya sabuna dokunmayan, riske girmeyen, elini taşın altına koymayan, sadakati yalnızca sözde kalan kişilerin bir davaya yürekten bağlanması, çevresine ve tarihin çehresine güven vermesi izan ve ihtimal dışıdır. Bunları tecrübe ede ede yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz. Bu kapsamdaki şahısların hüviyet ve hedeflerini de biliyoruz." diye konuştu.
Bahçeli, hiç kimsenin davadan büyük, davadan mühim olmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Hiç kimsenin, varlığını davanın önünde ve üstünde göstermeye, kerameti kendinden menkul saymaya hakkı da, haddi de yoktur, pek tabii olmayacaktır. İşlerine geldi mi, çıkarlarına uydu mu her yapılanı güzel ve doğru bulanlar; tam tersi bir durumda ise her şey berbat ve kötü diyenler bir defa samimiyet fukaraları, inanç ve itibar yoksunlarıdır. Bunlarla işimiz yoktur, geleceğimiz yoktur, yolumuz ayrılmıştır.
Kendisini taşıtan değil, davasını taşıyan; hesabi bakan değil, hasbi davranan; günlük düşünen değil, ufuk ötesine bakabilmeyi beceren fazilet ve feragat nişanesi şahsiyetler ülkülerinde erimeyi başarabilmişlerdir. Milliyetçi-ülkücü hareketin mensupları işte bu kalite, kalibre ve kırattadır. Böylesi dava, insanları aynı zamanda millet ve medeniyetimizin çelik iradeli fertleri, müşfik yapılı yüzleridir. Sayısız 'ben'in içinde 'biz'i yakalayabilmiş, kişilere değil olay ve olgulara kafa yormuş, yoran ve yoracak olan yüksek vasıflı ülkücülerle geleceğin Türkiye'si temellenecektir.
Mesele azlık çokluk meselesi değildir. Hiç kimse vazgeçilmez değildir. Dünden bugüne tutarlıyız, ilkeliyiz, ahlaklıyız. Çizgimizde kırıklık, fikrimizde dağınıklık, yürüyüşümüzde aksaklık, duruşumuzda sarsaklık hiç olmamış, bilinsin ki, hiç de olmayacaktır. Ellerini ovuşturanlar boşuna beklemesin, boş yere hayal kurmasın. Milliyetçi Hareket Partisi, siyasetini 49 yılın köklü birikimiyle yapar, mertçe yapar, adam gibi yapar, milletin beklentisine, ülke ve vatanının gerçeklerine göre yapar."
Milliyetçi Hareket Partisinin sabırlı, sağduyulu ve sorumlu siyasetini her şartta muhafaza ettiğini vurgulayan Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Tahriklere karşı uyanık bir şuur, tehlikelere karşı çevik bir gurur, tertiplere karşı atik bir vakur siyasetimizin mahreç, muhteva ve manasını teşkil etmiştir. Ne yapıyorsak, neyi teklif ve temenni ediyorsak milletimizin tarihi ve kültürel varlığını korumak içindir. Bugünkü şartlarda, güven ile kuşku arasında gelip giden, güvenlik ile korku arasında adeta sarkaç gibi salınıp duran Türkiye'yi emniyetli ve istikrarlı bir şekilde dengede tutmayı amaçlıyoruz. Huzur arayan milletimize tercüman oluyoruz. İhtilaf yerine işbirliğini tesis edelim istiyoruz. Kutuplaşma yerine kucaklaşmayı temin iradesindeyiz. Teslimiyet diyenlere, tavize yanaşanlara milli mukavemeti ihtarla hatırlatıyor, sağlam tavrımızı ilan ve izhar ediyoruz."
"KARŞI ÇIKANLAR MONDROS ARTIKLARIDIR"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, özellikle 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünden sonra, eski alışkanlıklarla, eskiyen siyasi taktiklerle, artık erimiş olan siyasi kalıplarla birlik ve beka mücadelesinin sürdürülemeyeceğine dikkati çekti.
Siyasetin denklemi, bu denklemdeki sabit ve değişken parametrelerin, 15 Temmuz'la beraber değişikliğe uğradığını belirten Bahçeli, Hz. Mevlana'nın ifadesiyle, "Şimdi yeni şeyler söylemek" gerektiğini dile getirdi.
Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:
"Söylediğimiz bu yeni şeyler, Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk milletinin varlık ve birliğini muhafaza gayesine hizmet edecek tavır, tutum, söylem ve eylem birliğinin sosyal ve toplumsal alanını genişletmek, siyaset ayağını derleyip toplamaktır. Bu birlik tercihine karşı çıkanlar Mondros artıklarıdır. Bu birliktelik hukukuna kara çalanlar Sevr kalıntılarıdır.
Düşman kampında mevzilenenler illetin yüz karaları, milli mutabakatta birleşenler ise milletin yüz aklarıdır ve tarih böyle yazacak, gelecek nesiller bir yanda dua diğer yanda bedduayla ak ve karalar hakkında hükmünü verecektir."
Bahçeli, 7 Ağustos 2016 günü, Yenikapı'da inşa edilmiş irade künhünün, irfan gücünün 15 Temmuz dirilişinin, 15 Temmuz silkinişinin tarihi bir halkası olduğunu inançla söylemek istediğinin altını çizdi. Bahçeli, "Biz 7 Ağustos’ta, Türkiye’nin önüne yeni bir kapının açıldığına şahitlik ettik, böyle yorumladık. 15 Temmuz'da sahneye çıkan milli cesaret, 7 Ağustos'taki uzlaşma asaletiyle takviye edilerek pekişmiş, sonuç itibariyle siyaset kurumuna yeni bir soluk getirmiş, yeni bir sorumluluk listesi yüklemiştir. Türk milleti 15 Temmuz'da, altını kalın olarak bir kez daha çiziyorum ki, kanlı işgali durdurmuş, 7 Ağustos’ta ise kalıcı uzlaşma iradesini doğrultmuştur." dedi.
Bahçeli, bunun tarihi bir dönemeç olduğuna işaret ederek, Türkiye'nin tehditlere karşı önlem alması gerektiğini, bekasına saldıranları şaşkına çevirmesinin şart olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin yeni ve milli bir hükümet etme sistemiyle güvenceye alınması gerektiğini belirten Bahçeli, şu görüşlere yer verdi:
"Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi, Cumhuriyet'in kuruluşunun 94'üncü, çok partili siyasi sisteme geçişin 71’inci yıl dönümünde bizzat milli iradenin seçim ve tercihiyle onaylanmıştır. Türkiye 16 Nisan 2017'de hükümet ve yönetim sistemi itibariyle yeni bir faza, üçüncü bir evreye geçmiştir. Bu tarihsel değişim demokrasinin imkan ve sınırları içerisinde sağlanmış, hukukun üstünlüğü ve kuruluş felsefesine sadakatle gerçekleştirilmiştir.
Cumhuriyeti kuran bizzat millet iradesidir, peki itiraz edilmemiş midir? Kaldı ki itirazları meşru görmek mümkün ve doğru mudur? Çok partili siyasi hayata yine milletin talep ve iradesiyle geçilmiştir, peki buna karşı çıkanlar olmamış mıdır? Statükocu çevreler bu demokratik hamleyi erken bulmamışlar mıdır? Şimdi de Türk milleti yeni bir hükümet sistemine tamam demiştir, bunu acil ve mecburi bulmuştur. Bu değişimin kendi içinde 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü sonucunda yeşeren ve yükselen çok sayıda demokratik, siyasi, sosyolojik, güvenlik ve hukuki gerekçeleri vardır ve ortadadır."
"TÜRKİYE'Yİ HEDEFİNE ALAN MİHRAKLARA KOZ VEREMEYİZ"
Devlet Bahçeli, CHP'ye yönelik eleştirilerde bulundu. Bahçeli, "CHP karşıymış, zaten yanında olsaydı, destek çıksaydı o zaman şaşar, o zaman hayret ederdik. İP, HDP, PKK, FETÖ ve diğer hasım odaklar 'hayır' diyormuş, 'evet' deselerdi tercihimizi sorgular, durduğumuz yeri tekrar gözden geçirirdik. Önümüzde esas gündem konusu, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini kurum ve kurallarıyla bina etmek, yönetim hayatımıza yerleştirmek, işlerliğini sağlama almaktır. Arayış ve amacımızın özeti de budur. Yeni sistemin tam olarak oturup olgunluk kazanması 3 Kasım 2019 Cumhurbaşkanı ve Milletvekilliği Genel Seçimleri ve takip eden beş yıllık süre zarfındaki sabır ve akıl dolu birliktelik ruhuyla tesis edilecektir." ifadesini kullandı.
Bahçeli, yeni sistemin doğası gereği uzlaşmayı şart koştuğunu belirterek, yeni sistemin milli hedeflerde ortak paydada buluşmayı zorunlu kıldığını vurguladı. Fikri ve siyasi cepheleşmenin cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilke ve esaslarına aykırı olduğuna işaret eden Bahçeli, "Üstelik yeni sistemin taşıyıcı sütunları beka ve birlik temalıdır. Bu kapsamda 2019'deki demokratik imtihanlara bir ittifak tercihiyle girilmesi, yeni hükümet sisteminin fonksiyonel açıdan, bekamızın onuru bakımından önemli bir karar, öncelikli bir gayedir." diye konuştu.
Bahçeli, 8 Ocak’ta tercihlerini ilan ederek 3 Kasım 2019 üzerinde yapılan hesapları bozduklarını, kriz tetikçilerini şoka soktuklarını, belirsizlikten nemalananları ise felce uğrattıklarını bildirdi.
Bahçeli, şunları aktardı:
"Barajın yüzde 50 artı bir olduğu meydandayken, mutabakatın kaçınılmazlığı biliniyor ve kabulleniliyorken, 12. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı aday olması halinde destekleme kararımızı cümle aleme üstüne basa basa duyurduk.
Bizim korkumuz, kaygımız, kendimizden kuşkumuz yoktur. Bizim pazarlığımız, gizli gündemimiz, saklı heveslerimiz, kendimize güvensizliğimiz hiç yoktur. Biz de var olan Türk ve Türkiye sevdasıdır. Bize hakim olan hissiyat yeni sistemin namusunu korumak ve savunmaktır. Bunu yaparken de cılız siyasi dürtülere, küçük olsun benim olsun anlayışına savrulamayız. Türkiye'yi hedefine alan mihraklara koz veremeyiz, milli güvenliğimizi, milli ümitleri siyasi gerginliklerle heba ve israf edemeyiz."
Milliyetçi Hareket Partisinin milletin gönlünde eşsiz ve emsalsiz bir taban tuttuğuna dikkati çeken Bahçeli, "İkiyüzlüleri, emperyalizme bekçilik yapanları, mübarek bir mutabakat insicamıyla devirmek için yola koyulduk, son hazırlıklarımızı tekemmül ettirdik. Türkiye'nin krize girmesi için kuyruğa girenlerin kuyruklarına basacağız. Türk milletinin huzur ve haysiyetiyle oynayan siyasi çeteleri bozgunla tanıştıracağız, heveslerini kursaklarında bırakacağız. Bunları milli bir mutabakat anlayışıyla, cumhurun ittifakıyla yapacağız. Adalet ve Kalkınma Partisi’yle kurduğumuz birliktelik milli hislerin tezahür ve tembihidir. Türk milletinin talep ve umududur." dedi
MİLLİ MUTABAKAT KOMİSYONU
Bu çerçevede, iki parti arasında üçer kişiden oluşan bir komisyon kurulduğunu vurgulayan Bahçeli, "Bu komisyon ilk toplantısını geçtiğimiz Perşembe günü yaparak, çalışma takvimini planlamış, hedefleri masaya yatırmış, mutabakatın ana fikrine uygun planlamaları yapmıştır. Partimizi temsilen Milli Mutabakat Komisyonu’nda görev alacak değerli arkadaşlarım, inanıyorum ki, özveriyle ve yapıcı katkılarla üzerlerine düşen sorumlulukları harfiyen gerçekleştireceklerdir." ifadesini kullandı.
Bahçeli, partisinin, huzur ve beka için güç birliğinden yana olduğuna değinerek, şöyle konuştu:
"Partilerinin tapusunu FETÖ ve PKK'ya ipotek ettirmiş malum odaklara tavsiyem, gitsinler kendi çöplüklerinde oyalansınlar, kendi dertlerine yansınlar. Bunlar deliye dönüp, çılgınca iftira yağdırsalar da işimize bakacağız, önümüze bakacağız, millet ne diyor ona kulak vereceğiz. Beka ile huzurun nurlu ufkuna mutabakatla ve mutlaka ulaşacağız.
Milliyetçi Hareket Partisine anket kumpası kuran, baraj yaygarası koparan, dedikodu yayan, yalan ve riya aşılayan her kim varsa rezilliğin çukurunda çırpına çırpına hak ettiğini eninde sonunda bulacaktır. Türk milleti MHP'yi görmüş, hakkını teslim etmiş, dua ve desteğiyle düşmanları çatlatmak için son hazırlıklarını yapmıştır. Demokrasi meydanı er meydanıdır. Bu meydanda şer güçler mağlup, er niyetler ise Allah’ın izniyle mağrur ve muzaffer olacaktır. Milliyetçi Hareket Partisi, yeni dönemde de birliğin, beraberliğin, onurlu duruşun tavizsiz savunucusu olacaktır. Biz aziz milletimize müreffeh, kuvvetli ve büyük bir Türkiye taahhüt ettik, ediyoruz; varlığımızı millete adıyoruz. Türklük yoluna başlarımızı koyuyoruz."
Partisinin Kızılcahamam'daki kampının son derece yararlı olduğunu belirten Bahçeli, 12. Büyük Kurultay'ın 18 Mart'ta yapılmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Bahçeli, "12'nci Büyük Kurultayımız büyük bir kalkışın ve muazzam bir mücadelenin miladı olacak, 2019'daki üç önemli seçimin de stratejik hatlarını belirleyecektir." dedi