SiyasetKırcı'nın "derin" firarı

Kırcı'nın "derin" firarı

12.01.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kırcı'nın "derin" firarı

Kırcının derin firarı

       FİRARİ katliam sanığı Haluk Kırcı, üç yıl önce yine bir Ramazan'da İstanbul'da gözaltına alınmış, ancak esrarengiz şekilde kaçmıştı.
Kırcı ilk kez, 25 Ocak 1996'da, İstanbul, Bahçelievler Yayla'daki bir kıraathanede oyun oynarken yakalandı. Cinayet Bürosu Amirliği'nden Terörle Mücadele Şubesi'ne götürülen Kırcı, 31 Ocak 1996'da İnfaz Büro Amirliği'ne getirildi. Yedi kez idam cezasına hükümlü Kırcı, 1 Şubat 1996'da sevk edildiği Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, "ilamlar" gelinceye kadar nezarette tutulması kaydıyla, İnfaz Büro Amirliği Nezareti'ne gönderildi. Kırcı, aynı gün esrarengiz şekilde firar etti. Yine bir Ramazan ayında ve iftar saatinde gerçekleşen firarla ilgili olarak komiser Servet Atan'la polis memurları Cevat Yanar ve Nihat Demiray yargılanıp beraat etti.
Haklarındaki disiplin soruşturmasında ise kusurlu görülerek cezalandırılan sanıklar, gerek savcılık gerekse mahkemede ifadelerinde Kırcı'nın firar olayını şöyle anlattı:
Komiser Servet Atan: Demir, Kırcı'nın rahat ettirilmesi için Başkomiser Bayram'a emir verdi. Bunun üzerine Büro Amiri Orhan Bayram rapor alarak ayrıldı.
Polis Memuru Nihat Demiray: Göreve geldiğimde Kırcı, Büro Amiri Başkomiser Orhan Bayram'ın yanında oturmaktaydı. Nezarete atılmamıştı. Nöbetçi memurluğu odasında oturması için Bayram emir vermişti. Bir görev için oradan ayrıldım. Döndüğümde Cevat Yanar tuvalete doğru koşuyordu. Kırcı'nın odada olmadığını söyledi. Durumu komiser Servet Atan'a bildirdik.
Cevat Yanar: Sedat Demir, Kırcı'nın rahat ettirilmesi konusunda Büro Amiri Bayram'a talimat vermiş. Aynı şeyi komiser Servet Atan'a iletmiş. Kırcı, odada bulunduğu sırada telefonla konuşuyordum. Oda kalabalıktı, görüşmemi bitirdiğimde kaçtığını farkettim.

Kırcı'nın firarındaki esrar perdesini bir polis memurunun, olayı soruşturan dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni Bilgin'e yazdığı ihbar mektubu araladı. Kırcı'nın Emniyet Amiri Mehmet Aslan Ünal ve Sedat Demir tarafından Ünal'ın aracına bindirilerek kaçırıldığının iddia edildiği mektup şöyle:
"Demir, Kırcı'nın serbest bırakılması için başkomiserimize emir verdi. Büro amirimiz bu emri yerine getirmeyip, doktor raporu alarak kaçmak zorunda kaldı. Kırcı, bir hafta Asayiş Şubesi'nde müdürün odasında ayak ayak üstüne atıp oturdu ve koridorlarda serbest şekilde gezdi. Müdürümüzün 'bu şahıs istediği gibi gezebilir' emri üzerine bir şey diyemiyorduk. Hatta o aralarda bu şahsın Demir tarafından plan kurularak kaçırtılacağı şaibeleri söyleniyordu. Bunun kanıtı, Cinayet Masası'na numaradan sorgulanmak üzere gönderileceği ve oradan kaçırtılacağıydı. Nihayet şahıs, Demir'in odasına getirildi, sonradan da tekrar İnfaz Bürosu'na gönderilmiş gibi yapılarak Demir'in odasında saklanıldı. Akşam 18.00 sıralarında Emniyet Amiri Mehmet Aslan Ünal ve Sedat Demir'le birlikte Emniyet Müdür Yardımcısı'nın katındaki merdivenlerden garaj kısmından emniyet amirinin arabasına bindirilerek kaçırılmıştır. Sonradan da niye bu adamı kaçırttınız diye bizlere bağırılıp çağırılmıştır. Aslında bu konu kapatılacaktı. Nasıl soruşturma açıldı bilemiyorum."
Mektupta Kırcı'yı makam arabasına bindirerek kaçırdığı iddia edilen Emniyet Amiri Mehmet Aslan Ünal'ın ifadesine başvurulmadığı ortaya çıktı. Kırcı'nın firarıyla ilgili Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcısı Muzaffer İnanlı'nın gönderdiği bir raporda da, "şahit iki polis memuru Adnan Başkurt ve Hasan Öztürk'ün milletvekili olan eski genel müdürünün ABD'den telefon ettiği" iddiasına yer verildi.