01.03.2014 - 14:54 | Son Güncellenme:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; kul hakkı yemek günahsa Yüce Allah 'Her türlü günahla gel affederim ama kul hakkıyla karşıma gelme' diyorsa ve sen de gidip hala buna oy veriyorsan ben sana söyleyecek bir şey bulamıyorum" dedi.
Partisinin, Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitinginde konuşan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulları herkesin bildiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'taki operasyonu hatırlatarak, şöyle devam etti:
"17 Aralık'ta bu ülkede nelerin yapıldığı, aşama aşama hayatımızın önünden bir film şeridi gibi geçti. 17 Aralık'ta Cumhuriyet tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu yapıldı. 4 bakanın çocuklarının yatak odalarında baş çalanın boyu kadar kasalar çıktı. Kasaların içinden dolarlar çıktı, avrolar çıktı. O kasaların yanında para sayma makineleri çıktı. Sonra bir bakana 700 bin liralık saat çıktı. Sonra baktılar ki bu iş büyüyor, önce koştu kendi özel uçağını, Türkiye Cumhuriyeti başbakanına tahsis edilen özel uçağı Aksaray'a gönderdi. Valiyi aldı, 'Gel sen İstanbul'a, emniyet müdürü ol, yolsuzluk ve rüşvet olayını kapat' dedi. İlk adımdır bu. Polisleri, savcıları değiştirdiler. Değiştirdikleri savcıları bir daha değiştirdiler. Sonra yetmedi, Adli Kolluk Yönetmeliğini değiştirdiler. Yetmedi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu (HSYK) değiştirdiler. Yetmedi, Başbakan çıktı, 'Bu yolsuzluk ve rüşvet operasyonu bana karşı yapılmıştır, oğlum Bilal'e karşı yapılmıştır, Bilal üzerinden bana ulaşmak istiyorlar' dedi. Ben de şunu söylüyorum; 'Türkiye Cumhuriyeti tarihinde Allah aşkına bana söyler misiniz bir hükümet, devleti soyarsa ne olur? Dünya tarihinde ilk kez AK Parti hükümetinin devleti soyduğunu görüyoruz. Kendi oğlu, diyor ki 'Gel ifade ver', 'Vermem ifade' diyor. İfadenin alınması lazım, 'İfade almayacak' diyor. Ne yaptı baş çalan, oğlunu aldı, devletin makam arabasıyla beraber makam arabasıyla götürdü."
- Bisküvi reklamı
Geçmişte yayınlanan bir televizyon reklamını anımsatan Kılıçdaroğlu, bir bisküvi markasının söylendiğini ve karşılığında hemen akla bunun geldiğinin ifade edildiğini anlattı. Bu reklama atıfta bulunan Kılıçdaroğlu, "Bu ülkenin nüfusunun en az yarısı ona hırsız diyor. Hırsız diye unvanı verilen adam, Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanlık koltuğunda oturur mu? O nedenle arkadaşlara söyledim; baş çalana sakın başbakan demeyin, sayın lafını da kaldırın, adı ve unvanı bellidir, bütün dünyaya nam salmıştır, adı baş çalandır" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Hükümet istifa edebilir mi? İstifa etmeyecekler bunlar. Bir adamın yüreğinde Allah korkusu varsa 'Kul hakkı yemek, dünyanın en büyük günahıdır' diye biliyorsa alnında ar damarı varsa zaten bir gün bile o koltukta oturamaz. Bunlarda Allah korkusu, ar damarı yok. Ne söyleyeyim başka ben bunlara, ne söyleyeyim Allah aşkına söyler misiniz bana? O nedenle Manisa'daki üniversite öğrencisine, 'Hırsız var pankartını taşıma' diyor. Ben diyorum ki artık o, devlet sırrı olmaktan çıktı. Artık bütün dünya onun hırsız olduğunu kabul ediyor. Herkes böyle bilsin. Rahatlıkla söyleyebilirsiniz. Kimse bir şey yapamaz size. O hırsız o koltuktan inmediği sürece ona her yerde hırsız diyeceğim. Türkiye'nin bir diktatör tarafından yönetildiğini defalarca söyledim. Diktatörler için hukukun üstünlüğü diye bir kavram yoktur. Diktatörler için kadın-erkek eşitliği diye bir kavram yoktur. Diktatör için yargı, yasama, yürütme diye üç ayrı organ yoktur. Diktatör için yürütme organı vardır. O yürütme organı da biliyorsunuz 'yürütme'dir. Öyle düşünüyorlar. Ne diyor baş çalan? 'Ben yürütmenin başıyım' diyor. Biz de zaten sana onu söylüyoruz, 'Sen yürütmenin başısın' diyoruz. Buradan bütün annelere sesleniyorum, bütün annelerin elinden öpüyorum onu da söyleyeyim, anneler, çocuğunuz işsizse onun sebebi baş çalandır, çocuğunuz iş bulamıyorsa sebebi odur. Çiftçi kardeşlerime sesleniyorum, ürettiğin ürünün, alın terinin karşılığını alamıyorsan bunun sebebi baş çalandır."
- "Hepimiz sandığa giderken düşüneceğiz"
AK Parti'li seçmenlere de seslenen Kılıçdaroğlu, herkesin, bundan sonra sandığa giderken düşüneceğini, ellerini vicdanlarına koyacağını belirtti.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Siz Adalet ve Kalkınma Partisine oy verdiniz, bir değil, iki değil, üç kez iktidara getirdiniz. Hiçbir zaman 'Niye oy verdiniz' diye sizi suçlamadık. Çünkü siz şuna inandınız; 'Bunlar gelecekler, yolsuzlukla mücadele edecekler' dediniz. Biz de dedik ki 'Eyvallah, yolsuzlukla mücadele ediyorsa buyursun etsinler.' Bunlar dediler ki 'Biz yoksullukla mücadele edeceğiz.' 'Eyvallah, yoksullukla mücadele ediyorsanız her türlü desteği veririz' dedik. Bunlar, 'Biz yasaklarla mücadele edeceğiz' dediler. 'Eyvallah, Türkiye'ye demokrasiyi getiriyorsanız, yasakları kaldırıyorsanız biz de size her türlü desteği vereceğiz' dedik. Aradan süre geçti, bugün artık güneş balçıkla örtülmüyor, kapatılmıyor, sıvanmıyor. Hepimiz biliyoruz. Düşünün, sizi kandırdılar, adam yerine koymadılar, size açıkça yalan söylediler, 'Biz yolsuzlukla mücadele edeceğiz' dediler, çocuklarını paraya boğdular. Her taraflarından dolar akıyor."
- "Hepsi serbest kaldı, milletin vicdanı sızlıyor"
İktidara inanılmaması konusunda defalarca uyarı yaptığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, diktatörlerin özelliklerinin herkes tarafından bilindiğini söyledi.
Türkiye'de herkesin gözünün açılmasını, neyin ne olduğunu herkesin çok iyi bilmesini isteyen Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; kul hakkı yemek günahsa Yüce Allah 'Her türlü günahla gel affederim ama kul hakkıyla karşıma gelme' diyorsa ve sen de gidip hala buna oy veriyorsan ben sana söyleyecek bir şey bulamıyorum. Düşünün, bir bakana, koluna 700 bin liralık saat, insaf ya. Merak ediyorum, içinizde kaç kişi 700 bin liralık saat sahibi. Yalnız bakın bunları serbest bıraktılar, hepsini. Kahramanmaraş'ta bir gencecik çocuğumuz 17 lira çaldı diye 17 ay hapse atıldı. 1 milyar dolar götürdüler. Başbakan'ın evinden çıkan para bu. Hepsi serbest kaldı, milletin vicdanı sızlıyor. Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren yurttaşlarıma sesleniyorum; bir başbakanın evinde nasıl olur da 1 milyar dolar para olur."
Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 2013 sabahına ilişkin var olduğu ileri sürülen ses kayıtlarını da anımsattı.
Bunların gerçek olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:
"17 Aralık, sabah 8'i 2 geçe oğluna telefon ediyor baş çalan; 'Bilal evde misin?' 'Evdeyim' diyor. 'Ne var ne yok oğlum evde?' 'Baba bir şey yok' diyor. 'Oğlum şunlar şunlar, operasyon yapılıyor, adına rüşvet ve yolsuzluk operasyonu diyorlar.' O da tabii sabah mahmurluğu, uyanmış, 'Baba bir daha tekrar et' diyor. Bir daha tekrar ediyor, 'Paraları sıfırlayın' diyor. Ayrıca 'Kardeşini, teyzeni, dayını, amcanı çağır, onlar da yok etsinler, onlar da sıfırlasınlar' diyor. 'Biz hep beraber yapalım bu işi' diyor. Sonra ertesi gün yine telefon ediyor, 'Oğlum paraları sıfırladınız mı?' 'Baba, büyük bir kısmını sıfırladık ama hala elimizde 30 milyon avro var' diyor. 'Onu da sıfırlayın' diyor. 'Olur' diyor. Ertesi gün telefon ediyor, hala 'Birkaç yerde biraz para kaldı' diyor. 'Onlarla da filan yerde kendimize villa alırız' diyor. Şimdi Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren değerli yurttaşlarıma sesleniyorum; elinizi vicdanınıza koyun, Allah için düşünün, bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkı için düşünün, Allah aşkına dünya tarihinde hangi başbakanın evinde bu kadar para var. Ya devletin bankaları var, alın teriyle kazandıysan götür bankaya yatır ama hırsızlık yaptın, parayı oraya yatıramıyorsun. Ben sana hırsız demeyeyim de ne diyeyim? Baş çalan demeyip de ben sana ne söyleyeyim, söyler misin bana?"