11.05.2017 - 11:45 | Son Güncellenme:
Bir otelde gerçekleşen görüşmeye, Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, İstanbul Milletvekilleri Şafak Pavey ve Selina Doğan da katıldı. Basına kapalı gerçekleşen görüşme, yaklaşık bir saat sürdü.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, görüşmenin ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, toplantıda ağırlıklı olarak Türkiye-AB ilişkilerinin değerlendirildiğini belirtti.
Pittella ve partisinin, bu zamana kadar Türkiye'nin AB'ye üyelik sürecini aktif şekilde desteklediğini ifade eden Yılmaz, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaşananlar, çıkan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK), tutuklanan gazeteciler ve hukukun üstünlüğünü sarsan gelişmeler dikkate alındığında, grubun pozisyonunu yeniden gözden geçirerek, Türkiye'ye olan desteğini şarta bağladığını kaydetti.
Görüşmede Pittella'nın özellikle üç konuda görüş aktardığını bildiren Yılmaz, şunları söyledi:
"Kendilerine göre üç şart öne sürdüler. Bunlardan bir tanesi Sayın Cumhurbaşkanının, parlamentoyu feshetme yetkisinden vazgeçmesini istiyorlar. İkincisi, KHK yetkisinin aşırı kullanılmasının, parlamentonun yetki alanını daralttığı gerekçesiyle KHK'ların alanının sınırlandırılmasını istiyorlar. Üçüncüsü de idam konusuna girilmemesi gerektiğini düşünüyorlar. 'Aksi takdirde Avrupa Parlamentosu çerçevesinde Türkiye'ye bu zamana kadar vermiş oldukları desteği keseceklerini' belirttiler."
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu konudaki gelişmelerden duyulan rahatsızlığı, referandum sürecinde Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) uygulamaları nedeniyle sıkıntı yaşandığını ifade ettiğini anlatan Yılmaz, Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'nin AB ile ilişkileri geliştirme arzusunda bulunduğunu, AB'nin topyekun ilişkileri kesme yaklaşımı içerisinde olmaması gerektiğini söylediğini belirtti.
"ABD kararını vermiş"
Görüşmeye ilişkin açıklamasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, "ABD'nin PYD/ PKK'ya silah verme kararı"na ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:
"Genelkurmay Başkanı'nın, MİT Müsteşarı'nın ve saray sözcüsünün yer aldığı ön heyet, ABD'de görüşmeler yaparken, 'PYD'nin silahlandırılacağı' kararının duyurulması, adeta Türkiye ile dalga geçmek gibi bir durum teşkil ediyor. Burada bir karar vermek lazım. 'Efendim biz gideriz, orada konuşuruz.' demek, bu işin etrafından dolanmak gibi bir şey. Burada net olmak lazım. ABD kararını vermiş, bizim yapmamız gereken de bu ziyareti ertelemektir. Bu mesaj verir, gitmek bir mesaj vermez. Böyle durumlarda bazen gitmemek, bazen masayı dağıtmak, masadan kalkmak bir mesaj verir."
ABD'nin bu konuda maskesinin düştüğünü, Türkiye'nin bununla ilgili bir karar vermesi gerektiğini belirten Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretini ertelemesi gerektiğini savundu.
Yılmaz, "Türkiye'nin özellikle NATO'da müttefiki olan ABD'nin, Suriye'de Türkiye'ye hasmane bir grupla hareket etmesi hiç kabul edilebilir bir durum değil. Burada herkesin açık olması lazım ve korkmadan bunu konuşmak lazım. Kuzey Kore kadar cesaret gösteremiyorsak, küçük pek çok ülkenin yaptığını sergilemiyorsak, o zaman büyük olma iddiasından vazgeçtik anlamına gelir." diye konuştu.
Öztürk Yılmaz, Türkiye'nin haklarını, hukukunu, hassasiyetlerini gözetmeyenlere karşı bir tutum takınılması, tavır alması gerektiğini bildirdi.
"Arazide hiçbir güç Türkiye'nin dostu değil"
"Olası bir Rakka operasyonu var. Türkiye'nin bu konuda ne yapmalı?" sorusu üzerine de Yılmaz, CHP'nin, Türkiye'nin Rakka operasyonuna katılmasına kesinlikle karşı olduğunu kaydetti.
Irak'a yapılan müdahale sonrasında ABD'nin, Türkiye'nin Kerkük'e değil, hiçbir Türkmenin yaşamadığı Anbar'a asker göndermesi önerisinde bulunduğunu anımsatan Yılmaz, "Şimdi, Menbiç, Afrin, Cerablus'un doğusuna sokmuyor, 'İlla mı gitmek istiyorsun, buyur Rakka'ya git.' diyor. Bu da dalga geçmektir." değerlendirmesinde bulundu.
Rakka'nın tehlikeli bir bölge olduğuna işaret eden Yılmaz, "Arazide hiçbir güç de Türkiye'nin dostu değildir. Dış politikada net olmak, bir plan çerçevesinde hareket etmek lazım. Eğer bunu yapamıyorsak, o zaman gol yeriz." diye konuştu.