23.07.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Önder Yılmaz / ANKARA
CHP’nin Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ve Anayasa Komisyonu üyelerinin imzasıyla hazırlanan ve komisyon başkanlığına sunulan iç tüzük şerhinde 15 Temmuz gecesi oluşan birlik ve beraberlik ruhunun 20 Temmuz 2017’de ilan edilen OHAL ve devamındaki KHK’lar ile tüm muhaliflerin susturulmaya çalışıldığını belirtildi. Şehrte, Ak Partili Bülent Arınç’ın Ocak 2001’deki iç tüzük değişikliğine yönelik Genel Kurul’da yaptığı muhalif açıklamaları ile TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ve Adalet Bakanlığı da yapmış olan Mehmet Ali Şahin ve arkadaşlarınca Anayasa Mahkemesi’ne sunulan iptal başvurusunun dilekçesindeki değerlendirmelere de yer verildi. Şerhte, “Gerek Arınç’ın sözlerinde gerekse Anayasa Mahkemesi’ne başvuru dilekçesinde bahsi geçen eleştiriler, Ak Parti ve MHP’li üyelerin imzalarıyla hazırladığı TBMM İçtüzük Değişikliği Teklifi için de güncelliğini korumaktadır” denildi.
Anayasa’ya aykırı
Şerhte teklifin anayasaya aykırı olduğu savunuldu. 20’ye yakın anayasa maddesine aykırılık atıfının yapıldığı şerhte, “Getirilen iç tüzük değişikliği teklifi milletvekillerinin söz haklarını kısıtlayarak demokrasiye, ifade özgürlüğüne, siyasi partilerin kuruluş amaçlarının gerçekleşmesine aykırıdır. Ayrıca yasama yetkisinin kısıtlanmasına ve dolayısıyla egemenliğin temsilciler aracılığıyla kullanılamamasına, TBMM’nin görev ve yetkilerinin yerine getirilememesine, milletvekillerinin ve kamuoyunun bilgi edinme yollarının daraltılmasına neden olmaktadır. Bunlar, anayasaya aykırılığı doğurmaktadır” ifadeleri kullanıldı. Şerhte, şu değerlendirmeler yapıldı:
OHAL KHK’SI GİBİ: Teklif, iç tüzük değişikliği değil, OHAL KHK’sı niteliğindedir. KHK gibi yürürlüğe konulmuyor olması, onun bu özelliğini ortadan kaldırmaz. Teklif, iç tüzüğü düzenlemekten öteye, milletvekillerini hizaya getirmeyi ve sadece milletvekillerini değil, Meclis’i susturmayı amaçlamaktadır. Düşük yoğunluklu demokrasilerde ve Orta Asya tipi otoriter rejimlerde örneği görülebilecek ve özü itibarıyla, ‘Meclis içi darbe’ niteliğinde olan bir iç tüzük değişikliğiyle karşı karşıyayız.
VEKİL HİZAYA SOKULUYOR: Ak Parti ve MHP ortaklığıyla hazırlanan iç tüzük değişikliği teklifine genel olarak baktığımızda, nerede milletvekilinin konuşma, parti gruplarının gündem belirleme hakkı varsa bunlar kısıtlanmakta ve disiplin cezalarıyla milletvekilleri hizaya getirilmek istenmektedir.
MİLLİ İRADE SAKATLANIYOR: Teklifle milli iradenin temsili sakatlanmakta ve sadece milletvekillerinin de değil, milletin sesi kısılmaktadır. Bu haliyle anayasada hükme bağlanan düşünce ve ifade özgürlüğüne açıkça aykırılık söz konusudur.
TAMAMI TV’DE YAYINLANMALI: TBMM Başkanlığı’nın bugüne kadar Genel Kurul görüşmelerinin tamamının yayınlanmasına ilişkin taleplere, “TRT ile yapılan protokol gereği mümkün olmadığı” yanıtı verildiği görülmüştür. Yayın saatleri için iç tüzükte bir değişikliğe ihtiyaç yoktur. Kaldı ki getirilen düzenleme şeffaflık ilkesine de aykırıdır. Genel Kurul görüşmelerinin tamamı, kamuoyunun ve yurttaşların bilgisi olması için yayınlanmalıdır.
‘FRAK ATATÜRK’ÜN MİRASI DEĞİŞMEMELİ’
“Meclis Başkanı’nın frak giymemesi yönünde bir düzenleme hangi ihtiyaçtan kaynaklanmaktadır? Atatürk’ten miras, Cumhuriyet ve Gazi Meclis’in tarihiyle özdeşleşmiş, parlamentonun ağırlığını yansıtan bu kıyafet tercihi değiştirilmemelidir. Bu haliyle teklifi hazırlayanların frak giymeyi yasaklamadıkları iddiaları tartışmalıdır. Zorlama bir yorumla koyu olmak kaydıyla takım elbiseden farklı kıyafetler de tercih edilebilir.”
‘PANKART YASAĞI KEYFİ BİR HÜKÜMDÜR’
“Genel Kurul’un çalışma düzenini ve huzurunu bozucu döviz, pankart ve benzeri materyal” tamamen yoruma açık, belirsiz ve keyfiliğe neden olabilecek bir hükümdür. Belirtilen unsurların huzur bozuculuğu kime göre ve nasıl değerlendirilecektir? Çerçevesi belirsiz, subjektif, Genel Kurul’un çalışma düzenini ve huzurunu bozucu gibi geniş kavramlarla yapılacak bir düzenleme, ifade özgürlüğüne ve yasama dokunulmazlığına aykırıdır.
‘VEKİL CEZAYLA SUSTURULUYOR’
Anayasal düzene hakaret ve sövmek, idari yapıya, “Kürdistan” gibi aykırı tanımlamalara çıkarma ve para cezası verilmesiyle muhalefet milletvekillerinin susturulması amaçlanmaktadır. Bu hüküm; yoruma açık, belirsiz ve keyfiliğe neden olabilecek ifadeler de içermektedir. Meclis kürsüsü özgürlüğün kürsüsüdür. Bir iç tüzük demokrasisi yaratarak bu düşünce ve ifade özgürlüğünü ortadan kaldırmak doğru değildir.