21.10.2014 - 15:57 | Son Güncellenme:
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. CHP lideri konuşmasında 17 Aralık soruşturmasına verilen takipsizlik kararının arkasında Ak Parti'nin olduğunu savundu. 17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcıyı eleştiren Kılıçdaroğlu, "Savcıya da sözümüz var. Ona savcı diyoruz. Resmi adı savcı. Gerçek adı Rıza Sarraf'ın avukatı. Savcı ile avukatın rolü farklıdır. O savcı şunu unutmasın Nazi Almanyası'nda Hans Frank'ın açıklaması var. Verdiğiniz her karada kendinize şunu soracaksınız. Benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdiniz. Bu savcı da benim yerimde Erdoğan olsaydı nasıl karar verirdi diyerek karar verdi" ifadelerini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasında ayrıca bugün ölüm yıldönümü olan yazar ve siyasetçi Ahmet Taner Kışlalı'yı anarak "Kışlalı hiç bir zaman iktidara teslim olmadı, kalemini satmadı. O yürekli bir aydındı. Birilerinin dizinin dibinde yatmadı, bu ülkeye öğrenciler yetiştirdi. Hedef tahtasına koydular, üstüne çarpı işareti koyup hedef gösterdiler ve amaçlarına ulaştılar. Biz onları unutmadık. Tüm faili meçhullerle mücadele edeceğiz" dedi.
"KARARIN ARKASINDA AKP OLDUĞUNU HEPİMİZ BİLMEK ZORUNDAYIZ"
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 17 Aralık soruşturmasına verilen takipsizlik kararını eleştirerek "15 gün önce 25 Aralık operasyonu dolayısıyla bir takipsizlik kararı verildi. 17 Aralık için de böyle bir karar verildi. Kararın arkasında Adalet ve Kalkınma Partisi olduğunu hepimiz bilmek zorundayız. 17 Aralık büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu dolayısıyla bir cümle edemedi. Eğer bu dosyada rüşvet ve yolsuzluk dolayısıyla bir delil yoksa emin olun dünyadaki başka hiçbir dosyada delil yoktur. Her şey var ama savcıya göre hiçbir şey yok. Ayakkabı kutusu kamuya mal olan küçük bir alan ama asıl 247 milyar liralık bir yolsuzluk var. Bu savcı hiçbir delili görmüyor. 15 Aralık'ta Erdoğan Bayraktar millete 'Rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu operasyon nedeniyle istifa edin ve beni rahatlatacak açıklamayı yapın baskısını kabul edemem' diyor. Savcı bunu görmüyor" diye konuştu.
"GÜCÜMÜZ VAR NE YAPARSAK YIRTARIZ DİYE DÜŞÜNMEYİN"
17 Aralık'tan sonra yapılan bütün yasa değişikliklerinin amacının yolsuzluk dosyalarını kapatmak olduğu iddiasını dile getiren Kılıçdaroğlu, "İstifa ettiğimi açıklıyorum ve Sayın Başbakanın istifa etmesi gerektiğine inandığımı söylüyorum, diyor. Kendi bakanı başbakanın talimatıyla yapıldı bunlar diyor ama savcı bunları görmüyor. Bir yolsuzluk dosyasını kapatabilirler. 17 Aralık'tan sonra yapılan bütün yasa değişikliklerin amacı yolsuzluk dosyalarını kapatmak. Davutoğlu'nun başbakan yapılması vardı, tek amaç vardı, yolsuzluk dosyasını kapatmak. Davutoğlu'nun bugün konuşmamasının temel nedeni de budur. Bir ülkede bu kadar yolsuzluk varken o ülkenin başbakanı konuşmuyorsa o ülke iyi yönetilmiyordur. Dönemin başbakanlık müsteşarı arıyor 'Savcıyı alın, bu ülkede kanun biziz' diyor. Ama savcı bunu da görmedi. Savcıların değiştirilmesi polis memurlarının değiştirilmesinin temel amacı buydu. Kimler vardı bu yolsuzluk dosyasının içinde. Bakanlar vardı, bankaların genel müdürleri vardı, Kuran-ı Kerim ile dalga geçen bakanlar vardı. Ama birisi çıkıp ben bunları kapattım diyor. Ama ne yaparsanız yapın kapanmaz gün gelecek. Bunların hesabını vereceksiniz. Önce hırsızlara seslenelim. Sakın devleti de satın aldık, hukuku da satın aldık diye düşünmeyin. Satın aldığınız Türkiye değil şerefini satılığa çıkarmış adamların kendisidir. Onlar gelir geçen bu ara dönem mutlaka biter. Bu devlet asli rotasına döndüğünde adaletin tokadı suratına çarpacaktır. Hırsızların ortaklarına da seslenmek istiyorum. Bugün gücümüz var ne yaparsak yırtarız, diye düşünmeyin" ifadelerini kullandı.
"O SAVCI ADALET SARAYI'NA GİDERKEN HAKİMLERİN YÜZÜNE NASIL BAKIYOR?"
17 Aralık soruşturmasına takipsizlik kararı veren savcıya seslenen Kılıçdaroğlu, "Savcıya da sözümüz var. Ona savcı diyoruz. Resmi adı savcı. Gerçek adı Rıza Sarraf'ın avukatı. Savcı ile avukatın rolü farklıdır. O savcı şunu unutmasın Nazi Almanyası'nda Hans Frank'ın açıklaması var. Verdiğiniz her karada kendinize şunu soracaksınız. Benim yerimde Führer olsaydı nasıl karar verirdiniz. Bu savcı da benim yerimde Erdoğan olsaydı nasıl karar verirdi diyerek karar verdi. O savcı Adalet Sarayına giderken diğer hakimlerin yüzüne nasıl bakıyor acaba. Eşinin çocukların yüzüne nasıl bakıyor. Komşularının yüzüne nasıl bakıyor. Soyadı Aydıner bence değiştirsin. Karanlık soyadı çok yakışır. Ona savcı denmez. Düşüncesini, adaletini, kalemini satan adama savcı denemez. Onlara müsaade edeceksin gazi bacağına haciz koyacaksın. Bu mu adalet. Türkiye provokasyonla karşı karşıya. Daha baskıcı bir Türkiye'yi inşa etmek istiyorlar" şeklinde konuştu.
"DIŞ POLİTİKAYI İÇ POLİTİKA MALZEMESİ YAPARSANIZ BÖYLE DUVARA TOSLARSINIZ"
Hükümetin dış politikasına eleştiriler getiren Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Hava yağmurlu olsa CHP'ye bağlayacak. BM'de neyin olup olmadığını göremiyorsun. Suudi Arabistan, Kral Abdullah Türkiye'ye geldiğinde diplomatik kuralları yerle bir ettiler. Kral ortada oturdu bir tarafında Türkiye'nin başbakanı diğer tarafında cumhurbaşkanı oturdu. Şimdi Suudi Arabistan bunlara ders verdi, BM'de aleyhine kulis yaptı. Dış politikayı iç politika malzemesi yaparsanız böyle duvara toslarsınız. Kralın hediyelerini de ceplerini indirdiler"
"MİLYONLARCA SURİYELİYİ DİLENCİ HALİNE KİM SOKTU?"
Suriyelilerin Türkiye'deki şartları hakkında değerlendirmede bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bütün amacımız bunun için. Eğer yetkilendirirseniz, güç verirseniz Türkiye ayağa kalkar. Biz iktidar olmayı sorunları çözmek için istiyoruz. 1,5 milyon Suriyeli var. Sadece adresi bilinen kamplarda yaşananlar. Gelip dükkan açıyor vergi vermiyor ama sen vergi veriyorsun. Otur düşün milyonlarca Suriyeliyi dilenci haline kim soktu. Kendileri hanlarda hamamlarda sefa sürdüler. Dolarlara dolarlarını eklediler. Yeter diyen artık. Bir de bu ülkeyi dürüst namuslu adamlar yönetsin" dedi.