SiyasetFevzioğlu: Türkiye’yi bölme projesi çukura gömüldü

Fevzioğlu: Türkiye’yi bölme projesi çukura gömüldü

02.11.2019 - 15:50 | Son Güncellenme:

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekâtı’yla Sevr’de 100 yıl önce ortaya konmuş olan 'Türkiye’yi bölme projesini' bir kez daha yırttığını ve çukura gömdüğünü söyledi. Emperyalistlerin planlarının üç-beş yıllık olmadığına dikkat çeken Feyzioğlu,  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs'a da çok önem verdiğini ve her konuyu yakından takip ettiğini kaydetti.

Fevzioğlu: Türkiye’yi bölme projesi çukura gömüldü

Kıbrıs temasları sırasında DHA'ya özel açıklamalar yapan Feyzioğlu, İngiliz Donanma Bakanı, İkinci Dünya Savaşı’nda da Başbakan olan Winston Churchill'in Türkiye'nin güneydoğusu ile ilgili bir plan yaptığını anlattı. "Bu planda Türkiye’nin güneydoğusunda bugünkü Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde Sevr anlaşması denilen anlaşmada bir Kürt devleti kurulması var" diyen Feyzioğlu şunları kaydetti;

Haberin Devamı

"Bunun da sebebini Churchill, 'muhakkak suretle bu bölgede İngilizlere dost ve ileride kurulması hayal edilen, İsrail devleti ile de işbirliği içinde olacak, Arapların da içinde olduğu, herhangi bir huzursuzluk çıkmasını önleyecek, Türkiye’nin de bölgede yeniden söz sahibi olmasını önleyecek bir Kürt devleti kurmalıyız' diyor. Bunu da kabul ettiriyor Sevr'de. Geçtiğimiz gün The Economist dergisi diyor ki, Türkler Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yürüdükleri milli mücadelede Sevr’i geçersiz kılarak, bu emperyalist kuklası olacak devletin ortaya çıkmasını önlemişlerdi. Ortadoğu’da DEAŞ sonrası oluşan gelişmelere bağlı olarak son sekiz yıldır bu devletin en azından şimdilik Suriye’nin ve Irak’ın kuzeyinde kurulma ihtimali somutlaşmıştı. Türkiye Barış Pınarı Harekâtı’yla Sevr’de ortaya konmuş olan, 100 yıl önce ortaya konmuş olan Türkiye’yi bölme projesini bir kez daha yırttı, attı, çukura gömdü dediğimizde, hayal kuruyorsunuz diyenlere ben cevap vermiyorum. Maalesef öyle oldu diye tersinden anlayıp üzülen İngiliz dergisi The Economist cevap veriyor. İşlerine gelirse okusunlar."

Haberin Devamı

'ADA HELENLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR'

Kıbrıs konusunda da açıklamalar yapan Feyzioğlu, Rumların Ada'yı Helenleştirmek istediğini ifade etti. "1974’te biz en haklı müdahaleyi yapmış mıyız Barış Harekâtı. Öncesinde Kıbrıs Türk’üne yönelik soykırım seviyesine gelmiş saldırılar olmuş mudur? Olmuştur, net. Biz de 1974’te bakmışız İngilizler kılını kıpırdatmıyor. Yunanlılar zaten arkasında bu meselenin. Rumlarda Türkleri yok ediyor. Plan çok açık. Adayı Helenleştirmek" diye sözlerini sürdüren Feyzioğlu, şöyle devam etti;

"Ama bu ada Helen adası değil. Yunan adası değil. Burada Türkler yaşıyor, bir de kökleri aslında Helen olmayan ama daha sonra Helenleşmiş bir Rum kesimi yaşıyor. Yani Rumlar ve Türkler var. Eğer ortak bir devlet kurulacaksa eşitlik üzerine bina edilmesi lazım. Şimdi sokakta çevirin vatandaşı sorun ama makyajsız sorun. Düz sorun, siyasetçiler de düz sorsun. Siz Helen olmaya razı mısınız? Kıbrıs Türklüğünüzden vazgeçip Helen toplumunda azınlık olmaya razı mısınız? Yüzde 99.9 asla derler. Öyle sormuyorlar ama refah, gelecek bolluk gelecek, ne zaman sen benimle birleşirsen. Peki, birleşme şartlarını açıyorsun, bakıyorsun. Helen olacaksın diyor. Öyle bir kurguluyor ki İngiliz aklıyla. Seni birleşme halinde Helen yapacak. Başka türlü bir birleşmeyi kabul etmiyor. Biz diyoruz ki eşit, iki toplumuz. Eşit, iki devletimiz olsun. Bu iki eşit devlet federal bir devlet altında birleşsin. Hayır diyor. Ben adını seni mutlu etmek için öyle koyarım da içeriğini öyle koymam. Seni ikinci sınıf, azınlık yaparım. Burada özellikle genç kardeşlerime şunu söyleyeyim. Azınlık olmak demek nüfusça az olmak demek değildir. Milletin içinde asli unsurun yanında ikinci sınıf unsur olmak demektir. Razı mısınız ikinci sınıf olmaya, razı mısınız azınlık muamelesi görmeye?"

Haberin Devamı

Kıbrıslı Türkleri, 'Türklükten uzaklaştırmak için çaba harcandığına işaret eden Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu, "Bize diyorlar ki 'Kıbrıslı ol.' Kıbrıs Türklüğünü bırak. Kıbrıs Türkü diye bir şey yok. Ama kendileri Kıbrıslı olmayı reddediyor. Onların öğretisinde öyle bir şey yok. Onlar anaokulunda sen Kıbrıslısın, Helen değilsin, sen Yunan değilsin diye okutmuyor ki. Sen Helen’sin diye okutuyor. Bize de dönüyor diyor ki, siz çocuklarınıza Kıbrıs Türkü olduğunu söylemeyin. Siz çocuklarınızı Kıbrıslı olarak yetiştirin. Kıbrıslı diye bir millet yok. Olmadı tarihte. Yok. Dünya üzerinde 40’ın üzerinde ada var birden çok milletin, birden çok devlet halinde adayı paylaştığı. Bu ada böyle bir ada olmak zorunda bugün" diye konuştu.

Haberin Devamı

1974'TE KATLİAMLAR DURDU

Kıbrıs'ta Rumların katliamlarının 1974 Barış Harekatı ile durdurulduğuna işaret eden Feyzioğlu, "Biz 1974’te kanı durdurduk. Bu sebeple barış harekâtıdır. Bilmeyenler varsa ya da çarpıtmaya çalışanlar varsa buraya bir not olarak söylüyorum. Kıbrıs Barış Harekâtı, harekât sırasında şehit kanının döküldüğü, Kıbrıs Türk mücahitlerinin kanını verdiği ama sivil kanının oluk oluk dökülmesini önlediği bir kahramanlık destanıdır. Ondan sonra adada kan dökülmedi" dedi.

Haberin Devamı

Barış Harekatı'ndan sonra Kıbrıs Türk tarafı olarak Anayasa da dahil 'birleşeceğiz' yönünde mesajlar verildiğine işaret eden Metin Feyzioğlu,  "Bugün de diyoruz ki niye tanımıyoruz. Siz şimdi kendinizi üçüncü dünya devletlerinin yerine koyun. Deyin ki adamlar zaten birleşecek. Birleştiniz ama bizi tanıyıp o tanımanın eksilerinde üstlenmemize Avrupa Birliği’nden İngiltere’den Yunanlardan falan da laf söz işitmeye gerek yok. Zaten onlar kendileri diyor ki birleşecek. Peki, bir daha geliyorum. Rum bizimle nasıl birleşmeye razı? Kıbrıs Türklüğünü unut diyor, ben Helen’im, senin de Kıbrıslılık gibi suni bir milleti şimdi üstüne giydirecek" şeklinde konuştu.

Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Kuzey Kıbrıs'ın kalkındırılması gerektiğine vurgu yaparak, "Bu adanın her şeyi var. Bu adada refah içinde yaşamasını gerektiren Allah ne gerektiriyorsa vermiş. Fazlası var eksiği yok. İyi bir tarım uygulamasıyla. Türkiye’de de ziraat mühendislerimiz var, burada da ziraat mühendisleri aslında kapasitelerini kullanmıyorlar. Başka işlerde çalışan bir sürü ziraat mühendisi tanıdığım arkadaşım var. Ziraat mühendislerini bekliyor Mesarya ovası. Su mühendislerini bekliyor. Yer bilimcileri bekliyor. Karış karış her yerin sulanması lazım" dedi.

'KUZEY KIBRIS SİNGAPUR OLMALI'

Kıbrıs Türkünün ulufe gibi para istemediğini belirten Feyzioğlu şöyle devam etti; "Çünkü net söylüyorum size.  Türkiye’den Kıbrıs’a bakışı bir an önce değiştirmek zorundayız. Burası yavru vatan değil. Burası da bizim ana vatanımız. Burası Türk milletinin yaşadığı bir devlet parçası, toprak parçası. Burası bizim yavru vatanımız değil. Artık koşmak zorunda, ayağa kalkmak, büyük mesafeleri kat etmek zorunda. Burası bir Singapur olmalı. Gurur duymalıyız, göğsümüzü kabartmalıyız. Her şey var dolayısıyla. Türkiye’den buraya bakış yavru vatan bakışı olmamalı. Burası bir bağımsız devlettir ama vazgeçilmezimizdir. Ne Türkiye ve Türkler KKTC’den vazgeçer ne de KKTC ve Kıbrıs Türkü Türkiye’den vazgeçer. Vazgeçemeyiz. Güvenliğimiz de iç içedir. Millet zaten tektir. Hele doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları çok kısa bir süre içeresinde göreceksiniz gerçekleşecek. O zaman daha fazla artacak önemi. Çünkü tüm dünya bir sebeple burada."

'RUMLARIN ŞIMARIKLIĞI BIKTIRDI'

Doğu Akdeniz'deki sondaj çalışmalarına da işaret eden Feyzioğlu şu ifadeleri kullandı; "Dünya Doğu Akdeniz’de. Türkiye’de burada şükürler olsun. Türkiye’de sondaj gemileri ile burada donanmasıyla burada ve bu Kıbrıs Türkü’nün refahı içindir. Türkiye’nin refahı içindir. Hani güzel bir söz vardır ya balık vermek değil, balık tutmayı öğretmek meselesi. Hep birlikte burada Kıbrıs Türklüğünü kaliteli eğitim almışlığına, eğitim seviyesinin, demokratik bilincinin yüksekliğini bir şans olarak görmeliyiz. Bu insan potansiyelini, ileri teknolojiyi sanayide ve tarıma dayalı ileri teknoloji kullanılan sanayide kullanmalıyız. Kıbrıs’ın her yeri güneş panelleri ile coşmalı. Dünyada güneş enerjisi elde etmeye en verimli adada oturuyoruz. Güneş paneli yok. Neden Rum’un bize elektrik vermesinin şartı güneş paneli kurmayacaksın. Öyle bir insan hakkı ihlali olabilir mi? Rum, Kıbrıs Türkü’nün her birinin bebesinden, doksanlık ninesine kadar her birinin insan hakkını her gün ihlal ediyor ve Avrupa Birliği tarafından da yazıklar olsun alkışlanıyor. Bu şımarıklığı alkışlıyorlar ama ben biliyorum ki ABD’de, Avrupa Birliği’nde makul insanlar Rum’un şımarıklığından bıktı. Şimdi üç kutuplu dünya düzeninde nasıl ki Barış Pınarı Harekâtı’nda yırtıp attık, yürüdük geçtik, burada da doğru bir diplomasiyle, doğru bir strateji ile ama kararlı bir siyasi iradeyle Kıbrıs’a yönelik yepyeni bir strateji ortaya konmalıdır."

ERDOĞAN'IN KIBRIS HASSASİYETİ

KKTC konusunda önümüzdeki dönemde nasıl bir strateji ortaya konulması konusunda Ankara'da uluslararası bir konferans yaptıklarını hatırlatan Feyzioğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıbrıs konusunu en üst düzeyde takip ettiğini kaydetti. "Konferanstan bir hafta sonra konferansın sonuçlarını bizzat Sayın Cumhurbaşkanımızın istemesi üzerine gittim ve tek tek şu sonuçlara varıldı diye anlattım. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız Fuat Oktay’ın olduğu bir yerde. Bunu uzun uzun görüştük. Bunu önemsiyorum. Neden çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı’nın hiç olmadığı kadar Kıbrıs’a önem verdiğini ve bugüne kadar ki stratejiler de çok önemli tabi ki ama bir strateji değişikliğine gittiğini görüyorum. Tüm sinyallerde bu yönde. Raporumuzu aldı, bunu değerlendirecektir. Bir karar verildiği zaman da hepimiz duyarız" dedi.

'MÜZAKERELER BIRAKILMALI'

"KKTC, Sayın Fuat Oktay’ın da söylediği gibi üretim ekonomisine geçmek zorundadır" diyen Feyzioğlu, sözlerini şöyle sonlandırdı;

"O konferanstan çıkan en önemli sonuç, eğer tanınmak istiyorsak, eğer Kıbrıs’ta Rumların ve emperyalistlerin tuzağını kırıp çöpe atmak istiyorsak, bu tuzaktan gençliğimizin kurtulmasını istiyorsak hiçbir faydası kalmamış birleşme müzakerelerini bırakmak zorundayız. Müzakereler bırakılacak ama aynı anda çok stratejik bir planla, Kıbrıs Türkü’nün gençlerini özellikle refah içinde yaşatacak, iş, istihdam, tarım, bolluk ve izolasyonu da parçalayacak bir stratejik plan kısa sürede hayata geçirilecektir. Eğer bunları yapmak istiyorsak. Yoksa bu düzende gidildiği takdirde Kıbrıs Türkü adım adım Rum tarafından Helenleştirilmek istenmektedir. Bunun karşısına muhakkak suretle çok etkili bir planla çıkmak zorundayız. Adada her şeye sahibiz ve Kıbrıs Türkü de Türkiye’ye sahip."