SiyasetHedefinde hükümet vardı

Hedefinde hükümet vardı

27.10.2014 - 13:16 | Son Güncellenme:

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Süreç ve Kobani olaylarına ilişkin 90’lı yıllarda dahi sokaklarda görülmemiş bir çatışma ortamının yaşandığını savundu.

Hedefinde hükümet vardı

Diyarbakır’da gazetecilerle bir araya gelen CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, yayın yasağı kararları, çözüm süreci, Kobani olayları, Suriye’deki iç savaş ve gündemdeki diğer konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de sansür nedeniyle insanların ne olup bittiği konusunda fikir edinemediğini ve bu yüzden herkeste karamsarlık olduğunu belirten Tanrıkulu, medya üzerindeki baskıların kaldırılmasını istedi. Mahkemelerin ulu orta bir şekilde basın yasağı kararları vermesinin engellenmesi gerektiğini ifade eden Tanrıkulu, “Musul’daki baskından sonra hemen Ankara Ağır Ceza Mahkemesi yayın yasağı kararı çıkardı. Şimdi Bingöl ve Yüksekova’da yaşanan olaylarla ilgili basın yasakları konuldu. Bu yasaklar insanları ürkütüyor. İnsanlar ‘acaba ne olup, bitiyor da yayın yasağı koyuyorlar’ diye düşünüyorlar. Öncelikle Türkiye’nin bundan uzaklaşması lazım ve biz bütün yurttaşlar ve siyasetçiler olarak her şeyi konuşabilmeliyiz, tartışabilmeyiz. Tartışarak konuşarak mutabakat sürecini oluşturabilmeliyiz. Ama biz maalesef tartışma imkanından yoksunuz” dedi.

“AYRIŞTIRICI BİR DİL KULLANILIYOR”
Çözüm süreci ve Kobani olaylarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tanrıkulu, iki yıldır negatif bir siyaset yapmadan süreci önemsediklerini ve daha da geliştirilmesini istediklerini anlattı. Bazı yöntemlere karşı çıktıklarını ve mecliste beraber kurulacak bir komisyonla sürecin yönetilmesini istediklerini aktaran Tanrıkulu, “Ama bizi dinlemediler. Yöntemi yanlış başlattılar ve o yöntemin yanlış sonuçlarında şu anda bile ısrar ediyorlar. Hükümet insanların duygularına vicdanlarına hitap etmekten uzaklaşmıştır. Ayrıştırıcı bir dil kullanmıştır. Böyle bir süreci yöneten hükümet yanı başımızda Kobani’deki inşaları dışlayamaz, elinin tersiyle itemez ve bizle ne alakası var diyemez. Bunu dediğin anda Türkiye’de kendini oradaki insanlarla kardeş gibi hisseden insanları da dışlamış olursunuz. Hükümet ve Cumhur başından beri bunu yapmıştır” diye konuştu.

“SOKAĞI KARŞI KARŞIYA GETİRDİLER”
Bölgenin bulunduğu coğrafyanın, zor bir coğrafya olduğunu ve 30 yıldır bütün Türkiye’nin büyük bir bedel ödediğini vurgulayan Tanrıkulu, “Bunun için mümkün olduğu kadar demokratik, şeffaf ve toplumun bütün kesimlerini içine alabilecek çalışmalar ile bu süreci yürütebilirsiniz. Tamamen dışlanmış, tamamen devre dışı bırakılan bir meclis ve diğer siyasal partiler var. Böyle bir süreçle başarı elde edemeyiz. İnsanlar sokağa çıkarsa eğer onları bir daha toplamak mümkün olmayacaktır. Çünkü etkiye açık hale gelirler. Önemli olan insanların bir daha sokağa çıkmayacağı bir düzeni kurmak. Ama bu hükümet yanlış Suriye politikasıyla 30 yılda başarılamayan bir işi başardı ve sokakta insanları karşı karşıya getirdi. 90’lı yıllarda dahi böyle bir çatışma ortamı olmamıştı, kitlesel bir çatışma ortamı olmamıştı. İnsanlar sokaklarda faili meçhul bir şekilde öldürülüyordu ama kitlesel bir karşı karşıya kalma olayı olmamıştı” ifadelerini kullandı.

“HALKIN SAĞDUYUSU VAR”
Türkiye’nin Suriye’deki olaya başından beri dahil olmasının ülkede farklı kimlik ve inançta insanları karşı karşıya bıraktığını kaydeden Tanrıkulu, “Şimdi yanı başımızda Suriye’de Kobani’ye giden yüzlerce insan var. Hem YPG hem de IŞİD saflarında çatışmak için gidiyorlar. Çatışma biter ve dönerlerse kol kola mı yürüyecekler bunlar. Böyle tehlikeli işi Türkiye başardı ne yazık ki. Eğer Suriye’ye müdahil olmasalardı Kobani’ye de ‘bize ne?’ diyemezlerdi. Ama şundan da eminim ki her şeye rağmen bu halkın bir sağduyusu var değerli arkadaşlar. Çatışmayı tetikleyenlere, çatışma isteyenlere, Hizbullah ve PKK arasında çatışma isteyenlere rağmen halkın sağduyusu var” şeklinde konuştu.

“KÜRT MESELESİ REHİN TUTULUYOR”
Hükümetin Kürt meselesini ve süreci elinde rehin tuttuğunu da ileri süren Tanrıkulu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bunu her seçim öncesi kullanan bir hükümet var. Şu anda rehin tutmuşlar, yine seçim var diye. Akil adamlar yine toplandı, bir algı operasyonu yapılmak isteniyor. Kürt meselesi hükümetin elinde rehin olmamalıdır. Biz bu meseleyi sigortalamalıyız. Demokrasi ve özgürlükle sigorta altına almalıyız. Bunun için de mutabakat sağlanmalı, diğer siyasi partilerin uzattığı el dışlanmamalıdır.”