13.01.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
ANKARA Milliyet
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün AB ülkelerinin Ankara büyükelçileri ile Çankaya Köşkü’nde bir araya geldi. Erdoğan, özetle şu mesajları verdi:
2020 KOLAY GEÇMEDİ: 2020 senesi Türkiye-AB ilişkileri bakımından maalesef kolay geçmedi. Bazı üye ülkeler, Türkiye ile ikili problemlerini AB koridorlarında çözme çabasına girdi. Birlik dayanışması bahanesinin ardına sığınılarak Türkiye-AB gündemi suistimal edildi. Bu yaklaşım bir yandan köklü münasebetlerimizi esir alırken, diğer yandan birliğin bölgesel ve küresel güç olma iddiasını da zayıflatıyor.
YUNANİSTAN’A ÇAĞRI: Yunanistan Navtex ilanı gibi amacı belli bir uluslararası imkanı, sahaların sadece yüzde 10’unu kullanarak yeni bir gerginlik sebebi haline dönüştürecek kadar ileri gitmiştir. Yunanistan’ı gerginliği tırmandırıcı faaliyetlerinden vazgeçmeye davet ediyoruz.
SAMİMİ ÖZELEŞTİRİ: AB’nin hem bu konularda hem de Kıbrıs meselesinde samimi bir özeleştiri yapması gerekiyor. AB, Kıbrıs’ta 2004’te çözüme ‘hayır’ diyen Rum tarafını tam üyelikle ödüllendirirken, referanduma ‘evet’ diyen Kıbrıs Türküne verdiği taahhütleri unutmuştur.
VAZGEÇMEDİK: Fransa ile ilişkileri vizyoner bir yaklaşımla yeniden ele alarak gerilim hattından kurtarmak istiyoruz. Millet olarak geleceğimizi Avrupa ile birlikte tasavvur ediyoruz. 60 yıldır Birliğe tam üyelik mücadelesi veriyoruz. Bu süreçte karşılaştığımız onca çifte standarda ve haksızlığa rağmen nihai hedefimiz olan tam üyelikten hiçbir zaman vazgeçmedik.
DEMOKRASİ RAYINDA: Göreve geldiğimiz 2002’de ‘Kopenhag Kriterleri’ne gerekirse Ankara Kriterleri der, yolumuza devam ederiz’ demiştim. Nitekim son 18 senede bu sözümüze sadık olarak vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini genişletme noktasında tarihi nitelikte adımlar attık. Darbe, cunta ve siyasete anti demokratik müdahalelerle maruf bir ülkeyi ileri demokrasi rayına oturttuk.
HAZIRIZ: Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin kültürel ırkçılıkla mücadelede de Birliğin elini güçlendireceğine inanıyoruz. Ülkemizin 60 yılı bulan üyelik süreci nasıl bizim için stratejik bir tercihse AB’nin ülkemizi tam üyeliğe kabul etmesi de Birliğin geleceği açısından ontolojik bir tercih olacaktır.
CEVAP ALAMADIK: Türkiye ile AB arasındaki 18 Mart Mutabakatı’nın güncellenmesi, göç konusunda değişen gerçekleri göz önüne alacak, ilişkilere güven ve ivme kazandıracak şekilde yapılması gerekiyor. Türkiye olarak bu anlaşma doğrultusunda üzerimize düşeni yaptık, güncellenmiş önerimizi ilettik ama henüz Avrupa makamlarından tekliflerimize cevap alamadım.
VİZE SERBESTİSİ: AB bir ülkeye 100 bin sığınmacı için 3 milyar avro destek verirken Türkiye’deki 4 milyon sığınmacı için 3 artı 3 milyar avroluk taahhüdünü bile tam olarak yerine getirmemiştir. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması ve üyelik müzakerelerimizde mesafe katedilmesi 18 Mart Mutabakatı’nın parçasıdır. Vize serbestisi, aslında 2020’nin değil 2014’ün sonuna kadar çözülmesi gereken bir sözdü ama yapılmadı. 2021’deyiz.
ÇIKARLAR ÖRTÜŞÜYOR: Libya’da ortaya koyduğumuz inisiyatif, Libya’da BM öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı. Dağlık Karabağ’da 30 yıllık bir gecikmeyle de olsa adaletin tecelli etmesini sağladık. Tüm bu konular objektif ve stratejik bir bakış açısıyla ele alındığında, AB ile Türkiye’nin çıkarlarının örtüştüğü görülecektir.
ADIMLARI ATALIM: 2021 senesini, AB ve Türkiye ilişkileri bakımından başarıya ulaştırmak bizim elimizdedir. Önyargılar veya korkular yerine, uzun vadeli bakış açısıyla hareket ettiğimizde bunu başarabileceğimize inanıyorum. Sayın Michel ve Sayın Von der Leyen’i ay sonunda Türkiye’de misafir edeceğiz. Dışişleri Bakanım da 21 Ocak’ta Brüksel’de temaslarda bulunacak. Bu buluşmalarla, bu adımları atalım. Bu süreçten gerek Brüksel’e, gerek başkentlerinize yapacağınız yönlendirmelerle, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir sayfanın açılmasına destek vermenizi bekliyoruz.